Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '09

 
Kategori
Sinema
 

Son Oscar'lar ve yarattığı çağrışımlar

Son Oscar'lar ve yarattığı çağrışımlar
 

Fotoğraf:www. tr.wikipedia.org


Bu ödüller, bu görkemli ve seviyeli şölen...Bu kültürü sevsek de, karşıt olsak da görmezlikten gelinemeyecek bir ilgi ve seyir alanı olup önemli bir ağırlık taşımakta... Yazılarını beğenerek okuduğum çok değerli bir yazarımız Ece Temelkuran'ın bu konudaki güzel yazısını da okuyunca, ben de Oscar ödülü ve TV'den sonuna değin izlediğim son tören hakkında yazmaktan kendimi alıkoyamadım.(1)

'Oscar'ın kısa tarihçesi

Oscar olarak bilinen Akademi Ödülleri, sinema alanında verilen dünyanın en prestijli ve en eski ödülü sayılıyor. Her yıl dağıtılan Oscarlar ilk kez, 1927 yılında kurulan ve merkezi Beverly Hills, California da bulunan profesyonel bir organizasyon olan Academy of Motion Picture Arts and Sciences (AMPAS) tarafından 1929 yılının Mayıs ayında dağıtılmıştır. Price & waterhouse (PwC) denetim şirketi 1935 yılından itibaren Oscar ödüllerinin gizli oylama sürecini yönetmektedir. Organizasyon 1941 yılından itibaren ise gizli zarf sistemiyle çalışmalarını sürdürmekte. Akademi, aslında 5830 (2007 yılı itibariyle) oyuncu ve sinema emekçisinden oluşan bir organizasyondur. Her yıl dağıttığı ödüllerle tanınsa da Akademi'nin genel hedefi, sinema sanatının gelişimine katkı sağlamak olarak belirtilmektedir. Akademi, ayrıca, sinema sektörü içindeki profesyonellerle halkın birlikte gerçekleştirebileceği çeşitli eğitsel aktiviteler de düzenlemektedir.(2)


Ona 'Akademi Heykelciği' diyen de var, 'Altın Ödül' ya da 'Üstün Başarı Heykeli' de. 'Weekly Variety' dergisinin 'Demir Adam' olarak nitelendirdiği ödüle günümüzde daha çok 'Oscar' denilmektedir. 1928 yılında doğan Oscar heykelciğinde, bir film makarası üzerinde elinde haçlı askerlerinin kullandığı bir kılıç taşıyan bir şövalye bulunur. Şovalyenin üzerinde durduğu makaranın beş tekerlek parmağı aktörler, yazarlar, yönetmenler, yapımcılar ve teknik ekip olmak üzere Akademinin orjinal kollarını temsil etmektedir.

Dünyanın sinema alanında en prestijli ödülü sayılan heykelciğin ismi nereden geliyor? Akademide bir süre kütüphane görevlisi olarak çalıştıktan sonra yapımcılığa başlayan Margaret Herrick'in heykelciğin üzerindeki adam figürünü amcası Oscar'a benzettiğini söylemesi üzerine heykelciğe Oscar ismi verildiği söylenmektedir. Kimilerine göre ise, iki kez Oscar almış olan efsanevi yıldız Bette Davis heykelciği kocası Oscar Nelson'a benzettiği için bu isim doğmuştur. 1934 yılındaki altıncı ödül töreninin ardından Hollywoodun ünlü köşe yazarı Sidney Skolsky yazısında o yıl En İyi Kadın Oyuncu dalında ödüle layık görülen Katharine Hepburn'ün aldığı ödülü Oscar olarak nitelendirerek ödül heykelciğini ilk kez bu isimle tanımlamıştır. Akademi Oscar ismini 1939 yılına kadar resmi olarak kullanmamıştır. Oscar töreni 1930 yılında ( biri Nisan diğeri Kasım ayında olmak üzere) iki kez gerçekleştirilmiştir.

Teknolojideki çok önemli gelişmelere rağmen Oscar'lara yönelik oy sayım sistemi 75 yıldır değiştirilmeden devam etmektedir. Oy verme yetkisi olan Akademi üyelerine gönderilen aday oy pusulaları, üyeler tarafından doldurulup geri toplandıktan sonra oy sayımından sorumlu PwC ortakları tarafından tek tek elle sayılmakta ve sonuçlar Akademi kurallarına göre bir çizelge içinde düzenlenmektedir. Ödülleri kazananların isimlerinin bulunduğu mühürlü zarflar, PwC ortakları tarafından törenin yapılacağı salona farklı ve gizli iki ayrı güzergahtan getirilmektedir. Ayrıca PwC ortakları, zarfların çalınma olasılığına karşı bir önlem olarak, her kategoride kazananların isimlerini tek tek ezberlemekte ve Oscar kazananların kimlikleri, canlı yayında açıklanana kadar gizli tutulmaktadır.(3)

Son ödül törenine gelince;

81. Oscar Ödülleri, Kodak Tiyatrosu’nda yapılan, her yıl olduğu gibi bu yıl da görkemli geçen bir törenle sahiplerini buldu. Danny Boyleun Mumbai’nin varoşlarını mekan kılan, hiç tanınmamış Hintli oyuncularla çektiği, Hollywood standartlarına göre çok düşük bütçeli filmi “Milyoner / Slumdog Millionaire”, En İyi Yönetmen ve En İyi Film de dahil olmak üzere tüm önemli kategorileri topladığı sekiz Oscar’la gecenin yıldızı oldu.(4)

Beklenmedik bir şekilde Oscar'a layik görülen 'Milyoner', gerçekten etkileyici bir film. Bir varoş öyküsü fakat son derece tempolu, dramatik ve güncel. Varoş kökenli bir gencin, her bir basamağı acılarla döşeli yaşam merdiveninin, sorulara dramatik yanıtlar üreterek onu çok farklı bir yere taşımasının öyküsü. Kader! Arka planda toplumsal olanı da vererek...

Danny Boyle, 1990’ların sevilen filmi “Mezarını Derin Kaz / Shallow Grave” ve “Trainspotting” ile uluslararası alanda tanınan bir isme sahip olmuştu. Sonraları daha küçük bütçeli, bağımsız yapımlara yönelerek spotların altından çekilmişdi.

Milyoner”, diğer güçlü rakibi David Fincher imzalı, Brad Pitt, Cate Blanchett gibi önemli oyuncuların rol aldığı ‘büyük film’ kategorisindeki “Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi / The Curious Case of Benjamin Button”ın varlığını unutturdu. “Benjamin Button” sadece üç teknik kategoride ödül alabildi.

En İyi Erkek Oyuncu dalında, “Şampiyon / The Wrestler”da rol alan güçlü rakibi Mickey Rourke’ı geride bırakan ve “Mystic River”ın ardından ikinci Oscar’ını alan aktör Sean Penn ödülün sahibi oldu.

En İyi Kadın Oyuncu ödülünü, bu yıl kariyeri açısından harika bir yıl geçiren ve BAFTA’larda hem En İyi Kadın hem de En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödüllerini alan Kate Winslet kazandı. 'Titanic' de de başarılı bir oyunculuk sergileyen Winslet,The Reader” adlı filmde, bir Nazi gardiyanını canlandırdığı rolü ile daha önce beş kez aday gösterildiği Oscar’lardaki bahtsızlığını da yenmiş oldu.

Geçtiğimiz yıl ocak ayında hayatını -tam olarak anlaşılamayan bir nedenle- kaybeden , “Kara Şövalye / The Dark Knight”da, Batman’ın baş düşmanı Joker’i canlandıran Heath Ledger 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ını aldı. Ledger böylece 1976’da Oscar alan Peter Finch’in ardından öldükten sonra Oscar alan ikinci aktör oldu. Ödülü ailesine verildi.

Woody Allen’ın yeni filmi “Barselona, Barselona / Vicky Christina Barcelona”da canlandırdığı nevrotik kadın performansı, Penelope Cruz’a En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandırdı. Cruz, gerek ödül öncesi döktüğü gözyaşları gerekse ödül konuşmasındaki oldukça kırık İngilizcesi, sesinin titrekliği ve burukluğu ile çok duygusal ve heyecanlıydı. Konuşmasının son bölümünü İspanyolca yaparak kendi yurttaşlarına da duygusal gönderme ve teşekkürlerde bulunmayı da ihmal etmedi.

Diğer pek çok ödül daha var şüphesiz. Toplam 24 adet. Ben burada en önemli bulduklarıma değindim. Diğerlerini gazetemizde bulabiliriz.(4)

Tören tek kelimeyle muhteşemdi...

Bu yıl, hem sunum hem de ödüllerin niteliği açısından öncekilere göre değişik bir Oscar töreni yaşandığı otoritelerce belirtilmekte... Geceyi sunma görevini ilk kez üstlenen, “X-Men” serisindeki Wolverine karakteri ile üne kavuşan Avustralyalı aktör Hugh Jackman’ın dans ve müzik ağırlıklı bir şovla yaptığı sunum ve getirdiği taze anlayış kanımca muhteşemdi. Her dalda eski ödül sahiplerinin beşli gruplar halinde sahneye çıkışları, adaylara yönelik övgü dolu zarif konuşmalar da yeni bir sunum zerafeti içermekteydi. Geçmişte genellikle Oscar ödüllerinde müzik ve dans gösterilerine hemen hemen hiç rastlanmazken, keskin dilli şakalar ön planda yer alırdı.

Ama asıl sürpriz, Akademi üyelerinin son yıllarda değişik filmlere yönelme eğiliminin sürmesiydi. ‘Büyük, görkemli, Amerikan ruhuna uygun’ filmleri taçlandırma eğilimindeki Akademi, bu yıl bu tanıma tamamıyla uyan “Benjamin Button”ı sadece teknik açıdan ödüllendirdi. Yenilikçi, klasik hikaye anlatımına prim vermeyen, Hindistan’da bilinmeyen yüzlerle çekilen, Hollywood için bozuk para sayılan bir bütçe ile gerçekleştirilen “Milyoner”in zaferi bunun kanıtı niteliğinde... Akademi geçtiğimiz yıl da, Coen Biraderler‘in şiddet yüklü, ağır tempolu ve garip mizah anlayışlı filmi “İhtiyarlara Yer Yok / No Country for Old Men”i En İyi Film ve En İyi Yönetmen kategorilerinde ödüllendirerek sürpriz yapmıştı.(1, Milliyet'ten Nil Kural'ın yorumu)

Törende “Mystic River”ın ardından ikinci Oscar’ını alan ünlü aktör Sean Penn'in ödül aldığı filme atıfla; “ Bana, eşcinsel seven muamelesi yapan sizler” diyerek Akademi üyeleri ile şakalaşması eski yılların 'keskin dilli şakaları'nı anımsatan bir tarzdı. “Milk”te canlandırdığı eşcinsel hakları lideri Harvey Milk performansıyla ödül alan Penn, zorlu kişiliğine de gönderme yaparak; “Beni takdir etmeyi sizin için ne kadar zorlaştırdığımı biliyorum” demeyi de ihmal etmedi. Bu zorluğu kendisi de eşine karşı yaşamış olmalıydı ki, ödül alan eşinden teşekkür alamayan tek eş de maalesef Bn. Penn oldu. Ece Temelkuran'da yazısında bu durumu çok hoş bir şekilde vurgulamış.

ve çağrışımlar...

Politik yönüyle tanınan Penn, Barack Obama’nın başkan seçilmesine de değinerek, “ Bu kadar zarif bir adamı başkan olarak seçen ülkeye teşekkür ederim” de dedi. Penn'in bu sözü bende daha kısa süre önce Barack Obama'nın göreve başlamasıyla ilgili ( görkemli ve buram buram Amerikan milliyetçiliği kokan ) bir başka töreni anımsattı. Zihnimde beliren terazinin bir kefesine o töreni diğerine de bu töreni koydum. Sanki biraz dengelendi. Fakat zihnimdeki bazı önemli soruları da silemedi! Neler mi?

- Yenilikçi, klasik hikaye anlatımına prim vermeyen, geçtiğimiz yıl Coen Biraderler‘in “İhtiyarlara Yer Yok"u ödüllendirerek sürpriz yapan, bu yıl da Hindistan’da çekilen, düşük bir bütçeli bir filmi seçen Akademi acaba Obama'yı da sürpriz bir şekilde başkan olarak seçen anlayışla aynı izlek üzerinde mi buluşmakta?

- Bu seçimler, karar, beğeni ve ödüllendirme süreçleri el ele, iç içe ve yeni bir anlayış beraberliği mi içermekte?

-Yoksa 'Rasyonel gerçeğe ihtiyacımız yoktur artık; şimdi işlemsel bir gerçek vardır.' diyen Baudrillard'ın, yeni çağın belirleyici unsurları olarak belirsizlik, simgeler-göstergeler düzeni, simülasyon-simülakrlar ortamı ve değerlerin altüst edilişini vurgulayan yeni-gerçekçi anlayışa uygun bir tezahürle mi daha karşı karşıyayız?

Her neyse, törenler sanki bir ışık seli gibi aktı geçti...Ne derler " Sel geçti kumu kaldı" fakat bu kez sanki tersi oldu; kum geçti seli kaldı!


Kaynakça:

(1) 'Oscar veriliyor da bana mı veriliyor', Ece Temelkuran, 25 Şubat 2009, Milliyet. http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1063933&AuthorID=60&Date=25.02.2009&b=Oscar%20veriliyor%20da%20bana%20mi%20veriliyor&a=Ece%20Temelkuran&ver=72

(2) http://tr.wikipedia.org/wiki/Akademi_%C3%96d%C3%BClleri

(3) 'Oscar Ödüllerinde Oy Sayımı Başladı', CNN Türk.com / Kültür-Sanat, 6 Şubat 2009.

http://www.cnnturk.com/2009/kultur.sanat/sinema/02/06/oscar.odullerinde.oy.sayimi.basladi/512460.0/index.html

(4) http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetayArsiv&ArticleID=1063349&Kategori=yasam&b=MULTIMILYONER&ver=4745
 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..