Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Sonu gelmeyecek bir yolculuk...

Sonu gelmeyecek bir yolculuk...
 

"Sonu gelmeyecek bir yolculuğa çık hadi..."

Yeni dinmiş yağmurun ardında bıraktığı serin havanın içinde esen rüzgârın kurutmaya başladığı yaprakların üzerinde oturuyordu. Besbelli yorgundu. Ağaçların dalları sallana duruyor, güz mevsiminin habercisi ince soğuk rüzgâr ürpertiyordu.

Besbelli ürperiyordu.

Oysa yaz geçiyordu. Geçip gitmek bilmeyen ruh acılarına inat kendi zamanını hoyratça yaşıyordu yaz. Güz gelecekti sonra. Besbelli gelecekti güz.

Ruh acılarının güzle nasıl baş edeceği pek bilinmese de ayaklarını yeşilliklerin arasına sarkıttı. Sırtını çürümeye yüz tutmuş çepere dayarken, mısırların arasında göz kırpan güneşe bakınarak tebessüm etti.

Besbelli içini çekti.

Postacısını yüklendi bir mektup.

İrtifa kaybeden uçağın yolcularının tümü yükseklik korkusunu unuttular. Yeni ikizler sipariş edildi dünyaya. Bir yüzyıl daha oyalanalım diye... Bir koyun sürüsü, güneşini kapattı. Yeşilliklere bıraktı kendini, uyumak istiyordu.

Annesinin sesi ile uyandı.

Güneş çoktan batmış, yıldızlar dolunaya eşlik ediyorlardı.

Ayağa kalktı.

Mısır tarlasında sanki bir korkuluğu andırıyordu.

Üstünü sildi, eve yöneldi.

Açık bırakılan pencerenin açılıp kapanarak çıkardığı sesine kulak asmadı. Balkona çıkan annesine “anne pencereyi kapa, kapıyı aç” diye seslendi.

Annesi gülümseyerek içeri girdi.

Ayın gölgesi değildi eşlik eden. Beyninin içinde dolanıp duran git-gellerdi. Eşlik ediyorlardı. Kapıya kadar geçirmeye niyetli gözüküyorlardı.

Kapıdan sonra içeri buyur edilmeleri gerekiyordu.

“Git”lerden bir ses geldi.

“Yaşadığın dünya sağlam pabuç değil “

“Gel” hemen araya girdi.“Çıplak da yürünür”

Kapının eşiğinde durdu. Sıcakla soğuk arasında, yokla var arasında,

İyi ile kötü arasında, Ellerini başına götürüp saçlarını karıştırdı.

Sofraya oturmuş tüm aile baktılar. Çorbanın soğumasını beklemesini ister gibi bir halleri vardı.

Anlıyorlardı.

Kendilerinin çözüm olmadıklarını biliyorlardı sanki.

Hüzünlendiler...

“Kendime kulak misafiri ol sadece, bizim yapabileceğimiz…” demek ister gibi baktılar. Bunu kapının eşiğini geçerken kalbinde hissetti. Bu, koca bir çınar ağacının dalından kopan yaprağına ‘kendine iyi bak yavrum. Kendine iyi bak’ demesi gibi bir şeydi.

Bu artık senin yolculuğun… Senin!

Resim; www.allposters.com sitesinden alıntıdır.

 
Toplam blog
: 12
: 784
Kayıt tarihi
: 13.07.07
 
 

Tiyatrocuyum. Ankara Üniversitesi DTFC Tiyatro Bölümü mezunuyum. Drama ve çocuk tiyatrosu üzerine ça..