Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Gülşah Özcanalp Göktekin

http://blog.milliyet.com.tr/gulsah.goktekin

23 Ağustos '11

 
Kategori
Felsefe
 

Sorgulamalar

Sorgulamalar
 

Sorgulamalar


Çevremizdeki insanlar ve kurumlar bizlere sürekli görünen ve görünmeyen yöntemler ile müdahalelerde bulunuyorlar. Kararlarımızı, tercihlerimizi, isteklerimizi şekillendiriyorlar. Kendi varlığımız özgünlüğünü kaybediyor. Dna vb. birçok veri insan varlığının benzemezliğini kanıtlarken biz büyük bir hızla tek tornadan çıkmışa benziyoruz. Marketlerde alışverişimizi neye göre yaptığımızı bilmiyoruz. Neden evde iken aklımıza gelmeyen şeyleri markette gördüğümüzde satın aldığımızı bilmiyoruz. Neden beyaz düz yaka kazak yerine siyah boğazlı kazak aldığımızı bilmiyoruz. Bilmemekle kalmıyor, bunları kendi tercihlerimiz zannederek özgür olduğumuz algısına kapılıyoruz. Ebeveynlerimizin etkisi altından çıktığımızı zannederek kitle toplumunun içinde ne yaptığımızdan habersiz sahte özgürlükler yaşıyoruz, daha doğrusu yaşadığımızı zannediyoruz. 

Bilim, hala pek çok mecrada devam eden saf, temiz, çıkarsız, insanların iyiliğine biçiminde tanınmışlığının aksine, kime doğrultursan onu vuracak tehlikeli bir silah gibi aramızda dolaşıyor. Konuyu sadece atom bombası ile sınırlamakta ve özellikle fen bilimlerine yapılan gereğinden fazla yüklemelerde acele ediyoruz. Gemilerle Afrika’ya gidilse de, Afrikalıların henüz evrimlerini tamamlamamış maymunsular olduğunu ve bu yöntem ile kültürler arası hiyerarşiyi başlatanın sosyal bilimciler olduğunu unutmamalıyız. Sosyal bilimin, pozitif bilim etrafında şekillenen tartışmaları nedeniyle sosyal bilimlerin içeriğini boşaltarak gerçekleri daha da göremez hale geldik. Tüm toplumlar sosyal bilimcilerin elinde, kuramları arasında şekilleniyor. Kişilere düşen, rollerini oynamak oluyor. Ama postmodern çağda rolümüz çok daha güzel, hiçbir şeye müdahale etmeyen ve bu oranda da özgürleşebilen birey olma rolü. İstediğinize istediğiniz şekilde inanabilirsiniz. Bu anlamda çok özgürsünüz. Seçeneklerinizi oluşturan ve seçim aşamasını manipule eden, sizin hakkınızda sizden çok şey bilen, hiç göremediğiniz 25. Kareyi sizin için dolduran ve binlerce psikoloji, sosyoloji, nöroloji vb. bilimi kullanarak sizi yöneten birileri var. Elimizin altında ucuzlayan teknolojinin birçok mahareti var. Bir o var on da, on dan içeri; görünen faydasının yanında binlerce faydası var. Ancak bu ikinci fayda başkaları için. Neden a filmi değil de b filmi vizyonda? Neden o dizi değil de bu dizi yayınlanıyor? Neden beyaz değil de fuşya moda? Neden Avokado sağlığa yararlı da, Elma değil? Neden bu aralar canınız son çıkan çikolatadan istiyor da irmik helvası istemiyor? Neden aslında hiç kullanmadığınız iki marka arasında tercih yaparken biri size tanıdık geliyor da diğeri yabancıymış gibi sizi kendinden uzaklaştırıyor? Gerçekte aslında biz neyiz de bizi sen o’sun diye yutturuyorlar. Akli dengeler bu denklemi çözünce mi bozuluyor? Toplum kendi kendine mi evriliyor yoksa birileri aleni toplumu mu eviriyor? Bu kadar manipulasyona rağmen hala seçim sandıklarında sahtecilik yapmaya neden gerek duyuluyor? Yoksa bazen yeterince manipule edilemiyor muyuz? Ya da iki manipulasyon arasında ip cambazı gibi mi yürüyoruz? Hangisini gerçekten istiyorum? Kim beni daha iyi manipule edebiliyor? Gerçekle yüzleştiğimde gerçekle mi yüzleşeceğim yoksa 29 yıldır bilinçaltımda yaşamaya başlayan o koca dünya ile mi? Gerçeğin gerçek olduğunu nasıl anlayacağım ve bu tarif için kime güveneceğim? 

 
Toplam blog
: 22
: 830
Kayıt tarihi
: 01.04.11
 
 

Felsefe, psikoloji, sosyoloji, tarih, strateji oyunları, kişisel gelişim ilgi alanlarım. Kişisel ..