Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '09

 
Kategori
Öykü
 

Sözlerin arkasındaki insan

Sözlerin arkasındaki insan
 

Benim çalışmalarımdan örnekler.


Bu sihrin esiri nasıl oldum bilmiyorum, kendim için de beklenmedik bir şeydi. Hiçbir zaman sözlerden bu kadar etkilenebileceğimi düşünmemiştim.İyi yazılmış kitapların bana nasıl tesir ettiğini çok iyi biliyorum, kendimi bildiğim bileli okumak en özel meraklarımdan birisidir.Çok hissederek okurum, eğlenirim, ağlarım, korkarım sevdiğim kahramanlarla birlikte.

Fakat, onun hikâyelerinden birine rastladığım zaman, farkı hissedebildim. Okuduğum hikâye, ruhumun en ince tellerine dokundu sanki. Kendime bile itiraf edemediğim en samimi düşüncelerimden yola çıkarak, güzellik ve bilgelik dolu bu öykü, bana özel yazılmış gibi hissettim.

Bu öyküler hayatıma yansıdı, alışkanlıklarımı değiştirdi. Yeni yayımlanmış hikâyesini gördüğüm an her şeyi bırakıp heyecanla okumaya başlıyor ve sözlerin büyüsüne kapılıyordum. Her yeni hikaye ile bu sihirli dünyanın gizemine daha çok kaptırıyordum kendimi.

Sözlerin arkasındaki insan hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Meraktan tabii ki profiline bakmıştım fakat orada çok fazla bilgi yoktu. Bu durum bende hayal kırıklığı yaratmadı ve merakımı tetiklemedi. Sözler, beni asıl heyecanlandıran sözlerdi. Gece uyanıyordum ve aklımda, hikâyelerinden pasajlar buluyordum. Gündüz ise sanki iki farklı dünyada yaşıyordum. Birisi, gündelik yaşamım; kendime has endişelerim, sevinçlerim. Diğeri ise, onun hikâyelerin büyülü dünyası.

Biliyorum, biz kadınlar, sözlerin cazibelerine daha çok kapılıyoruz ve etkileniyoruz. Kendimizi bu büyüye kaptırabilmek için sözlerin doğru zamanda ve doğru şekilde sunulması yeterli, akasında büyük boşluk hakim olsa dahi.

İşte o büyülü sözler, beni esir alıyor hakiki dünyadan uzaklaştırıyor ve şu ana kadar tanımadığım şiddette duyguları yaşatıyordu bana.

Sözler, beni tahrik etti. Ben de söz sağanağına tutmak istedim onu. Beni fark etmesini istedim…benim etkilendiğim kadar olmasa da, yine de etkilemek istedim.

Hayranlığımı belirten birkaç ileti yazmayı düşündüm, fakat ona yazan pek çok bayan okur hayranlardandan birisi olmak istemiyordum.Daha da önemlisi tüm okurlarına ayni şekilde cevap veriyordu; sadece gülme işareti. Başka hiçbir şey yok. Bana da bu şekilde cevap vermesini istemiyordum.

Onun hikâyeleri benim için çok özeldi. Ben de onun için özel birisi olmak istiyordum.Ben de onun ruhuna dokunmak istedim. Onun dikkatini nasıl çekebildim ki?

Kendimi çok güzel bulmasam da, insanları etkileyen ve beni fark etmelerini sağlayan cazibeme her zaman güvenmişimdir.

Bir gün, küçük selam notlarımın yerine, onları tabii ki sadece gülme işareti ile cevaplamıştı, cesaretimi topladım ve görüşmemizi teklif ettim. Geri dönüşüm yoktu.Her şeye hazırdım. Nasıl göründüğünün hiç önemi olmadığının kendi kendimi ikna etmeye çalışıyordum; çok yaşlı, veya çok genç, hasta, bedensel özrü, oldukça tuhaf… Sonuncu tahminim doğru olduğundan emindim. Normal bir insan bu şekilde yazamazdı. Bir şeyden emindim, ciddi hayat tecrübelerine ve bilgilerine sahipti. Ayrıca çok zengin bir ruha da… benim tüm saygımı ve hayranlığımı kazanabilmişti.

Cevabını oldukça uzun süre bekledim.Aynı zamanda korkuyordum nöbetçi gülme işaretinden.

En sonunda cevap geldi… o kadar çok heyecanlandım ki, hemen iletiyi açamadım. Aklımda, düşüncelerim birbirini kovalıyordu. Pek çok seçenek canlandı ve onlara kendimi hazırlamaya çalıştım, yine de cevap sürpriz oldu.

Cevap çok çok kısaydı. Sadece isim ve adres, başka bir şey yok.

Bunun yeterli olduğunu düşündüm, kendine götüren yolu göstermişti bana, başka ne isteyebilirdim…

Her türlü insan olduğunu ve tam bir delilik olduğunu bildiğim hâlde onu görmeye gideceğimi biliyordum. Onun nerede bulunduğunu bildiğim hâlde, göremememi hiçbir şey engelleyemezdi, en az da mantığım. Hafta sonu geleceğimi yazdım ve cevabı beklemeden, sadece biletimi aldım ve yola koyuldum.

Belirtilen adrese geldiğim anda, anlatılamaz bir heyecan duydum. Eski, gri, iki katlı görkemli bir evdi. Kapıya çaldım ve uzunca bekledim, sonunda kapıyı açan ufak tefek yaşlı bir kadındı. Aradığım kişini adını söyleyince, hayretle:

- Onu neden arıyorsunuz?

- Onunla tanışmak istiyorum- samimi itiraf ettim- Aylardır hikâyelerini okuyorum ve onlardan çok etkilendim.

- Hikâyeler mi? – hayret etti yaşlı kadın – A, evet, bir şeyler yazıyor durmadan bilgisayarın başında. Sormamıştım, o da pek konuşkan sayılmaz – beni içeri aldı. – Buyurun, sizi onun yanın götüreceğim. Çok tuhaf biri olduğunu söylemeliyim, pek konuşmayı sevmez, tanımadıkları insanlarla ile konuşmaktan asla hoşlanmaz.. Annesi çok küçükken onu terk etti, babasının kim olduğunu da söylemedi. Benim ellerimde kaldı, artık benim için hiç kolay değil, fakat yapacak bir şey yok…torunum, onu bırakamam…Beni takip edin lütfen.

Odanın eşiğinde donakalmıştım.Bilgisayarın başında zayıf ve en fazla on üç yaşında bir çocuk oturuyordu. Yüzü çilli ve kızıl dağınık saçları vardı. Parmakları, klavyede adeta uçuşuyorlardı…Bizim girdiğimizi fark etmedi. Anneannesi omzuna dokunduğu an, yazmayı bıraktı ve ona dalgın bakışlar ile baktı, sonra beni gördü.

- Ben…- güçlükle söyleyebildim. Bir adım attım. Ne söylemem gerektiğini bilemedim. Konuşabileceğimden de pek emin değildim…Buna gerek kalmadı zaten. Bana baktı, yüzünde bir gülümseme gölgesi geçti sanki, veya bana öyle geldi, çükü sadece bir an sürdü, sonra klavyesine döndü ve yazmaya devam etti.

Kalp atışlarımdan sağır olacağımı düşünmüştüm, fakat çok uzaktan gelen yaşlı kadının sesini duyabildim.

- Sizden hoşlandı, şimdiye kadar hiç kimseye gülümsediğini görmedim.

8 Mart 2008
Bursa

 
Toplam blog
: 144
: 1854
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Doğduğum ve büyüdüğüm şehir Kırcali, Bulgaristan. Yıl 1964. Makina Mühendisiyim. Evli ve iki çocu..