Sporcu böyle olmalı

Voleybol turnuvasından dolay bulunduğum ilçenin gündemi konuşmalar sohbetler, genelde maçlar üzerine oluyor.

Mutat üzere sabahleyin lokale gittim. Arkadaşlarla tavşankanı demlenmiş olarak sunulan çaylarımızı yudumlarken, konuşmalarımızda sporcu üzerine döndü.

İlk ilçeye göreve geldiğimde ilçe futbol takımımızın kadrosunda daima oynayan futbolcunun biri farklı olduğunu hisse diriyordu. Dikkatimi de dikkat çeken futbolcu vardı.

Centilmenlik içinde maçlarda hareketler yapar. Sporcu ahlakından dolayı alkış alırdı. İnsanları tanımanın en kolay yolu vardır. İletişim kurabilmektir.

Bilenler için herkesle iletişim kurmak çok zor değil. Önce kendimizi okuyarak yetiştirmemizi önerir kitaplarımız ve değerli yazarlarımız.

İnsanların hayatlarında geçmişindeki başarılar hep dikkatimi çekmiştir. Özellikle çok can kulağıyla dinlediklerim içinde, içimden ne insanlar var derim. İşte bu gün bunlardan birisini anlatacağım.

Uzun süre futbol oynayanların çok kart gördüğü dönemde, hiç sarı kart dahi görmeyen bir oyuncunun hayatı size de ilginç gelir gibi geliyor bana.

Hele bu sporcu amatör maçlara çıkmışsa daha ilginç olsa gerek. Amatör maçları yönetmenin zorluğunu bilmeyenimiz yoktur özellikle hakemlerimizin işi oldukça zordur.

Hakemlerimiz mağdur olurlar. Mağdur derken sporcuların saldırmasını göz önüne alınca bu konu daha dikkat çekici hale geliyor.

Amatörde futbol yaşantın olacak ve bu on beş yıl olacak kart sayısına bakacaksınız göreceksiniz ki sadece bir sarı kart görmüş.

Sizce de ilginç değil mi, on beş yıl futbol hayatına tek sarı kart?

Bazılarımız sahaya hiç girmeden kart görerek cezalı duruma düşüyor. Sporcu demek oynadığı maçlarda yüksek performansının yanında dürüst olması, bence çok daha önem arz ediyor.

Voleybol turnuvası maçlarında gözlüyorum değer verdiğimiz insanlardan bazıları kendinden beklenmeyen hareketler yapabiliyor.

Niçin senden ummadığımız hareketti sergiledin diye sorunca, cevap klasik inandırıcı değil ama dinliyoruz.

Maçın gerginliğinden deniyor. Niçin birlik, beraberlik, kardeşlik düşüncesiyle yapılan etkinliklerde bile karttan geçilmez anlamış değilim.

Önce her ne olursa olsun; insanımız davranışlarını kontrol etmesini öğrenmelidir. Kendi iradesiyle yapması gerekeni yapmadan, direkt suçlu kendisiyken, hemen suçu başkasına atmak basitliğini yapmamalıyız.

Örnek olarak gençlerimiz, çocuklarımız, maçları izlerken en çok hoşuna giden kişiyi örnek alıyor.

On beş yılda hiç kart görmeyen sporcuyu takip eden çocuklarımız hangi alanda olursa olsun daima o olgun, efendi, saygılı, hoş sporcu abisini model olarak alacaktır.

Spor yapmaya başlayalıdan beri bende yatılıda okurken kendime örnek aldığım sporcular var. Trabzonsporlu Abdullah Ercan, Galatasaylı Ergün Pembe benim takdir ettiğim futbolculardır. Yerel bazda amatör alanda da ilçe futbol takımına on beş senesini veren Özcan da yukarıda saydığım isimlerin yanına yakıştı.

Küçük yerde, büyük yerde ne olursa olsun, bir gence olumlu katkısı olduysa ne ala. Olduğunu düşünüyorum.

Sporcuların haklarında konuşulanları dikkate alırım. Çünkü maçlar esnasında tavrını önceden bilgili olmak çok faydalı oluyor.

Sporcunun tavırları hakkında bilgi olunca, davranışlarını da az çok biliyorsunuz. Her maçında sorunlu olan kişi olursa, maçı kimse yönetmeye yanaşmıyor.

Takımda ki oyuncuların tavırları olumluysa o zaman herkes maçı yönetmek istiyor. Hatta yönetir misin demen düdük çalmaya başlıyor hakemlerimiz.

Bu sporcumuzun on beş yıllık aktif futbolculuğunda hiç kart görmeden sezonları kapatması örnek alınmalıdır.

Futbolcu olacaksan Özcan abın gibi sakin, efendi, dürüst ve kartsız maçları bitir tavsiyesini söylemeliyiz.

Öyle olumlu davranışları öğretelim ki, ileride belli olmaz bizim ülkemizi temsil edecek seviyede sporcu olursa, centilmenliğinden dolayı benzediği kişi, yetiştiği topluma aidiyetinden dolayı hem kendisi, hem de çevresi gurur duyar.

On beş yılda cezalı duruma değil de, hiç kart görmemenin ne kadar zor olduğunu maçlara çıkanlar bilirler.

Maçlar gergin geçer, sert geçer, puan almanın elzem olduğu günlerde sinirler gergin olur. Bu gerginliklerde kart görmemek her babayiğidin harcı değildir.