- Kategori
- Kültürler
Şu Abdülkadir Güler
Elazığ'dan selam var. Değerli eğitimci yazar Şükrü Kacar Bey zahmet edip benim için bir yazı yazmışlardır. Taaa.... Elazığ'dan beni duymak, aramak ve benim için birşeyler yazmak inanın beni onurlandırdı. Benim için fazla yazmışlardır aslında... Ben bir eğitimci olarak boş durmuyor birşeyler yazıyorum. Zamanımı değerlendiriyor ve çevreme yararlı olmmaya çaba gösteriyorum. Çünkü en azından ben bir öğretmenim. Öğretmenliğin emeklisi olmaz diyorlar...
Bugüne değin birşeyler yazmışsam hep Sevgili Şükrü Kacar gibi aziz dostlarımdan öğrendim. Ve de ışığımı onlardan aldım, öğrendim...Hayatım boyunca bana emeği geçen tüm öğretmenlerime şükran borcum vardır. Sevgili hocam Şükrü KACAR'a sonsuz teşekkürlerim vardır... Ben sadece boş durmuyor birşeyler üretiyorum.
Yabancı bir bilimi adamı Goethe: "Benim bildiğim birşey varsa, onu da hiç bilmiyorum" demişlerdir.
Ben de diyorum ki ben hiç birşey bilmiyorum, sadece öğrenmeye çaba gösteriyorum. Hepsi bu... Sevgili Şükrü Kacar öğretmenime sonrsuz teşekkürler . Sevgili Hocam Şükrü Kacar Bey, benden söz ederlerken Eski Aşdın Milletvekili rahmetli Mustafa Kemal Yılmaz'dan da söz ediyorlar.... Sayın M.Kemal Kemal Yılmaz'ı 10 Mart 1013 günü öbür aleme uğurlamıştık. O'nu da saygıyla ve rahmetle anıyorum. Aydın'ın yazılmayan türküsü ve kültür babası idi...
Sayın şükrü Kacar'ın benimleilgili bu güzel yazısını sizlerle de paylaşmak istiyorum: Sözü Sayın Hocama bırakıyorum:
ŞU ABDULKADİR GÜLER
"Şu Abdulkadir Güler "dediğimiz insan, önce öğretmen, eğitimci, yazar ve de şair. Güneydoğu'nun bir güzel ilinde, Mardin de doğmuş . Güç koşullar altında okumuş, birçok il ve ilçelerimizde öğretmenlik yapmış, yöneticilik yapmış,sonra da Ege'nin bir güzel ilçesi olan Söke de yerleşmiş. Bursa'nın kendine yurt yapmış.Çölden denize uzun bir yol katetmiş. Sevmiş, güzel olan her şeyi sevmiş. Uzanmış, hep insanlar, geride bir takım anılar bırakan insanlara, Yazmış durmadan yazmış. Sevdiği ve beğendiği insanları ağzından hiç düşürmediği gibi, kitapları da taşımış onları, onlardan biri de M. Kemal Yılmaz .
Umurlu'da yola çıkarak M. Kemal Yılmaz'ı az değil, 408 sayfalık bir kitapta toplanmış. Anlatılmış da anlatılmış. O hoş diliyle,şiirce anlatımlarıyla anlatılmış. Hiç de unutmamış böyle anılacak, unutulmayacak kişileri.
Dergi dergi dolaşmaya, her dergiye güzelliklerle dolu yazılarını ulaştırmaya da ihmal etmemiş. Durmaya kalemi yazmış da yazmış bir çok kez de bize yönelmiş. Bizi de başta Milliyet Blog olmak üzere bir kaç dergi ve gazeteye taşımış.
Mardinli insanlar zeki olur, sevecen olur, ileriye koşmayı, ileride olmaya çok severler. Ben de Mardin'de İlköğretim Müfettişliği yaptım. Mardin'in sesi gazetesinde ilk yazılarımı yazmaya başladım. Birçok meslek dergilerinde gözükmeye çalıştım. Öyle öyle unutulmaz kişilerden biride ben oldum. Bu Abdulkadir Güler, beni de keşfetti, beni de diline ve kalemine doladı. Kaç kez de Elazığ'a geldi. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları'na katıldı.
Bugün sayısız yazıları, sayısız eserleri, sayısız şiirleri bulunuyor bu güzel insanın bu Güneydoğulu insanın.
Mardin dedik. Mardin kalesinde Suriye çöllerine doğru akıp giden yollara, topraklara çok baktık. Hasankeyfleri, daha o vakitler gördük. Bütün çağları birlikte kucaklayan bu güzel beldemizi hiç de unutmadık. Önünde akan Dicle de sulara girdik. Uzun Hasan ların köşk ve saraylarında oturduk. Eşkıya Hamido'ların geçtiği geçtiği yollardan geçtik. Camiler, kilseler, burada Medeniyet birlikteliğini nasıl da güzel yaşatıyordu insanlarımıza. Kasımpadişah'lardan defrulzafaran'lara kadar uzanan yollar hiç de karatmıyordu ufuklarımızı. Kardeşlik vardı, birliktelik vardı o günlerde.
Mardin, Kürtçe, Türkçe, Süryanice, konuşan vatandaşlarımızla doluydu. Hangi mezhebi arasan burada bulurdun. Hangi hepsinde de aynı yurt sevgisi, aynı vatan sevgisi, aynı ulus sevgisi vardı. Ayrışan, kutuplaşan hiç bir şey yoktu aralarında.
Okullarda Türkçeyi çok güzel konuşan kızlar öncelikteydiler.
Muş'lu İl Veteriner Müdürü Asım Sinanoğlu bir gün bana söyle demişti. Kız Sanat Enstitüsünde derse gidiyorum. Özellikle kızlar çok güzel Türkçe konuşuyorlar.
Bunların dışarıdan gelen görevlilerin kızları olduğunu sanmıştım. Bir gün merak edip sordum. Meğer hepsi de özbe öz Mardinli imişler. Babaları, anneleri ,nineleri de evde. Kürtçe ya da Arapça konuşurlarmış. Şaşırıp kalmıştım. Evet, Mardin buydu.
Akçadağ köy Enstitüsü'nde birlikte okuduğumuz öğrenci arkadaşlarımız da böyle idiler. Siirtli öğretmenlerimiz Mithat Erdem de, gözde öğretmenlerimizden biriydi.
Sözü, nereden nereye taşıdık. Eski hatıralar, anılar, bizi nereden nereye götürüp getirdi.
Abdulkadir Güler'in, rahmetli M. Kemal Yılmaz için yazdığı bu kitap zevkle, heyecanla okudum bir yapıt.
Ankara Üniversite Eğitim Bilimleri Fakültesi Bilimleri Fakültesi öğretim üyelerinde Prof.Dr. Cahit Kavcar, Sayın Güler diye başladığı önsözü son parafında bakın ne söylüyor. Kitabınız çok güzel, çok yönlü ve ayrıntılı, doyurucu olmuş. Sizi tekrar içtenlikle kutlar, sevgiler ve saygılar sunarım sevgili meslektaşım. Hoşça kalın.
Abdulkadir bu işte. Kitapta daha nice güzellikleri, anlatımlar var. Okuyun, siz de bu Güneydoğu karayağız oğlanı, bağışlayan şair ve yazarın nasıl değerbilir bir yazar şair olduğu görün.
Öpüyorum , sevgili Güler'im, o güzel gören değerlendirebilen gözlerinizden. Sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimle.
Şükrü KACAR
Nurhak Gazetesi / 21 Ağustos 2013- ELAZIĞ