Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '06

 
Kategori
Tarih
 

Su senaryoları

Su krizi 21. Yüzyıl’ın makro krizlerinden gıda ve enerjinin belkemiği. Bunun için de şimdiden düşünmek gerekiyor. Ortaya şöyle 2 panorama çıktı:

Negatif Senaryo

“ Ziraatçılar Derneği, su stoklarındaki azalmanın ciddi bir tehdit haline geldiği, en fazla 20 yıl içinde ürün rekoltelerinde ciddi düşüşler, çölleşme, yetersiz beslenme ve içme suyu kıtlığı gibi sorunlarla karşı karşıya kalınacağı uyarısı yaptı.

Derneğin ‘Su Raporu’nda, 'buğday deposu' Konya Ovası'nda büyük bölümü kaçak çalışan 200.000’in üzerinde kuyu bulunduğu, yeraltı su seviyesinin düştüğü ve beslenemeyen göllerin bir bir kuruduğuna dikkat çekildi. Göller Yöresi’nde son 30 yılda 15.000 hektara yakın sulak alanın kuruduğu belirtildi. Tuz Gölü’nün son 40 yılda yarıya küçüldüğü, Akşehir, Eber, Beyşehir, Meke göllerinde su seviyesinin yer yer 1 metrenin altına düştüğü, Sultansazlığı’nın taşıma suyla yaşatıldığı vurgulandı.”

Haberde durum çok açıkseçik dile getirilmiş. 40 yıldır okumayazma biliyorum, 40 yıldır bu sorun vardır. Şimdi de, 40 yıl sonra torunlarımızın çöl kuraklığında bize beddua edecekleri kabusunu görüyorum.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=199648

Pozitif Senaryo

GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) tümüyle yerli parayla ve olanaklarla tamamlandı. Demek ki bu işin oluru var ve biz de becerebiliyoruz. Fizibilite raporlarıyla yerleri saptanancak, Anadolu’nun her yerinde, elektrik için değil, tümüyle stok için, tatlı su barajları yapılabilir. Bunun ülkeye ekonomik yükü olmaz, tam tersine istihdam yaratır.

Nasıl ki petrol boru hatları binlerce kilometre sürebiliyorsa, su boru hatları da olabilir. Tankerlerle ve demiryoluyla ucuz taşımacılık olabilir.

İzmir’den güneyde, tümüyle güneş enerjisinden yararlanarak, deniz suyunu tatlı suya dönüştürme projeleri olabilir. Yunanistan’ın Ege adalarından birinde, 5.000 kişilik bir adanın tatlı su gereksinimi, yalnızca kapalı bir yarımküre aracılığıyla hiçbir ek enerji kullanmaksızın, yalnızca Güneş ışığıyla buharlaştırma ve yeniden sıvılaştırma ile sağlanıyor. Demek ki bizdeki tüm kasabalar da bunu yapabilir.

Bileşim

İnsan türünün, sorunlar kriz yaratmadan çözmeye kalkmamak gibi kötü bir huyu var. Yalnızca bizim ülkemizin halkı değil, tüm halklar için durum böyle. Su sorununda da aynı şey yaşanacağa benziyor. Oysa ki bizlerin çocukluğu tümüyle susuz geçti, yaşayıp öğrenmiş olmamız gerekirdi. Örnek: İzmir’de 1969-1977 arasında her yaz (100 küsur gün) şebeke suyu yalnızca geceleri akabildi. Sonra Halkalı’da yer altı kaynağı bulundu. Sorun çözüldü ama İzmir son 30 yıl içinde 7-8 katı büyüdü. Dert yine geri gelecek.

Sonul çözüm, pozitif ve negatif senaryolar arasında oldukça keskin köşeli zigzaglar çizerek bulunacağa benzer. Yani selle çöl arasında epeyi gidip geleceğiz.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..