Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şüphe üzerine

Şüphe üzerine
 

Adam evham hastasıydı. Fakat bunun farkında değildi. Onun bildiği tek şey, insanların bir garip olduğuydu. Nerdeyse herkes, onun üzerine geliyordu. Sokakta yürüken arkasından gülen çocuklar, alışveriş ettiği esnaf, devlet dairesindeki memur, hastanedeki doktor, hepsi birer baş belasıydı. Bereket kül yutmazdı da, bütün bunların üstesinden geliyordu. Bu nedenle de kendisini seviyordu.

Mesela, gitmek istediği semtin adı tabelasında yer almayan otobüs, durağa yanaştığında şöförüne;"...oradan geçer mi" diye sorar sürücü; "evet" dese bile o binmezdi .Çünkü bunlara belli olmazdı.130 yeni kuruş için adam kandırırlardı. Öyle diyerek bindirirler, olmadık yerde de indirirlerdi. Dikkatli olmak lazımdı.

Son günlerde ülkenin her tarafında, bilhassa büyük şehirlerde çok miktarda intihar bombacısı yakalanıyordu. Konuyla ilgili haberleri dikkat ve titizlikle takip ediyordu. Bombacılar eylemlerini daha çok nerelerde yaparlar, karşıdan bakınca nasıl anlaşılırlar hepsini dinliyordu. Örneklemek gerekirse; bu eylemciler, kalabalık alışveriş merkezlerini, toplu taşıma araçlarını tercih ederler, bellerine patlayıcı sardıkları için biraz da kalın görünürlerdi.

O gün, gözlerindeki yakın görme sorunu nedeniyle doktora görünmesi gerekiyordu. Duraktan otobüse bindi. İçerisi tıklım tıklımdı, nerdeyse kıpırdamak bile mümkün değildi. Askılığa tutunup, otobüs frene bastıkça ileri geri yatmaktan kurtulmak istedi. Hamle yaptığı eli, o sırada başını oynatan adamın burnunda kaldı. Pardon deyip geri çekildi. İkinci bir deneme yapması gerekiyordu. Fakat otobüsün içi sanki karınca yuvası gibiydi. Herkes her yöne savrulup duruyordu. Kahramanımız hamlesini yaptı ve askılığa tutundu.Tutundu da, bir ucu avucunun içinde, diğer ucu önündeki kadının başında olan bir tutam saçla... Üstelik kadın, hem bağırıyor, hem de eline vuruyordu. Fe süphanallah dedi içinden ve ekledi; "hem başını önüme uzatıyor, hem de elime vuruyor."

Zar zor bir koltuk kenarına kadar gidip, üstteki demiri sıkıca yakaladı. Biraz rahatlamıştı. Artık etrafa şöyle bir göz atabilirdi. Başını, en soldan en sağa kadar, yaklaşık yüzseksen derece civarında çevirerek etrafı taradı. Tekrar normal pozisyonuna avdet ederken gözleri, saatin;öğleden sonra ondördü, gece yarısından sonra ikiyi gösterdiği istikamette, ayakta duran bir kadına takıldı.Uzun zamandan beri beynine yüklediği, terör ve intihar bombacısı ile ilgili bilgileri hemen geri çağırdı.Bilgileriyle kadının görüntüsünü karşılaştırdı.Tamamdı, uyuyordu.Bu kadın onlardan biriydi.Bel bölgesi kalın, kıyafet kalın, yüz donuk, bakışlar ölüm saçıyordu.Bu kesinlikle bir canlı bombaydı.

Birden, "bomba var!" diye bağırmak istedi.Fakat biraz önce sebep olduğu kargaşayı hatırlayıp sustu.Ama kalbine ve beynine söz geçiremiyordu.Nabız hızlanmaya, zihninde şimşekler çakmaya başladı.Önce boynundan omuzlarına doğru yayılan terleme, sonra başından yüzüne doğru genşiledi.İneceği yere daha çok vardı.Hadi inmiş, kendisi kurtulmuştu.Bu kadar insan ne olacaktı.Herkesin çoluk çocuğu, en azından bir ailesi vardı.Onları kurtarmak lazımdı.

Kaşlarının üzerinden ve burnunun ucundan yere doğru süzülen terlerini sildi.Gözlerini kadına iyicene odakladı.Ani bir hamle yapmayı düşündü.Bu kadar insan varken bu başarılı olamazdı.Yakınlaşmak lazımdı.Sanki orta kapıya yanaşyormuş gibi bir kaç itiş kakışla, kadının bulunduğu noktaya geldi.Artık arada engel kalmamıştı. Şimdi ona, kendisinin kim olduğunu gösterebilirdi.Bakalım el mi yamandı, bey mi yamandı? Bir ara göz göze geldiler.Kadının bakışlarından tehlike zamanının yaklaştığını anladı!Kadın küçük çantasını omuzuna asmış, iki eliyle demire tutunmuştu.Bel bölgesi kalındı.Demek ki patlayıcı buradaydı.Ellerini hareket ettirmesine fırsat vermemeliydi.

Önce sendelemiş gibi yapıp dirseğiyle kadının bel bölgesine dokundu.Fakat bir şey anlıyamadı.Kalp atışları iyice hızlanmış, tansiyonu yükselmişti.Üstelik şüpheye bir de merak eklenmişti.Yüzüne bakanlar anlam veremedikleri heyecanını görebiliyorlardı. Terleme ve belirgin bir renk değişikliği net biçimde izlenebiliyordu.

Gözlerini hedefe dikmiş bakarken, sanki otobüs ve içindeki insanlar birden kaybolmuştu.Önünde canlı bir bomba ile başbaşa kalmıştı.Dar bir koridorun içinde sarsıntılı bir uçuş yapıyor gibiydi.Sosyal hayattan edindiği mahremiyet duygusu, hala varlığını koruyor ve kadında bomba olup olmadığını tesbit merakını gidermesine, onu kollarından yakalayıp pimi çekmesini önlemesine mani oluyordu.Sonra yavaş yavaş bu duygu da silindi.

Birden bütün gücünü topladı, iki eliyle kadının beline sarıldı ve hızla patlayıcı tesbitine koyuldu.Kadın önce şaşırdı, duruma bir anlam veremedi, sonra avazı çıktığınca bağırmaya, bir taraftan da adama vurmaya başladı.Ortalık aniden karıştı, nereden ve kimden geldiği belli olmayan yumruklar, arkasından tekmeler, vucudunun her noktasına değmişti..."Artık yeter, " diyecekti ama hem kim dinleyecekti, hem de demeye mecali yoktu.

...........

Otobüs, yolunu değiştirip karakola uğradı. Bizimki ise, gözlerini açtığında hastanedeydi.O kadar iyilik yaptığı insanların, kendini hastanelik etmesine bir anlam verememişti.

Not:Bu kahraman (hero) ben değilim!

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..