Şüpheci bir aklın yolculuğu-II

Acaba toplum az okudukça ve bildikçe daha mı kolay yönetilir? İnsanlarımız sorguladıkça herşeyi, daha aydınlık ve özgür düşünen bir toplum olmaz mıyız? Eğer bu iyi bir şey ise sorular arttıkça, bizi yönetenler neden daha da agresif olurlar?

İlginç bir haber dikkatimi çekti. RTÜK bundan böyle içki sahneleri geçen dizilerin süresini ölçecekmiş. Belki de sonra belli bir standart getirerek mesela 40 dakikalık dizi için 20 saniye içkili sahne uygundur (1/120 lik bir oran mesela) diyerek, insanlarımız korunacaklar. Bence bu tip uygulamalar yaygınlaşmalı (!) erkekle kadın elele tutuşuyorsa bunun da zaman limiti olmalı ve hatta ileride tamamen kaldırılmalı belki gözgöze gelmeye izin verilebilir kısmen.
Ya da...
neyse örnekleri çoğaltmayım. Bunun gibi zihni sinir fikirler elbette artırılabilir.

21. yüzyıl bilgi çağının başlangıcıdır. Çünkü bilgi artık son derece hızlı ve büyük boyutlarda paylaşılmaktadır. Dolayısı ile kimse bilgisiz kalmayı göze alamaz. Cahil kalmak ise en korkuncudur. Sebebi de hayatı yaşamak yerine seyretmeye geçişinizin belgesidir.

Böyle bir devirde bir kurum zamanını, dizilerdeki içki sürelerinin ne kadar yayınlandığına ayırıyorsa bunun arkası da gelecektir diye düşünüyorum. Acaba bunun sebebi topluma olan güvensizlik midir? Yoksa bir şekilde sıkı kontrol uygulamalarına alıştırarak geçiş yöntemi midir?

Bu uygulamayı düşünmek bile topluma saygısızlıktır. İnsanın en büyük özelliği aklının olması ve bunu kullanmasıdır. Bu tip denetimlerin ardında yatan sebepler ve bunları uygulamaya çalışan insanların nasıl bir kafa yapısı ile hareket ettikleri ise ayrı bir merak konusudur.