Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '08

 
Kategori
Felsefe
 

Şuramda bir kuş ötüyor

Şuramda bir kuş ötüyor
 

Görmek istersen denizi, yukarıya çevir yüzü, deniz gibidir gökyüzü, aldırma gönül aldırma...


Birini seversin, kavuşamazsın… Aşk olur. Veysel böylesine duru tanımlıyor aşkı.

Vur patlasın, çal oynasın bir aşk olmadı ne yazık ki yeryüzünde.

Aşkın olduğu her kavramda adil olmayan bir şeyler vardı hep.

Aşık… Yarin yolunda, hep yokuş yukarı çıktı.

Yalın ayaktı.

Aşkın figürleri nelerdir diye geçirdiniz mi hiç aklınızdan? Ben bunu düşündüm zaman zaman. Bakalım, elde neler var?

Kadın: Bir zorbanın baskısı altında. Bu zorba: Babası, annesi, herhangi bir yakını yada kadının arzusu dışında birlikte olmaya zorlandığı herhangi biri olabilir.Kadın mazlum, durumun farkında fakat mücadele edebilecek koşullara ve güce sahip değil. Kalbinde, aşkın diğer figürü olan adam var.

Adam: Kalbinde o kadın var. O kadınla kavuşabilmesi pek olanaklı değil. Ama olanaksız da değil. Bu bir macera. Yani aşk… Yani geçirdiğimiz zamanı ‘Hayat’ yapan şey. Adam, adına güç denen materyallere sahip değil, ama çaresiz de değil. Adam hayatı seviyor. Ve en önemlisi, adalet istiyor. Yani o kadına kavuşma mücadelesi vermesi gerekiyor. Hormonların salgılarıyla uyarılan duyguların adının aşk olabilmesi için, içinde adalet duygusunun da olması gerekiyor.

Seyirciler: Halk… Sıradan insanlar yani. Ruhen ve Fiziken beslenmek isteyen, üremek isteyen, yarınlarına güvenle bakmak isteyen ve onurlu yaşamak isteyen insanlar. Oysaki bu basit taleplerinin olabilmesi için sahip olmaları gereken tek şey var. Adalet… Bu yüzden o aşk öyküsünü pür dikkat izliyorlar. Ve yeni nesillerine aktaracaklar. Yani aslında en önemli figür onlar.

Sıradan insanların içinden çıkar aşıklar. Ve en çok, en çok sıradanlaştırılmak istendikleri zamanlarda çıkarlar.

Sıradan insanların son beş yılına bir göz atalım: Rakamlar, milyar YTL bazında ne yazık ki…

YILLAR
KONUT
TAŞIT
İHTİYAÇ
K.KARTI BORCU
DİĞER
TOPLAM

2005
12, 624
6, 182
10, 127
16, 869
2, 953
48, 755

2006
22, 113
6, 327
17, 583
21, 690
4, 147
71, 860

2007
30, 904
5, 918
29, 123
26, 483
4, 901
97, 329

2008
35, 812
5, 816
34, 445
29, 530
5, 156
110, 759

Kaynak: 13 Haziran itibarıyla, Merkez bankası.

Konut kredisi veren bankaların ellerinde patlamış konutlar. Rakamlara bir bakın, gittikçe yoksullaşan bir halk göreceksiniz. Gittikçe ezilen, gittikçe onursuzlaştırılmaya çalışılan yığınlar.

Son beş yılda dış borç, 148, 5 milyar Dolardan 287, 1 milyar dolara çıkmış. Yani, iki katına... Yani, Emperyalizme…

Son beş yılda iç borç, 91, 7 milyar dolardan 216, 6 milyar dolara çıkmış. Yani, yaklaşık üç katına... Yani, emperyalizmin içteki işbirlikçilerine…

Bu yıl, son yirmi beş yılın rekoru kırılmış… Kapanan iş yeri sayısında…

Şimdi, ABD nin Irağa getirdiği gibi, demokrasi getiriyor AKP Türkiye’ye.

İşçi Partisi genel başkanı hapse atılıyor sorgusuz sualsiz.

ADD genel başkanı, TSK da kuvvet komutanlığı yapmış bir komutan hapse atılıyor sorgusuz sualsiz.

Birinci Ordu komutanlığı yapmış bir orgeneral hapse atılıyor sorgusuz sualsiz.

Sivil toplum liderleri…

Gazeteciler…

Rektörler, dekanlar, öğretim üyeleri hapse atılıyor.

Operasyonun adı: Ergenekon. Yani… Tek devlet, tek bayrak tek milletin simgesi. Yani ulus devletin simgesi.

Ama Erzurum’da bir zibidi, bir stadyum dolusu insana, 10 YTL karşılığında dualar okuyor. Kansere iyi geliyormuş…

AKP Türkiye’ye demokrasi getiriyor…

Sendikaları susturarak, 1 mayısta meydan dayakları atarak, tersanelerde işlenen cinayet gibi ölümlere, ruhsatsız iş yerlerine, partili oldukları için göz yumarak.

Tıpkı ABD nin Irağa getirdiği gibi… Orda ne yapılıyorsa… Burada da o yapılmak isteniyor.

Batı basını yazıyor: İslamcılarla laikler arasındaki savaş kızıştı… Yani batı, Türkiye’de destekledikleri iktidarın İslamcı olduğunu itiraf ediyor…

O zaman siz şu soruyu sorun kendinize. Siz bu savaşın neresindesiniz?

‘Tahir olmakta ayıp değil
Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte…’

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..