Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '12

 
Kategori
Dünya
 

Suriye’de Türk Ordusuna ‘ihtiyaç’ var

Suriye’de Türk Ordusuna ‘ihtiyaç’ var
 

moralhaber.net'ten


3 Ekim akşamına kadar, “TSK, Suriye’ye girecek mi?” sualinin cevabı, “çok zayıf bir ihtimal” idi.

Ama 4 Ekim sabahından itibaren cevap; “mümkündür!” oldu.

Çarşamba akşamı, Akçakale’ye mermi düşmesi,

Perşembe sabahı da “tezkere”nin çıkması aşırı “garip” değil mi?

Bu ne sürat?

Orduyu, Suriye’ye sokmanın yolları hazırlanıyor gibi!

Niçin?

Şu anlaşıldı: Bu “muhalifler”le Suriye işi “halledilemeyecek”!

Böyle devam ederse, hem süreç çok uzayacak, hem de sonucun kimin işine yarayacağı belli olmayacak. Orada Batı (AB-ABD-İsrail) karşıtı bir yapı da oluşabilir... En azından Batı’ya dert olabilecek El-Kaide gibi örgütler etkinlik kazanabilir. Bu vaziyet, eskisinden de kötü bir “seçenek” demek...

O vakit, ne yapmak lâzım?

“Düzenli”, “disiplinli”, “Batıyla uyumlu” bir güç Suriye’ye girmeli...

Esad’ı indirmeli...

Ortalığı temizlemeli...

Ve Batıyla “uyuşan” bir iktidar oluşturup ülkeden ayrılmalı...

x   x   x

TSK, GİRERSE ÇIKMAZ DİYORLAR

Hiçbir mahzuru yok!

Çünkü Suriye’de, ne “Misak-ı Milli”nin bir maddesi olan “Kerkük-Musul” var,

Ne de zengin “petrol yatakları”...

Böyle bir ülkede TSK sonsuza kadar kalsa bile Batı ses çıkarmaz... NATO üyesi bir “müttefik”in orada bulunması işine bile gelir.

Zaten, Esad gittikten sonra bile Suriye’de istikrarın sağlanması 3-5, belki 10 seneyi alır.

Ha, ülkedeki çeşitli kesimler, TSK’nin kalmasına “sıcak” bakar mı?

Bu kadar silahlanmış, Esad’ın ordusunun silahlarının da bir bölümünü ele geçirecek unsurlar TSK’ne rahat verir mi?

Bu hesaplar yapılmalı... Bu “unsur”larla uzun süreli, kanlı çarpışmalar göze alınmalı...

Ayrıca, İran ve Rusya’nın karşı duracağı, Ürdün, Irak, hatta Barzani’nin bile Suriye’deki bir Türk Ordusundan rahatsız olacağı değerlendirilmeli...

Yani “iş”, Esad’ı düşürmekle bitmeyecek; bibakıma, asıl o gittikten sonra başlayacaktır.

Bu, “bataklığa dalmak” demektir.

Bu kadar uzun vadeli bir “dış operasyon”un içteki etkileri de çok iyi hesap edilmelidir.

Böyle büyük çaplı bir “harekât”; “insan hakları”nda, “demokrasi”de, “hürriyet”lerde mecburî kısıtlamalara sebep olacaktır.

Bu ise bir yandan, otoriterleşmeyi getirirken; öte yandan, ordunun asıl unsurlarıyla dış bir harekâta “angaje” olması, ister istemez, bilhassa kırsalda bir “otorite boşluğu” yaratacaktır.

Savaşın “ekonomik”, “sosyal”, “ahlâkî” ve “kültürel” maliyeti, "yıkımı" ayrı bir yazının konusudur.

x   x   x

ŞEMS-İ TEBRİZİ’NİN 40 KURALI

14. Aşk bir seferdir.

Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir.

Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.

Aktaran Nevzat Dağlı... Devam edecek...

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..