Suriye ile ne problemimiz var?

Bu işler karışık şekerim; Suriye ile ne problemimiz var, hadi biriniz söyleyiniz.

İnsan hakları, dünya barışı derseniz, bakınız orada akan sular durur!

O akan suların durduğu yerde Türkiye Cumhuriyeti’nin de nasibini alması gereken konular var; peki bu konulara kim müdehale edecek?

Yani, şekerim, amaç insan hakları ve barış ise, mesela, Mustafa Balbay’ın bunca zaman tek kişilik hücrede tutulmasının hakkını kim arayacak?

Biz arıyoruz, soruyoruz; sonuç: sıfır!

İlle başka ülkelerden baskılar mı olmalı?

Cıkksss! O da işe yaramıyor!

Hatta sinirlendiriyor yönetenleri; eee peki, biz, sanki kendi ülkemizde insan haklarını pek uyguluyormuşuz, barış amaçlı kendi halkımız içinde sorunlarımızı çözüyormuşuz gibi başka ülkelere akıl-fikir satmaya neye güvenerek kalkışıyoruz ki?

******

Ne bileyim, insan önce kendi hallettiği konularda başkalarına akıl verir, akıl, izan, sağduyu ve dürüstlük ışıysa eğer; diğer türlüsü acayip bir cesarettir ki, tıbbi olarak bir ismi olasına karşın halk arasında “Cahil cesareti” denir.

******

Şimdi; açık konuşalım: Savaş çıksın ister misiniz?

Hadi, bir düşünün, isterseniz…

******

Ayol, hakikaten her biriniz haftada kaç kez et alıyorsunuz, haftada kaç gram peynir, kaç kilo yoğurt tüketiyorsunuz?

Balık sofranıza haftada kaç gün uğruyor ve yeşilliğin demeti bile yarım lira…

******

“Önce sen!” dediğinde Reiki hocam, bencillik sanmıştım, “Önce sen sağlıklı olacaksın ki başkalarına şifa dağıtabilesin” eklemesiyle işin gerçeğini kavramıştım!

Aynı şeyi psikolojik sorunları olan ebeveynlere de söylüyor ilgili hekimler: Sağlıklı olan bireyleri korumaktır esasımız, hastamız için sizler önemlisiniz, bizler için de sizin ruhsal sağlığınızı gözetmek.

Yorucu bir yoldur, bu yolda sizleri korumak da görevimiz.

******

Ranttır, paradır, güç kimdeyse yönetim ondadır falan filan…

Bor rezervlerimiz öyle anlamsız yere ülkemizde değersiz kılınırken bir başka ülkeler bu rezervler üzerinde çalışma yapıyorlar; neden bunca sessiz kalışımız?

******

Hadi, gelin bu verileri birlikte toparlayalım:

Bize müdehale edilmesinden hoşlanmıyoruz, ama müdehale etmekten de çekinmiyoruz!

Kendi içimizde sorunlarımızı halledememişken başka ülkelere örnek olmaya çalışıyoruz!

Başka ülkelerde barışı sağlamaya yelteniyoruz, lakin bizim ülkemizde barış yok!

Açlık konusunda hükümetimiz pek hassas, yabancı ülkeler söz konusu olduğunda, hatta göz yaşı bile döküyorlar, açlıktan ölen vatandaşlar, açlıktan dolayı ölümü seçip intihar edenler için de başka ülkeler ağlıyor bizim için!

Ama onlar savaş çığlıkları atmıyor; artık adı medeniyet midir, “önce vatandaşım” diyen zihniyet midir, bilinmez…

Belki de bir anlamda duyarsızlar, mesela, bor madenleri onlarda olsa, o madenleri sonuna kadar kullanacaklar; hadi, kapitalizm diyelim adına.

******

Şekerim, Suriye ile aramızda ne sorun var, hadi, bir söyle?

Bizim sorunumuz yok, ama, birilerinin var; normal şartlarda sana ne!

Anormal şartlar altında yaşıyoruz zaten: Herşeye deli zam gelirken memura yüzde dörtlük zam oranından söz ediliyor.

Anormal olan ne aslında, biliyor musunuz: Kimse yüksek sesle konuşup, hakkını arayamıyor!

Alçak sesle konuşmak geleneksel bir hal aldı; hatta cep telefonlarının kartlarını çıkartmak durumunda hissediyor sıradan vatandaş, dahi…

Hak aramak dedim de; Hak aramanın en muteber yeri adalet ile ilgili mercilerdi, şimdi: Bir soru daha: Adalete olan inancınız nedir?

Size garezi olan bir kişi sizi ihbar etse, mesela, şaibeli işlerle uğraşıyor, bir örgüt üyesi midir diye, kendinizi aklama konusunda yüzde kaç şans tanıyorsunuz?

******

Siz, muhtemelen, kendinize böyle bir şeyi yakıştıramıyorsunuz ve de başınıza gelebileceğini düşünemiyorsunuz.

Başınıza gelmiş gibi bir düşünün; yani biraz empati…

Sizin başınıza geldiğinde bizim yaptığımız gibi…

******

Peki… Türkiye Cumhuriyeti’nin başına gelenlere ne diyeceğiz?

Yani, bir vatandaş olarak kollarımızı bağlayıp seyredecek miyiz?

Mesela, savaş çıksın ister misin?

******

Aslında var ya: Geçinemiyorken sesini çıkartamıyorsan, savaşa da evet dersin!

Ne diyeyim?

Kendi ülkende yanan ateşler içinde kavrulan nice değerler var; nice adaletsizlikler, nice Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne hıyanetler varken…

Yani… Daha ne diyeyim…

Bir işler dönüyor, eee, onu da artık siz bilin!

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com