Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '10

 
Kategori
Siyaset
 

Susurlukçularda profesyoneldi

Susurlukçularda profesyoneldi
 

AKP kendi ordusunu yaratmaya çalışıyor..


Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Doğan Güreş, Sedat Bucak gibi isimlerin PKK ile daha etkin bir mücadele bahanesi ile Türkiye'nin başına bela ettikleri, koruculuk ve Susurluk Çetesi belasının çok acı hatıraları hala hafızalardadır umarım.

Bu oligarşik çete Türkiye'nin PKK ile mücadelesini bahane ederek, özel tim, özel bereli, özel komando tugayı, kahraman komando, kahraman korucu gibi bir çok "kahraman birlik" yarattığını iddia ederek aslında Sedat Bucak'ların, Veli Küçük'lerin, Abdullah Çatlı'ların palazlanmasına ve bir çok çıkar örgütlerinin yaratılmasına tabi bu durumdan da yararlanarak kendi çıkarları için de en uygun ortamların yaratılmasına olanak sağlamışlardı.

Bir yandan Susurlukçu katiller, bir yandan korucubaşı Sedat Bucak kanalı ile korucuların vahşetleri, bir yandan özel tim adı altındaki bir çok psikopat katilin vahşi ve faili meçhul cinayetleri, yeşiller, mavi bereliler, ülke tam anlamıyla bir cinayetler ve bu cinayetleri işleyenlerin cenneti haline dönüştürülmüştü. Sadece Batman'da 3500 faili meçhul vardı ve katilleri ortada dolaştıkları halde bulunamıyordu. Milletvekilleri, PKK sorununa mantıklı ve aklıselimle yaklaşan aydınlar, bilim adamları, din adamları katlediliyor ve o zamanki hükümet (oligarşik çete) bunların sorumlularını bulamıyordu.

Hatırlayın dönemin başbakanı çetelerin, özellikle Susurluk'çu katillerin eylemlerini "bu ülke için kurşun sıkanda, kurşun yiyende kahramandır, bizdendir" diye savunmuştu. Ama aynı Tansu Çiller'in kocası batırdığı iç ettiği bankaların hesabını hala vermedi. Yalılardan yok olan ve değeri trilyonlarla ölçülemeyen tablolar, aynı yalıların yakılması ile ört bas ediliyordu. Yani vuruyorlardı. Hem doğu güneydoğu halkını, hem de ülke hazinesini ve bu işin adı da özel birlikler ile yürütülen PKK mücadelesi oluyordu.

Evet o dönemde güya PKK ile mücadele çerçevesinde, bir sürü psikopat katilin, yüzlerce insanı işkence ile dağlarda öldürdüğüne ve hatta bir köyde bir çok yaşlı insanın, insan dışkısı yeme zorunda bırakıldığını duymuştuk. Bu yüzden bir üst rütbeli subayın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından mahkum edildiği de hatırlardadır.

Ayrıca liderliğini ve devletten avanta toplayıcılığını Sedat Bucak'ın yaptığı korucuların, bir çok hukuksuz eylemin içinde olduğunu kendi iş ve avanta imkanlarının yok olmaması için özellikle bölgedeki PKK varlığını savunduklarını, hatta bölgenin birazcık sakinleştiğinde sanki PKK yapıyormuş gibi bir çok vahşi eylemi gerçekleştirip suçu PKK'ya havale ettiklerini biliyoruz.

Bu işlerin şimdiki AKP hükümeti tarafından bir bahane olarak ülkemiz halkının önüne sürülüp "Ergenekon" safsatası ile kendi muhaliflerini de bu çete artıkları ile bir tutup bir nevi o döneme destek politikası izlediğinide görüyoruz.

Böyle karanlık dönemlerden geçti bu ülke.

O dönemlerden hafızalarda kalan en kötü anılar, PKK ile mücadelede kullanılan özel birliklerin yaptıkları hukuksuz ve vahşi, hesap sorulamayan eylemler olmuştur. O kadar ileri gitmişlerdir ki bu "kahramanlar" PKK'ya yardım ediyorsunuz adı altında haraç alamadıkları iş adamlarını ve bölge ileri gelenlerini öldürmüş, haraç aldıklarını ise affetmişlerdir. Bu iş kumarhane kırallarını öldürmeye, İstanbul'un ortasında kanlı hesaplaşmalara, cezaevi içlerinde çeteler savaşlarına kadar götürülmüştür. Önce Asala ile savaştılar mavalı, sonra PKK ile savaşıyorlar "kahramanlık hikayelerine" dönüştürülmüştür. Ama bu arada götüren götürmüştür. Olan bölge halkına ve kandırılan PKK yandaşlarına olmuştur.

Doksanlı yıllarda sürdürülen "kahraman birliklerin ve milliyetçi donkişotların" mücadelelerinin bir benzerinin de bu günkü AKP tarafından yeniden ülkemiz insanlarına servis edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Sınır boylarında görev yapacak özel yetiştirilmiş birliklerin sadece bu işle görevli olup, beş ya da on yıl sadece bu görevi yaptıktan sonra emekli edilerek kendilerine yeni bir iş imkanı sağlanacağı söylenmekte AKP'nin teklifinde.

Yani yeni Abdullah Çatlı'lar, yeni Veli Küçük'ler, yeni Mahmut Yıldırım'lar (Yeşil), yeni katil korucular, yeni psikopat özel timciler yetiştirmenin ilk adımları atılmak istenmekte AKP hükümetince.

ABD'nin Vietnam ile savaşındaki askerleri ülkelerine döndüklerinde, tamamına yakını psikolojik sorunlar yaşamış çoğu ya intihar etmiş yada ef ten püf ten nedenlerle katliamlar yapmışlardı. Vietnam Sendromu denilen bu olaylar filmlere bile konu olmuştur. Beş ya da on yılsonra ülkemizde de böyle Güneydoğu sendromu hastalığı taşıyan bir çok psikopat göreceğiz demek ki.

2010 yılındayız ve doksanlı yıllardaki bu "PKK mücadelesi kahramanlarının" psikopatlıklarını ve bölge insanlarına verdikleri zararları, aldıkları haraçları, yaptıkları silah ve uyuşturucu ticaretini birde bunları koruyan bayan başbakanlarını, yine bu başbakanın kocasının ve kendisinin yolsuzluklarını konuşuyoruz. (Şu sıralar AKP hükümetinin "çok başarılı icraatlarını" konuşmaktan fırsat bulamasakta) O dönemdeki karanlık cinayetler, talan ve soygun düzeni hala hafızalarımızda.

AKP'nin bu yeni ordu düşüncesi hayata geçerse olacak olan şudur. 2015 yılında yeniden Susurluk benzeri çeteleri, devlet adına iş yaptığını iddia eden yeni psikopat katilleri, yani yeni Abdullah Çatlı'ları ve Veli Küçükleri göreceğiz. Tabi o zamana kadar götüren de götürecek. Ya da bu durum son sekiz yılda götürülenleri unutturacak. Aynen Tansu Çiller dönemini RTE dönemi ile yaşayacağız. En azından böyle bir teklif gerçekleşirse, RTE'nin yeni bir yüce divandan kurtuluş senaryosu hayalini yaşıyor olacağız.

AKP'nin yapması gereken (yapmaz da) bölgedeki insanların tamamını PKK'lı olarak görmemek, sapla samanı karıştırmamak, PKK ile yapılan mücadelenin silahla çözülemeyeceğini anlamak, bu bağlamda da bölgeye ekonomik, kültürel ve tüm halkımızı kapsayacak şekilde özgürlükler açılımını getirmektir. Mayınlı arazileri bir an önce temizleyip bu arazileri bölge insanına vermekle işe başlayabilir mesela.

RTE, fiyasko çıkan ve PKK'nın bölgede dahada güçlenmesine yol açan, PKK destekçisi parti üyelerinin borazan gibi ötmesine yol açan saçma sapan açılım fiyaskolarından vazgeçip, silahlı mücadelede ordusuna, ve ekonomik mücadele ile de halkına güvenmesi gerekmektedir. Önce orduna güveneceksin, sonra bas bas bağırdığın "ekonomik mucizene" güveneceksin, PKK ile mücadele bahanesi ile kendi ordunu yaratma hayallerinden vazgeçeceksin.

Daha önce bu işi deneyenler şimdi tarihin çöplüğünde..

Saygılar..

15.07.2010

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..