Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '10

 
Kategori
Eğitim
 

Takdirname mi Teşekkür Belgesi mi?

Takdirname mi Teşekkür Belgesi mi?
 

Takdirname Belgesi.


"Yaşasın! Takdirname aldım." "Tüh be, iki puanla Teşekkür Belgesini kaçırdım." Gülen yüzler ve üzülenler bir arada. Dönem sonuna başarının ölçülmesi velilerin ve öğrencilerin gözünde, bu iki kelime ile ölçülmektedir. Öğrencinin arkadaşları arasında spor, halk oyunları, müzik drama veya resim dallarında kendisiyle gurur duyacağı bir başarısı yoksa, kendisine derslerinde özgüven kazandıracak hiçbir başarısı da yoksa, kısacası başarı ve gurur duygusunu tatmamış ise, onun sınıf ortamında ve okulunda arkadaşları ile uyumlu olmasını beklemek ve onun “Takdirname” veya “Teşekkür Belgesi” almasını ummak fazla iyimserlik olur.

Her öğrenci, başarılı olmak için mutlaka bir şekilde özgüven duygusunu hissetmek ister. Arkadaşları arasında kabul görmesi için de, becerisi olan alanda kendini göstermek ve kazanmak zorundadır.

Çocuk arkadaşları ile niye kavga eder ? Başarısı olmadığı için kabul görmezse, kendini kabul ettirmek için kendisinin kullanılmasına katlanır veya arkadaşları ile kavga yolunu seçer. Bu yolla kendini kabul ettirmek ve özgüvenini kazanmak ister. Sık sık okul yönetiminden uyarı alan, disiplin kuruluna sevk edilen öğrencilerde esas sorun, özgüven eksikliğidir. Egosu her an kırılgandır. Kendini değersiz hisseder. Arkadaşlarının şakaları onu hemen harekete geçirebilir. Bu durum onun dersteki başarılarını olumsuz etkiler.

Bunun için anne-baba ve öğretmenlerin öğrenciyi – birlike hareket ederek – yönlendirmeleri gerekir. Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesinde yaptığımız bir incelemede; en başarısız ve sorunlu öğrencilerin % 90’ının anne ve babalarının boşandıkları veya ayrı ayrı yaşadıkları, öğrencilerin yurt veya evlerde kendi başlarına kaldıkları, ailelerinin çoğunun “yurt dışında” oldukları, aile ortamını özlediklerini ortaya çıkmıştı.

Bazı öğrenciler aslında iyi iş yapmalarına karşın, kendilerine güvenleri zayıf olduğundan, her an kötü iş yaptıklarını ifade ederler. Bu öğrencilere de “kendilerini keşfetmelerini” sağlamalıyız. “Yapamam deme, yapan senden üstün değildir !” mantığını benimsetmeli ve kabul ettirmeliyiz.

Her şeyden önce bu tür öğrencilere değer vererek, onları kazanmak gerekir. “Psikolojik Danışmanlar” veya “Rehber Öğretmenler” uzman olarak her öğrencinin neleri başardığı, neleri sevdiği, özgüvenini nereden kazandığını “anket soruları” ile araştırmalıdır. “Değerlendirme kriterlerine” göre çıkan sonuçlar, sınıf öğretmenlerince “Öğrenci Kişisel Dosyaları”na işlenmelidir. Sonuçlar dosyada kalmamalıdır! Öğrencinin okul hayatında tüm öğretmenlerince görüşler belirtilerek öğrencinin ruhsal ve fiziksel gelişmesine yardımcı olunmalıdır.

Çocuğunuz (ya da öğrenciniz) başarı duygusunu tattı mı? Kendisi ile gurur duyuyor mu? Kendine güveni var mı? Başarılı ise bunun farklılığını ona hissettirdiniz mi? Onunla “gurur duyduğunuzu” söylediniz mi?

Onun gönlünü almak için, dönem sonunda, - alabilirse - sadece “Takdirname” ya da “Teşekkür Belgesi” almasını mı bekliyorsunuz? Ne dersiniz?

Sevgiyle kalın… Saygılarımla.

Ali İhsan ÖZÇAKIR

MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)


 
Toplam blog
: 172
: 4867
Kayıt tarihi
: 07.04.09
 
 

50 yıllık eğitimciyim. İngilizce öğretmenliği ve Bakanlık müfettişliği yaptım. Bunca yıllık eğiti..