Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '11

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Talasemi

Talasemi
 

2000 Ekim ayı idi oğlum 4 aylık bebekti. Gaz sancısı sebebiyle doktora götürdüm. Muayene sırasında doktor dalağının büyük olduğunu söyleyerek bir dizi tahlil ve ultrasonografi istedi. Endişelendim haliyle, çünkü oğlumun gaz sıkıntısının dışında başka hiçbir sağlık sorunu yoktu. İştahlı, sağlıklı ve mutlu bir bebekti.

 

Tetkiklerin sonuçlarını alıp doktorumuza gösterdiğimiz zaman yüzündeki ifadeyi hala unutamıyorum! Oğlumun kanında bir virüs olduğunu dalağının ve karaciğerinin olması gerekenden büyük olduğunu ve bir fakülte hastanesinde geç kalınmadan araştırılması gerektiğini anlattı. O anki duygularımı anlatmama gerek yok değil mi? Kendini benim yerime koyan herkesin anlayabileceğini düşünüyorum o anki ruh halimi!

Sağlık kökenli biri olduğum için doktorumuzun neyi ima etmeye çalıştığını anlamıştım! Kendime en kötüsünü düşünmemem gerektiğini inanarak ve teskin etmeye çalışarak Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesine bebeğimle gittik! Fakat gördüğüm manzara oğluma kendi kendime teşhis koymama engel olamadı!

Sıfır yaştan 13 yaşa kadar çocukların kemoterapi aldığını gördüğüm an kucağımda bebeğim baygınlık geçirdiğim zaman sağ olsunlar hastane personeli yardımıma yetişti! Gözlerimin içine gülerek bakan bebeğime o melun hastalığı yakıştıramıyordum her anne gibi! Gerek hastane personeli gerekse diğer hasta yakınları benimle konuşarak sakinleştirmeye ve göz yaşlarımı dindirmeye çalışıyorlardı! (Bunlar olurken babasını soracaksınız, her zaman ki gibi işleri çok yoğundu) Doktor geldi yine bir sürü tahlil ultrasonografi, röntgen vs. Bebeğimle her gün hastaneye taşınıyorduk, sabahın erken saatlerinden mesai saati bitimine kadar ve sonra yollar! Perişan oluyorduk, gelişmesi de durmuştu sanki çocuğumun! Fakat bir türlü teşhis konmamış bununla birlikte evladımın sağlıklı olduğu da söylenmiyordu!

 

Kararlıydım doktorlarla konuşmalıydım artık bir şey söylemelerinin zamanı gelmişti. Zaten sinirlerim de iyice yıpranmıştı; Doktora sert bir ses tonuyla artık bir teşhis konmasını beklediğimi en kötüye bile kendimi alıştırdığımı fakat bu belirsizliğin beni ve çocuğumu yıprattığını anlattım. Sonra “Çocuk Hematolojisi Bölüm Başkanı”nı aradılar. Telefondaki ifade aynen şu idi:” Hocam burada problem çıkaran bir anne var ve bizim söylediklerimiz kendisini yatıştırmıyor, ne yapalım?” On dakika kadar sonra hoca geldi beni odaya aldılar.

Dosyamızı inceledi yüzüme baktı babacan bir tavırla “ gel bakalım sorun çıkaran anne sen misin?” dedi. Sinirli bir şekilde “evet belirsizliği kabullenmeyen ve çocuğuna ne olduğunu ya da ne olacağını merak edip endişelen anne benim hocam” dedim. Gülümsedi, oğlumu polikliniğe hemşirenin yanına bıraktık. Beni servise çıkardı.

Çeşitli kan hastalığı sebebiyle orada kalan onlarca çocuğu gösterdi bana. “Hepsi lösemi değil bunların, oğlunla seni bugün teşhis koymadan gönderirsem bir gün bu şekilde tekrar karşılaşabiliriz. Biraz daha sabır kızım “ dedi. Vücutlarının farklı yerlerinde yaralarla masum yüzlü çocuklar ve anneleri yürekleri dağlıyordu. Sonra bu değerli hoca bana çocuğumun durumu hakkında beni bilgilendirdi.

Oğlum lösemi değildi. Fakat belirtiler “talasemi” hastalığına yakın olduğunu ve bu yüzden aile taramasına girmemiz gerektiğini anlattı. Sonra da “talasemi” yani yaygın adıyla AKDENİZ ANEMİSİ ile tanışmış olduk!... Biraz bilgim vardı bu hastalık ile ilgili kalanını bu nur yüzlü mesleğine aşık hocadan dinledim. Hastalık 2 türde kendisini gösteriyormuş; ömür boyu hastalığın pençesinde olan majör ve taşıyıcı olan minör olarak. Fazla uzatmayım oğlumun testler sonrasında taşıyıcı olduğunu öğrendik. Korkulacak bir durumunda olmadığını. Allah ıma çok şükür!

 

O gün tanıştığımız TALASEMİ hastalığı ile ilgili yarın daha geniş bilgi vermek istiyorum. Çünkü Akdeniz e kıyısı olan ülkelerde sıkça rastlanan bu genetik hastalık yeni yeni tanınıyor! Artık evlenmek isteyen çiftlerin önceden yaptırması gereken tetkikler arasında alınması da yetkililerin bu konudaki duyarlılığını gösteriyor!

Bu konuyu programında işleyerek ulusal medyada gündeme getiren sayın” UĞUR DÜNDAR” emeği sayesinde bugün çiftler evlenmeden taşıyıcı olup olmadıklarını çocuk sahibi olmadan öğreniyorlar .

Çünkü 2 taşıyıcının evlenmesi majör hastalıklı çocuk sahibi olmaları anlamına geliyor!

Yarın ülkemizde TALASEMİ ve tedavisi hakkında derlediğim bilgilerle karşınızda olacağım dostlarım.

Sağlıklı ve mutlu kalın….

 
Toplam blog
: 85
: 1590
Kayıt tarihi
: 23.11.10
 
 

Yaş otuzbeş yolun yarısı eder demiş üstad demesine ama, benim yapacak çok şeyim var:)! Anneyim, e..