Tanjeviç' in gemisi..

Basketboldan anlar mısınız? Bireysel bir çabayla bir takım oyununun kazanılamayacağını bilecek kadar anlarsınız sanırım. Molaların takımı motive etmek, çoğu zaman taktik vermek, işe yaramayan taktikleri değiştirmek, takımı ateşlemek için alındığını bilirsiniz.

Tanır mısınız Kerem Tunçeri'yi? Nasıl bilirsiniz? Dünya şampiyonasında ve öncesinde bu takımı sırtlayan bir guard olduğunu, Real Madrid klubünde İspanya basketbol ligi şampiyonluğu yaşadığını, bırakın bizleri İspanya basınının bile Kerem'in kadroda olmamasına şaşırdığını bilir misiniz? Herşeyi bir kenara bırakın.. Oyuncuların kondisyonunu, fizik gücünü, hırslarını, kazanma isteklerini hepsini bir yana bırakın. Üç sayı farkla geri düşmüş bir takımda topu eline alan her oyuncu olur olmaz herhangi bir noktadan üçlük atıyorsa ve kenarda buna müdahale etmesi gereken birileri dakikalar boyu aynı sizin gibi buna seyirci kalıp, mola almıyor, tepki bile göstermiyorsa.. Neye inanırsınız? Basketbolu bilmediğinize mi? Basketbolu bilenlerin kazanmayı bilmediklerine mi?

Biz bilmiyoruz diyerek kenara çekildik haydi.. Bitti mi mesele? Takımın oyuncuları bile maç içinde sürekli ve yersiz yere olan oyuncu değişiklerinden bıktığını ima ediyorsa ve bu takımın nba'de oynayan oyuncusu kadar okuyamıyorsa bir antrenör oyunu, kime inanırsınız? Dakikalar boyu şut atamayan, adam kaçıran bir oyuncu sürekli oyunda kalıyor, tüm takım Hidayet Türkoğlu'nun eline bakıyor ve 30 sayının üstünde basket atmış Hidayet elinden geleni yapmasına rağmen batıyorsa gemi.. Belki de Tanjeviç'in gemiyi terketme zamanı gelmiştir. Şimdi siz söyleyin, gemiyi önce kim terkeder? Kaza yapan kaptan mı? Tayfalar mı?

Kağıt üstünde turnuvanın en iyi takımlarımdan biri olan takımımız bugün elendi. Çeyrek final için umudu kalmadı çünkü. Türk sporunun yüzü, harcanan onca emeğe, paraya rağmen gülmüyorsa.. Sahada kazanma ruhunun yerinde hayaletler dolaşıyorsa.. Belkide kendimize soru sorma vakti gelmiştir. Gemiyi terketmesi gereken kaptandır.