Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '06

 
Kategori
Kitap
 

Tanrılar Okulu

Tanrılar Okulu
 

'Çok az şeye sahip olan değil çok şeyin özlemini çeken insan fakirdir' demiş, Seneca...

Filozofları oldum olası hiç sevmem. Birinin dediği asla bir diğerini tutmaz. İnsanın aklını karıştırmaktan başka bir işe yaramazlar. Hangisi doğru söylüyor hangisi yanlış, bunu anlamak için yazı tura atmaktan başka şansınız kalmaz.

Bakınız, Stefano Elio D’ Anna, 'Tanrılar Okulu' isimli kitabında, 'bağımlı olmak her zaman kişisel bir seçimdir. Ne var ki, sen ne istediğini bilmiyorsun, çünkü yıllardır düşlemeyi bıraktın' demiş...

Başka bir paragrafta ise, 'bağımlılık, varlığın bir hastalığıdır' demiş...

'Kişinin bütünlüğüne erişememesinden kaynaklanır. Bağımlı olmak, kişinin kendine inanmayı kestiğinin ve yaratmayı bıraktığının göstergesidir' demiş.

'Dünya bir sakız parçasıdır, dişlerinin biçimini alır  da demiş ama öyle bir paragraf var ki işin içinden çıkabilene aşkolsun...

'Savaşları, devrimleri ve ekonomik, politik ve sosyal reformları unut, her olanın ardındaki gerçek nedenle ilgilen. En büyük devrim tüm girişimlerin en büyüğü ama tek anlamlı olan, kendini değiştirmektir' demiş...

Kitabın konusu, insanın kendini arayıp bulması. Okuyucunun sınırlarını zorlayan bir kitap. Kendimi bulayım derken kendinizi tamamen kaybetmeniz de mümkün.

Bağımlılık, alışkanlık gibi insanı rahatsız etmeyen ifade biçimleri yerine 'bağımlılıklarınız aslında korkularınızdır' demiş...

Aslında doğru. İçimizde yaşattığımız korkularımız olmasa hepimiz çok farklı insanlar olabiliriz. Hatta bireysel olarak değil toplumsal olarak değişebiliriz. Nedenlerin önemi vurgulanmış. Sürekli sorgulamalıymışız...

Benim korkum, her şeyi sorgulamaya kalkıp kafayı iyice kırmayalım. Tamam, nedenler önemli ama bence sonuç her zaman daha önemli.

İtiraf ediyorum müthiş bir kitap. İstanbul’dan sevdiğim bir dostum gönderdi sağ olsun. Kitabı okumaya başladığınızda başka bir boyuta geçiyorsunuz. Hatta sık sık, 'heh işte bence de böyle' diye yazılanları onaylıyorsunuz.

Öyle roman gibi bir solukta okunan kitaplardan değil. Kolay değil tabi, kitabı okurken önce kendinizle hesaplaşıyorsunuz, kendinizi aramaya başlıyorsunuz sonrasında da kayboluyorsunuz. Ta ki, kitabın kapağını kapatana kadar.

Kitap sayesinde bol bol beyin jimnastiği yapıyorsunuz. Kitap henüz bitmedi. Aklım karışsa da okumak için inanılmaz bir istek duyuyorum. Bitirdiğim zaman belki de dünyaya bakışım değişecek. Belki de kapağı kapattığım an eski, 'ben' olacağım.

Şurası bir gerçek ki, okuduğum için mutlu olacağım....

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..