Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '10

 
Kategori
Siyaset
 

Tansu Çiller dönerse (3): Din ve vicdan özgürlüğü

Tansu Çiller dönerse (3): Din ve vicdan özgürlüğü
 

Tansu Çiller dönerse din ve vicdan özgürlükleri genişleyecektir.


İddia: Çiller dönerse din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili sorunlar aynen devam eder.

Yanıt: HAYIR.

Çiller'in din ve vicdan özgürlüğüne yaklaşımı ile ilgili iki soru daha soralım ve yanıtlarını da verelim:

* Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne en son gayrimüslim milletvekilini hangi siyasi parti soktu? - Yanıt: DYP. 1995 seçimlerinde Jefi Kamhi, Tansu Çiller tarafından bizzat aday gösterilerek İstanbul milletvekili olarak parlamentoya girdi.

* Kamer Genç Alevi kökenli Tunceli milletvekili olarak , 1995-2002 arası hangi siyasi partide görev yaptı? - Yanıt: DYP. Deniz Baykal genel başkanlığındaki CHP ile anlaşamayan Kamer Genç 1995'te DYP'ye katıldı. Bazı görüş ve düşünceleri parti programı ve hedefleri ile uyuşmamasına rağmen tek başına görüşlerini rahatça dile getirdi ve memleketi Tunceli'den her defasında ilk sırada aday olabildi. Genç, parti adına TBMM başkanvekilliği görevlerinde de bulunmuştu.

Şimdi bir başka örnek verelim... Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Aksiyon dergisinde Hatay bölgesinde yaşayan gayrimüslimlerle ilgili 2008 yılında bir yazı dizisi hazırlandı. Bakın o yazı dizisinin bir bölümünde ne geçiyor?

Sarılar’daki evlerin kapıları ardına kadar açık. Hüsne Yılmazoğlu, böyle evlerden birinde yaşıyor. Temsili Hz. İsa ve Meryem resimleriyle süslü duvarlarda bir de sürpriz var; Gün gazetesinden kesilmiş bir Tansu Çiller portresi. Sarışın başbakan bütün zarifliğiyle evin başköşesine buyur edilmiş. Hüsne’nin kocası Avad kendisine takılanlara “Tansu’nun yeri ayrı, karının yeri ayrı. Biz iktidardan düşenleri yere indirmeyiz.” diyor. Sarılar Mahallesi’nde doğup büyüyen ve hiç Türkçe bilmeyen Hüsne, Suriye’de kullanılan halk Arapçasıyla konuşuyor. Eşi, “Eskiden bizim buralarda da kızlarla erkeklerin bir arada okuması uygun görülmezdi. Bizim hanım o yüzden Türkçe öğrenemedi.” diyor. Yılmazoğlu ailesinin beş çocuğundan biri İstanbul’da kilise bakıcısı. Diğerleri ise Sarılar Mahallesi’nin çoğu sakini gibi Almanya’da, ekmek davasında.

Görüldüğü üzere gayrimüslim vatandaşlarımız arasında Tansu Çiller'e hala gönül veren ve duvarlarında onun portrelerini taşıyan insanlarımız var.

Aslında yazacak çok şey bulunur. Türkiye tarihinde gayrimüslim vatandaşlarımız büyük sıkıntılar çekti, zorunluluklardan ya da yanlış politikalardan kaynaklanan göçler oldu, hak ihlalleri de oldu. Ancak Avrupa Birliği ile üyelik nihai hedefinden hiçbir zaman şaşmayan liberal demokrat bir siyaset çizgisi için hangi din ya da mezhepten olursa olsun herkesin din ve vicdan özgürlüğüne saygı esastı.

Çiller, cemaatlerden ve aşiretlerden milletvekili siyaset yapanları partisinde barındırdığı gibi gayrimüslimlere, Alevilere de kapılarını hep açık tuttu. İşte tam da Türkiye mozaği bu değil midir? Burda bir parantez daha açalım. Taa Menderes dönemine baktığımızda görürüz ki Türkiye'yi hiç terketmeyen Musevi cemaatine mensup vatandaşlarımız DP-AP-DYP geleneğine hep destek vermiştir. Öyle ki Mart 2009 yerel seçimlerinde kimi ilçe belediye başkanlıklarına gayrimüslim adaylar da gösterilmiştir.

Ayrıca Tansu Çiller başbakanlığı döneminde, Alevilerin önemli kanaat önderlerinden İzzettin Doğan'a destek vermişti.

Günümüze gelecek olursak gerek gayrimüslim cephenin, gerek Alevilerin bazı talepleri var. Çiller'in siyasete döndüğünde bu talepleri değerlendireceğini ve güçlü bir şekilde iktidara geldiğinde bunları yerine getireceğini düşünüyorum. Bu taleplerden en önemli ikisi aşağıdaki gibi:

* Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması

* Zorunlu din derslerinin kaldırılması

Her iki konuda da talepleri olanların haklı gerekçeleri mevcut. Karşı çıkanların da haklı gerekçeleri var kendilerince. Halbuki eğer demokrasiden bahsediyorsak, din ve vicdan özgürlüğünden bahsediyorsak bu konuları çözüme kavuşturmamız şart. Gerek güçlü ve mutlu bir Alevi cemaati gerekse güçlü ve mutlu bir Ortodoks cemaati Türkiye'yi daha güçlü ve mutlu yapacaksa bu taleplerin tartışılmaması için hiçbir gerekçe yok.

Ve şu çok önemli. Ülkemizdeki azınlıktaki din ve mezheplerin üyelerinin huzurunun üst düzeyde tutulması ve eşit Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kabul edilerek ülkemize aidiyetlerinin sağlanması çok önemlidir.

Tansu Çiller'in siyasete dönerse, bu konuları tartışma alanından çıkarması ve ilgili kesimlere umut olacak, diğer kesimleri de üzmeyecek ve kırmayacak bir çizgi tutturması gerekiyor. Siyasette iken eksikleri oldu, belki yanlış anlaşılan bazı söylemleri de oldu. Daha önce de belirttiğim gibi toplumun tüm kesimlerine seslenen merkez sağ bir partinin hızlı ve net çözümler üretebilmesi zordur; cesaret ve güç gerektirir. Ancak Çiller siyasete dönerse bu sefer çok daha donanımlı ve tecrübeli bir Çiller olarak karşımızda olacak. Hem Antakya'da evinde hala Çiller portresi taşıyan vatandaşımızın hatrı için bunlar yapılmaya değmez mi?

* Din ve vicdan özgürlüğü: Herkes vicdanının gerektirdiği şekilde istediği gibi inanmak ya da inanmamak, istediği herhangi bir dine mensup olmak ya da olmamak hakkına sahiptir.

Yazı dizimizin 4. yazısı, Çiller'in basın özgürlüğüne yaklaşımı üzerine olacak...

 
Toplam blog
: 78
: 1198
Kayıt tarihi
: 12.10.10
 
 

Alice'in harikalar diyarındaki cennet bahçesinden sesleniyorum sizlere. Burada önyargı, olur olma..