Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Taraf-darlık

Taraf-darlık
 

Ünlü bir siyasal islamcı derginin spotunda yer alan, ancak olur olmaz her kesimin dilinde yer edinen bir sloganı vardı bir zamanlar; "taraf olmayan bertaraf olur"

Taraf olmak güzeldir, taraf olunan kurumsal yapının, fikriyatın, hareketin, kimliği ile özdeşleşmek anlamını taşır. İnsanın kendisinde bulduğu unsurların, duyguların, fikirlerin, tarafı olunan şeyle benzerliği önayak olur taraftarlığa. Arkasından sahiplenme gelir.

Ancak, taraf olmanın kendisi bile koşulsuz bir bağlamayı beraberinde getirmez. Çünkü taraftar olmak, kul olmak anlamına gelmez. Bu anlamda söz konusu sloganı, doğru bir yaklaşım olarak alamayız. Taraf olmayı zaruriyet olarak ele alan düşünce biçimi diğer yanıyla da bağımsızlığı ve bireyselliği de mahkûm etmiş olmaktadır.

Sözlük anlamı olarak içeriği taşımasa da, "taraftar" kelimesi, uygulanış biçimi ile bir cemaatsel ilişki içerisinde yer almaya dönüşüyor ne yazık ki. Söz konusu grubun, topluluğun, kulübün söylemlerini olduğu gibi kabullenmeye dönüşüyor.

Ülkemizde taraf olmak, taraftar olmak, bölünmenin bir parçası olmak anlamı da taşımakta bir yanıyla. Çatışma halinde olan iki cepheden birine ait olma güdüsü oldukça yaygın bir davranış kalıbı. Bu aidiyet, özellikle ülkemiz gençliğinin kimlik fakirliğinin ilacı durumunda.

İnsanların kişiliklerini bir kimlikle taçlandırmalarında bir problem olduğu kanısında değilim. Bu kimlik edinme eğilimi en kemale ermiş insanlar için bile önemli bir mevzuu aslında. Mesele, edinilen kimliğin, edinen kimseye katkısı nedir? Takınılan kimlik, mevcut bir kişilik yapısının bir ifadesi ve tamamlayıcı bir unsur mudur? Yoksa yetersiz olan kişilik ve kültür alt yapısını örtbas eden bir örtü mü?

Ben oyumu ikinci şık için kullanıyorum. Çünkü toplumumuzda taraf olunan cepheler insanlara, paket programlar sunuyorlar. Birkaç söylem, üç-beş sloganın tekrarlana geldiği bir düzlemde gelişiyor taraftarlık olgusu.

Oysaki, taraftar olmanın bile ilk koşulu bağımsız bir dimağın varlığıdır. İnsan taraf olduğu şeye, kattığı, onu zenginleştirdiği ve onunla zenginleştiği ölçüde anlam kazanır.

Taraf olunan şey, ona taraftar olanların kalifiye niteliği ile zenginleşir, değerlenir.

Dilimizde taraftar kelimesinin en yoğun kullanıldığı anlam, futbol taraftarlığıdır. Bu tip bir taraftarlık ilişkisini bile incelediğimizde, değindiğimiz konuların birçoğuna temas edebiliriz.

Sporda taraftarlık, tüm dünyada, bölünmenin ve bu bölünmüşlük içerisinde bir cemaatin üyesi olarak yer almak ihtiyacıyla ortaya çıkmaktadır. Zaten futbol, sahip olunan renk ve bilinen yakın tarih dışında önemli bir içerikte sunmamaktadır taraftarına. Muğlak bir beğeni güdüsü dışında, bir takımın taraftarı olmak, aileden ve çevreden etkilenme dışında herhangi bir kıstas da barındırmamaktadır. Üyelik itibari ile de, en düşük etkileşim ve bağ şekline sahip olması, ancak çok güçlü ve yaygın bir grup kimliği sunması da ayrı bir özelliktir.

Ve yazık ki, bu kolaylık ve basitlik, taraftar grubunun niteliğine de sirayet etmektedir. Hele ki tribün taraftarlığının. Son yıllarda tribünlerin, toplumun hangi kesimlerinin işgalinde olduğunu gördüğümüzde de bu sıradanlık açıkça belli oluyor.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..