Tarihin iki Fenomeni / Ruslar İslamın kapısından nasıl döndü ? - Amerika Alman Devleti oluyordu.

Tarihte öyle olaylar vardır ki kıl payı farkıyla tarihin akışı bambaşka bir hal alır. Ancak tarih yine de uzak geçmiştir ve herşey kendi mantığı içinde olup bitmiştir.

Deli Petro Öncesi Rusya : Moskova Knezliği etrafında toplanıp bir ulus haline gelmeden önce Rus kabilelerinin en büyük problemi din seçimiydi. Artık bir millet haline geleceklerse paganizmi bırakıp tek Tanrılı dinlerden birini seçmeleri gerekiyordu. Yaptıkları büyük kurultaylarda iki din gündeme geldi: Müslümanlık ve Hristiyanlık.. Rus kabileleri muhtemeldir ki Müslüman komşularından daha çok etkilendikleri için İslâmı seçmek istediler. Hatta herşey bitti ve sorun votkada düğümlendi. Ruslar milli içkileri votkadan asla vazgeçmiyorlar ama İslâm da içkiyi kesinlikle yasaklıyordu. Sonunda kazanan votkacılar oldu ve Ruslar İslâmiyet yerine içkiye bir şey demeyen Hristiyanlığı seçtiler.

Halbuki oradaki İslâm tebliğcileri İslâmiyetin ilk zamanlarında ki "İçkiliyken namaza yaklaşmayın" emrinde olduğu gibi ( İçki daha sonra başka bir ayetle haram kılınmıştır) içkiye ses çıkarmayıp Rusları iyice İslamlaştırdıktan sonra içkinin haram oluşunu dile getirselerdi bugün dünyanın en büyük uluslarından biri olan Ruslar Müslüman olacaktı.

1890'lar Amerikası : 1890'lar Amerikasında nufüsün % 53'ü Alman kökenlilerden oluşuyordu. Hatta o kadar ki sokaktaki her iki ABD vatandaşından biri Alman kökenliydi. Amerikalı Almanlar kökenlerine öylesine bağlıydı ki  işyerlerinden tiyatrolarına, birahanelerine kadar herşey Almancaya dayanıyor, dış poltika bile Alman yanlısı olarak biçimlendirilmek isteniyordu.

Ancak bu durumun giderek ABD'yi böleceğini ve sonu gelmez etnik çatışmaların başlayacağını gören Alman kanaat önderleri ABD anayasasındaki ortak dil İngilizce'den yana tavır koydular. Böylece ABD belki de bir Alman devletine dönüşmeden, yetmişiki buçuk milletli Amerikan birliği sarsılmaz bir şekilde yerine geldi.

Günümüz Türkiyesi'nde ana dilde eğitim diye koparılan gürültülerin ne kadar anlamsız olduğuna 125 yıl öncesinden güzel bir örnek değil mi?