Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '12

 
Kategori
Güncel
 

Tarihte bugün: Silahlanma söz dinlemiyor

Tarihte bugün: Silahlanma söz dinlemiyor
 

Birileri 'belki gerekebilir' diye bir silah uzatabilir. (Fotoğraf sanal otamdan alıntıdır)


 

Hiç kimse ‘benim düşmanım yok’ demesin.

Düşmanları dışarıda değil içeride aramak gerek.

Kimin eli kimin cebinde belli değil.

Boşuna silahlanmıyor devletler.

Her devletin çıkarı başka.

 

Bizde de kimi ülkelerde de silah üretimi aldı başını gidiyor.

Kimi TIR’lar, gemiler ile uçaklar silah taşıyor gizli gizli.

Silah üretimi de dağıtımı da hibe edilenlerin içerikleri de açıklanmıyor.

Böyle gelmiş böyle gidiyor.

Devlet sırrıdır.

Şeffaflık yoktur.

 

Biliyoruz ölümcül silahlar yanında oyuncak silahlar da çoğaldı.

Silahlanmaya kaşrı hiç bir girişim tutmadı.

En küçük bir sorunda eller silaha sarılıyor.

Kimi çocuklar, gençler ile kimi yetişkinler silahla yatıp silahla kalkıyor.

Fakir bile yemiyor içmiyor 'bir gün gerekebilir' diyerek silah satın alıyor. 

Pişkin pişkin 'atalarımızın at, avrat, silah demişer abi' diyenler de var aralarında.

 

Son yıllarda ABD’de ‘online’ satışlar da patlamış.

En güçlü silah pazarlama alanı televizyon yayınları ile çoğu oyun tanıtımları.

Düşünce kapsamındaki sözler kimilerine çok ağır gelse de

Kimi yazarlar, kimi sözlerinden dolayı ol ki bir silahlı eyleme kalkışabilirler sanılarak içeriye atılıyor.

Korku dağları bekliyor, demiş atalarımız.

 

İkiz Kulelere Terör Saldırısı yeni bir dönemece girildiğinin kanlı kanıtı.

Gördük ki silah ya da uçak bir kere patladı mı arkası gelir.

Çünkü iş silaha gelip dayandığında başlıyor tehkike.

Silah tutkuları ile ünlenen diktatörler silah kullanılarak indirildi.

Muhaliflerin de bir orduya yetecek kadar silahı varmış anladık.

O slahlar zuladan mı çıktı gökten mi düştü blen yok.

Filistin, Irak, Afganistan ve Libya'dan sonra Türkiye ile Suriye'de de susmuyor silahlar.

 

Savaş değil barış ve güvenlikmiş en güzeli diyoruz.

Şaka maka değil; silah en tehlikeli oyuncak.

Silahlara gizli övgü kalktı; silahlar yürüyor dağda bayırda.

Eller tetikte.

Fabrikalar çalşıyor gece gündüz.

Kimi kadınların da kimi erkeklerin de dilinde silahlara övgü.

Ne ki çoğu iyi güzel ve tatlı dilli kişiler hep silah tüccarı değil mi?

Bu da ayrı bir gizli kişilik özelliği olsa gerek.

O kişiliklerin içine büründüğü sinsi siyaset hiç uyumaz.

Bakalım ne olacak, diyor çoğunluk.

 

24 Ocak Karalarları ile birlikte TÜRKİYE de artık Batı’nın en değerli Silah Pazarı!

Başı sıkışan silah almaya koştu.

Kırk yıl geçmiş, dile kolay.

Bence ülkemiz büyük bir silah deposu.

Bu kapıyı Devlet araladı.

Kapının kapandığı, kapanacağı yok.

Çünkü alan razı veren razı.

O Devlet ki silahları meşru olarak üreten, alan satan ve gerektiğinde kullanan bir güç.

 

Silah üretimimiz devede kulak olsa gerek.

En çok satılan silahlar en ünlü yabancı damgaları taşıyor.

Kiminin elinde,

Kiminin belinde,

Kiminin arabasında silah var.

Her trafik karmaşasına, ‘belinde silahı olabilir, diye kimseye bir söz söylenemiyor.

Köyelerden, bellerden yollardan sonra kentlerde de magandalar çoğaldı.

Eli de beli de silahlı bombalı terör iyice azıttı.

En umulmadık yerlerde silahlar, bombalar patlıyor.

Canlar şehit, canlar yaralı, canlar sakat, canlar gazi.

 

Kim kimi yönetiyor belli değil.

Yılanların başı bulunamıyor bir türlü.

Dağda mı derede mi köşkte mi sarayda mı uçakta mı bilen yok.

Bulunsa da adalet yerini bulur mu bulmaz mı o da belli değil; meşkuk!

 

‘Ben bir teröristim’ diyen dokunulmazlık içinde bir milletvekilli bile var artık Tükiye’de.

Polisin üstüne yürüyen, söven ve polisi tokatlayan milletvekillerini de gördük sonunda.

Çünkü burası Türkiye, dedik avutmaya başladık yine kendimizi.

 

Gelenekleşen ‘benim kim olduğumu biliyor musun’ sorusu yüzünden çoğunluk sus pus oldu.

Düşüncesinde silahlı eylemlere kalkışmaya niyetlenen niceleri hapiste.

Ne olur ne olmaz, diye artık şifreli konuşuyor herkes.

Su uyur düşmen uyumaz, denilen Osmanlı günlerine döndük yine.

 

Düşündüklerini yazanlar ile konuşanlar silahlı eyleme kalkışabilirler sanılarak içeride yatırılıyor.

Gördük ki adalet ancak küçük hırsızları, garibanları, namus düşkünleri ile kimi sahipsizleri eziyor.

Fırsat eşitliği değil şifre çalma hinlikleri sınav kazandırıyor.

İşe uygun ve yetenekli adam değil ‘adamımıza iş bulmak’ geçerli.

Liyakat kalmadı.

 

ABD'cilik yeryüzünde Obama üzerinden her alanda keskin bir MuhafazaKÂRlık yayılıyor.

AB’cilik ise silahların mucidi Batı’nın ince tasarılarına takıldı.

Devlet silah sayılarını vermiyor.

Kimde kaç silah var bilemiyoruz.

Devlet'te hiç olmayan şeffaflık daha da karalara büründü.

Geldi çattı karanlık günler.

 

Birileri ‘paran kadar konuş’ demiş sıkışınca.

Atalarımızdan birileri de ‘at avrat silah’ deyivermiş en değerli varlıklarını sayarken.

At yok artık.

Batının ayağımıza getirdiği, süsleyip püslediğimiz arabalar var.

Bugün için kaba da olsa ‘avrat’ sahibi olmak; işin gücün, çiftin çubuğun ve toprağın yok ise yine zor.

 

Evli iseniz atınız, arabanız, eviniz, silahınız olmadan da mutlu olmaya bakın.

Gerektiğinde ne boyun bükün ne beğenmediğiniz dilenciye oy verin ne de akıntıya kapılın.

Bir gün ‘nasılsın’ diye sorulduğunda:

Silahlı ya da silahsız yuvarlanıp gidiyoruz işte, deyiver dikleşerek.

‘Yüzün sararmış, belki miden bulanıyor, gel sana yemek ısmarlayayım’ diyecektir acıyarak.

‘Oruç tutuyorum. Orucumu açınca hiç bir şeyim kalmaz Evvel ALLAH!’ diyeceksin yine dikleşerek

Sende bir kaç silah bulunduğunu sanarak o öyle bir korkar ki deme gitsin!

Çünkü sendeki gurur, diklemek, oruç ve ALLAH’a dayanmak içerikli kişilikten çok korkar, çok!

Sana yaklaşanlardan biri de bir Silah Tüccarı olabilir, bunu da unutma kardeş.

Benzeri olayları yaşadım bilirim.

Ansızın biri sana da bana da altın tabakta birer silah sunabilir; bunu unutmayalım.

Çünkü Türkiye de Orta Doğu da kaynıyor.

Kim kimin çıkarına çalışıyor belli değil.

Burası Türkiye

Burası Orta Doğu

Her yer barut fıçısı.

 

Tarihte bugün şimdilik bu kadar.

Arkası yarın.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..