Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Rumikorman (Korman Türkmen)

http://blog.milliyet.com.tr/rumi

05 Aralık '06

 
Kategori
Müzik
 

Tasavvuf ve müzik

Tasavvuf ve müzik
 

Mûsikî tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Hatta denilebilir ki insanların konuşmayı bilmedikleri devirde bile, duygu ve düşüncelerini mûsikî ile anlatmışlardır. Mûsikînin dinden doğduğu düşüncesi ise bugün tüm mûsikî tarihçileri, felsefecileri ve sosyologlari tarafindan da benimsenmektedir.

Ilkel toplumlarda mûsikî bir ibâdet, insanlari Yüce Yaratici’ya ulastiran bir güç, hatta Tanri'nin insanlara bir lûtfu olarak kabul edilirdi.

Totemizm, Samanizm, Animizm gibi dinlerde de mûsikînin çok önemli rolü vardi. Bu dinlerin etkisindeki toplumlarda müzisyenler ayni zamanda din adamlariydilar. Islâmiyet’i kabûlden önce atalarimizin dini olan Şamanizm’de “şaman” denilen din adamlari ellerindeki çalgi ile çalip söyleyerek dînî mesajlarini iletirlerdi.

Islâmiyet’de mûsikî sanati karsisinda asla olmamistir. Ancak iyi ve dogru duygulari hissettirip, ortaya çikaracak sekilde kullanilmasi istenmistir.

Islâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.), Kur’an’in güzel sesle ve bir kaideye bagli âhenkle okunmasini emretmistir. Tecvid ve kiraat böylece dogmustur ve bu ilimlerin mûsikî ile yakin iliskileri vardir.

Mûsikî, Islâmiyet’i kabûlden sonra da müslüman Türkler’in yasamlarinin her safhasinda yer etmeye devam etmistir. Dügünlerde, bayramlarda, asker ugurlama ve karsilama törenlerinde, her türlü dînî törenlerde, hatta savaslarda bile mûsikî yer almistir.

Mevlânâ’nin büyük bir din ve sanat bilgini olarak mûsikî hakkinda yüceltici fikirleri vardi. Hz.Mevlânâ’nin gâyesi Allah askidir. Hz.Mevlânâ, insanin sûretiyle degil, sîretiyle -yani iç âlemiyle- ilgilenmis, rûhî olgunlasma ve ahlâk kaideleri ile en üst seviyeye ulasmayi hedef almistir. Mevlevîlikte, tamamen rûhî bir tezâhür olan siir, mûsikî, raks ve diger güzel sanatlar insani kötülüklerden uzaklastirip, ilâhî amaca yaklastiracak araçlar olarak görülmüs ve bu yüzden Mevlevîligin önemli unsurlari hâline gelmistir. Mevlevî Ayinleri Türk Mûsikîsi’nin en büyük ve sanatli eserleridir. Bu yüzden âyin bestelemek bestekârlikta zirve kabûl edilir.

Hz. Mevlânâ’ ya göre mûsikî Allah’ın lisânıdır. Yüce yaratıcı Bezm-i Elest’ te ruhlara mûsikî ile seslenmiştir. Bu sebepten hangi milletten, hangi dilden olurlarsa olsunlar, insanlar mûsikî ile aynı duyguları paylaşabilirler. Hiçbir sanat insan rûhuna mûsikî kadar doğrudan doğruya ve içinden kavrayacak şekilde nüfûz edemez. Mûsikî, son derece değerli bir mânevî temizlenme, ferahlama ve yücelme vâsıtasıdır. Rûhu kir ve paslardan temizlediği gibi, ona batmış olan dikenleri de ayıklayarak tedâvi eder. Mûsikî ile temizlenmeyen rûh yükselemez, aksine yerdeki bayağı ihtiraslara bulaşarak kirlenir ve körelir. Gerçek mûsikî insana hayvânî hisleri hatırlatmak şöyle dursun, ona “sonsuz varlık” ı hissettirir, sezdirir. Bu sezgiyle onu Allah’a yaklaştırır ve nihâyet ulaştırır. Bunda en etkili ses ise ney sedâsıdır.

Hz. Mevlânâ’ nın felsefesinde ney, “insan-ı kâmil” in (yani bir takım merhalelerden geçerek olgunlaşmış insanın) sembolüdür ve aşk derdini anlatmaktadır. Benzi sararmış, içi boşalmış, bağrı dağlanarak delikler açılmış, ancak Yüce Yaratıcı’nın üflediği nefesle hayat bulan, tıpkı insan gibi geldiği yere özlem duyan ve delik deşik olmuş sînesinden çıkan feryâd ve iniltileri ile insanlara sırlar fısıldayan bir dosttur. Bu sebeple ney, mevlevîlerce kutsanmış ve “nây-ı şerîf ” diye anılmıştır.

 
Toplam blog
: 81
: 9709
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

1968 Ankara doğumluyum. Selçuk Üniversitesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı Bilim..