Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '06

 
Kategori
Futbol
 

Tavşana kaç derken, tazıyı lafa tutmak

Tavşana kaç derken, tazıyı lafa tutmak
 

İtalya'da patlak veren şike skandalı ve soruşturma neticesi verilen cezaların temyiz mahkemesi tarafından bozularak, görünümünün "radikal"den "pamuk şeker"e çevrilmesinin yankıları süredursun, tesadüf müdür bilinmez aynı süreçte Turkcell Süper Ligi için de Çek Cumhuriyeti'nden gelen bir mektubun futbol kamuoyuna etkisi "Herkes eteğindeki taşları döksün" mırıltıları şeklinde eko yapmaktan öteye gidemedi.

Türkiye'de geçmiş dönemlerde gündeme gelen şike dosyalarının akibetini bilenler için, kamuoyu önünde "Tavşana kaç, tazıya tut!" adıyla okunan gazellerin, yeni bir sound ve düzenleme ile cover yapılması hiç de sürpriz değil.

"Tavşana kaç derken, tazıyı lafa tutma"nın dayanılmaz hafifliği elbette ki halkımızın bu gibi konularda sahip olduğu "balık hafızası"nın sonuçlarından bir tanesi. Suçlu yada suçsuz tüm futbol camiası biliyor ki, gelecek hafta başlayacak ligin bünyelere pompaladığı "adrenalin", futbol bağımlılığımızı kamçılayacak ve hatta altıncı hafta dolaylarında futbolseverler çoktan "Mektup mu? Hangi mektup?" kıvamına gelmiş olacaklar.

Bilindiği üzere, 1963-1964 sezonunda Karşıyaka-Kasımpaşa maçında tespit edilen şike neticesi, Karşıyaka'nın 4-0 lık galibiyetiyle sonuçlanan maç tescil edilmemiş, Karşıyaka 3-0, Kasımpaşa 4-0 mağlup ilan edilerek bu sonuçlara istinaden Karşıyaka'nın küme düşürülmesi karara bağlanmıştır. Ancak bu kararla ilgili Danıştay'a itirazda bulunan Karşıyaka'nın itirazı haklı bulunarak iki sezon sonra tekrar Birinci Lig'e alınmasına karar verilmiştir. Şu anda o günleri yaşamayan futbolseverler elbette ki Kasımpaşalı defans oyuncusu Ali Çobanoğlu'nun "Şike yaptık" itirafını da, Danıştay'ın kararı "usülden" bozduğunu da hatırlamıyorlar.

1968 yılında yine Kasımpaşa'nın adının karıştığı 8-0'lık maç dosyası ise, yine Danıştay'a takılarak "usülden" bozuluyor, nedense kimse gerekli yasal düzenlemeleri yapmayı aklından bile geçirmiyordu. 1989-1990 sezonuna gelindiğinde Adanademirspor-Boluspor maçı hakkında Şike Tahkik Komisyonu kurulması için istekte bulunan Malatyaspor'un bu isteği kabul edilse de, soruşturma neticesi "3 e karşı 2" oyla "Şike vardır" sonucu çıkınca, kurul dağıtılarak yeni bir kurul oluşturulması karara bağlanırken, Malatyaspor da yüklü bir para yardımı karşılığında İkinci Lig'e bağlanıyordu.

Bu gibi örneklerin yanında, Galatasaray ile birlikte anılan "Malatyasporlu futbolculara verilen Doğan arabalar" ve "8-0 lık Zalad" skandalları, Fenerbahçe'nin üzerine yapışan "İstanbulspora gönderilen belgeli teşvik primi" olayı ve Beşiktaş hakkındaki "Rizespor'u ligde tutmak için mafyanın ricasıyla yenildiler" iddalarını zihnimizin ücra yerlerinden çıkarıp da gün ışığna serdiğimizde, Türk Futbolundaki şike şaiyalarına "Hadi canım sende!" demek ancak tazıyı lafa tutmak olabilir.

Kurulacağına aslında kimsenin inanmadığı "Spor Mahkemeleri" yargılamayı ve temyizi İtalya'daki örnekleri gibi yapacaksa "Hiç yoktan iyidir" şeklinde avunabiliriz ama yıllardır sürüncemede kalan bu mevzu insana "Roma'yı kurmak bile bu kadar zaman almadı" da dedirtmiyor değil.

Sevgili Futbolseverler...

Sürekli uyutulduğumuz bu ninniler artık sizlerin de kulaklarını tırmalamaya başlamadı mı? Bu iddiaların her gündeme gelişinde oynanan ve "Şike-Teşvik" kelimeleriyle başlayıp her nasılsa hepsinin sonunda "Fair Play" ile biten bu kulaktan kulağa oyunundan sıkılmadınız mı? Kafaları kuma gömerek takındığımız tavırlara mı yanalım, yoksa açıkta kalan yerlerimize tazının burduğu bıyıklara mı? Hepsini geçtim de:

Yoksa Türk futbolunda şike ve teşvik "usülden" mi?

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..