Terör’ün Kan Kardeşliği !..

Kim ne söylerse söylesin, ne yazarsa yazsın. Bugünkü yüzyılda, hiçbir akil sistem, hiçbir hukuk sistemi terör ve terör’ün arkasındaki güçleri haklı çıkartacak bir ortam hazırlayamaz. Bu böyle kabul edilmeli, böyle bilinmelidir.

Terör’ün her türlüsü, belanın en beteridir. Terör canı, malı yanında beraber götürür belki ama vurduğu darbe yalnızca geride kalanlar değil, aslında bir yaşam sisteminin ortasına atılan bir dinamittir. Allahın verdiği canı, Allah’tan başkası alamaz nutukları ve söylemlerini bir kenara bırakın artık. Pekâlâ, alıyor işte birileri. İşte o birileri karşı tarafta !.. Onlar terörist. Terörün yandaşları !. Onlar, terörün yarattığı sistem içinde kanla besleniyorlar.

Bugün pkk’nın içinde bulundu durumun analizini kimler yapacak? Nerede o kitaplar dolusu “Kürtlük” ve “kürt sorunlarını” yazan yazarlar, sosyologlar, gazeteciler, köşe yazarları? Bu analizleri gerçekten okumak isterim. Durum ortadadır. Pkk’nın yaptığı kahpecedir, vizdansızcadır, şöyledir, böyledir de, onlara destek verenler nedir peki ? Biraz da bunu sorgulamak gerekmez mi ? Bence asıl bunu sorgulamak gerekir. Zira, terör kendini besleyen kanalların desteği olmadan kendi başına bir anlam ifade etmez. Bugün dünya geneline baktığınızda, terörü şahlandıranlar listesinde pkk’yı üst sıralarda görürsünüz. Listedeki diğer roldaşları gibi bunların hepsi kanla beslenirler. Uyuşturucu, insan, silah kaçakçılığı ile finanse edilirler. Belirli ülkelerde himaye edilirler. O ülkelere düşman başka ülkeler tarafından da siyasi ve ekonomik anlamda desteklenirler. Bir şekilde değişik platformlarda “meşru” bir pozisyona sokulurlar. Hemen hemen tüm terör gruplarının siyasi uzantıları, siyasi destekçileri muhakkak vardır. Bu da oluşturulan yapının bir gereği olarak, terörist yapının meşru bir zemine çekilmesi anlamına gelmektedir. Şimdi birileri bu teoreme karşı çıkabilir mi ? Bu yanlıştır diyebilir mi ?

Bugün birilerinin gerilla (!) dediği pkk’nın yaptığının mantıklı bir açıklaması yapılabilir mi ? Bu yapılan düpedüz bir ayrıştırma ve bölme unsurlarını en sert şekilde yapmaktır. Eskiden beri hep yanı taktikle vur-kaç yapmış, vurmuş, ortalığı kana bulamış ve inlerine geri dönmüşlerdir. En son saldırı da bunu ortaya sermiyor mu ? Böyle yapmamış mıdır ? Yüzlerce terörist sınırlarımızdan içeri sızıp, vurup kaçmaya çalışmamışlar mıdır ? Kaçamayanlarda, bir şekilde bertaraf edilmiş olsa da, bertaraf edilenlerin sayısı verilen rakamların çok daha üstünde olsa da, bu guruplar nereden ve nasıl gelmiştir. Bunu irdelemek, sorunun kökenine inmeyi kolaylaştırmaz mı ?

Türk askeri aylardır, ülkenin güneyindeki dağları delik deşik ediyor. Teröristlerin inlerini yerle bir ediyor. Bölücü terör örgütüne çok ağır bir darbe vuruluyor. Örgüt, ağır kayıplar veriyor. İnsani kayıplarının çokluğu arasında ciddi bir mühimmat ve erzak kaybı da veriyor. Türk askerinin talan ettiği alanlarda, uzunca bir süre buralarda yaşamsal faaliyetlerini sürdürmeleri imkânsız. Hele önümüzün kış olduğu varsayılırsa. O zaman ne yapacaklar, hayatta kalmayı başarabilenler, kendilerini himaye edebilecek bir yerlere kaçacaklar. Düşünüldüğünde, en sıcak yuva ve sığınılacak liman da aynı düşünen, aynı dili konuşan, aynı amaç için uğraş veren insanların yaşadığı Irak’ın kuzeyi olan kürt bölgesi en iyi bölge olacaktır. Öyle de yapmışlar. Aktütün karakoluna saldıran o yüzlerce hainin çıkış noktası kuzey Irak Kürt bölgesi. Yani Barzani ve aşiretinin hakim olduğu topraklar. Barzani’nin Türkiye’ye karşı tutumu bellidir. Bugün tamamı ABD’nin kontrolünde olan Irak’ta meşru bir hükümet ve yönetim olmasına rağmen, ABD’nin haberi olmadan yöneticiler tuvalete bile gidemezken, Barzani ve aşireti bu kadar cesaretli davranıp, Türkiye’ye diş bileyebiliyorken, kanlı Pkk örgütünün nerelerden ve ne şekilde beslendiği ortada değil midir?

Aktütün saldırında kullanılan, ağır silahlar, uçak savarlar, roket atarlar, el bombaları, havan topları, kimin yardımıyla pkk’ya sağlandı. O şerefsizler, bu kadar mühimmatı oraya nasıl getirdi? Kimse hikâye anlatmasın, Barzani bölgesiyle Aktütün arası yalnızca 4 kilometre. Adamların kullandığı arazi araçları Amerikan malı. Silahların ve mühimmatın ne malı olduğunu varın siz tahmin edin.

Terörü ve pkk’yı destekleyen yalnız bunlar değil. Bakın Dtp hala kendi sazını çalıyor. Olayı lanetlemekten öte, nereyse meşru müdafaa diyecekler. Amerika’nın tutumu malum. Bugün özellikle askeri alanda kullanacağımız helikopter, uçak, erken uarı sistemli uçaklarımızın ihalesinin yapılmasının üzerinden yıllar geçiyor. Peki ihaleyi alan firmalardan Boeing firması süre geçmesine rağmen neden hala uçakları teslim etmiyor ? Neden Kuzey Irak’a girip ortalığı darma duman edip, pkk köpeklerinin inlerini yok edemiyoruz. Bugün neden AB hala pkk’yı net bir dille lanetlemiyor. Sorunun yanıtı hep aynı yere çıkacaktır.

Aslına bakarsanız, bugün Pkk ile birlikte, hem Kuzey Irak’ta, hem Irak yönetiminde bir korku hakimdir. Zira, teskerenin devamı izninin verilmesiyle birlikte, Türk askerinin daha uzun menzilli bir müdahalesinden korkmaktadırlar. Sırf bu korkudan ötürü, saldırının hemen ardından Türk yetkili makamları aranıp, iş birliği önerilmiştir. Neden acaba?

Artık herkes (Abd, AB, Pkk, Irak, Barzani…. Daha sayayım mı ) bir şeyin farkındalar aslında. Terörle, terörü beslemekle, desteklemekle bir yere varılamıyor. Terörün kan kardeşliği köşeye sıkışmıştır. Türkiye haklılığını artık kabul ettirmiştir. Sıra bu hainlerin ve sistemin kökünü kazımaya gelmiştir.

Daha fazla vakit kaybedilmemelidir…

../..