Terör ve yayınlarımız

Bugün yine terörden söz etmek istiyorum. Fakat bu sefer konuyu değişik bir açıdan değerlendirmeye çalışacağım.

Konuyu izah etmeye başlarsak eğer, ilk olarak IŞID’ dan  bahsetmemiz gerekmektedir. IŞID, Suriye’de yaşanılan iç savaş sonrasında ortaya çıkan, gerek silahlı, gerek intihar bombacılarıyla hedef seçtiği noktalara acımasızca saldıran ve kendini bir devlet olarak tanımlayan güçtür. Hatta birçok Avrupa ülkesinden daha geniş topraklara sahiptir. Ve açlıkla mücadele eden birçok ülkeden de daha fazla geliri bulunmaktadır. Bunun yanında ordusu da küçük görülemeyecek türdendir. Birçok Avrupa ülkesine göre kalabalıktır ve imkân açısından güçlüdür. En büyük gelir kaynağı ise petroldür.

IŞID’ in ardından değinilmesi gereken en büyük diğer bir tehlike El-Kaidedir. Öyle ki bir dönem ABD’nin başına bela olmuş ve ikiz kule saldırıları ile dünya gündemine oturmuştur. El-Kaide, küresel çapta faaliyet gösteren İslamcı silahlı örgüt olarak bilinmektedir. Kökenleri Sovyet Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal ettiği döneme dayanan örgüt, 1988 yılında kurulduğu belirtilmektedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, NATO, Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlar ile birçok ülke tarafından  terör örgütü olarak tanımlamaktadır. 11 Eylül saldırılarında olduğu gibi sivilleri hedef alan çeşitli saldırıların sorumluluğunu üstlenmişlerdir. Ayrıca El Kaide, IŞID gibi Yemen'de birçok yeri ele geçirmiş durumdadır.

Ve son dönemde gerek asker, gerek sivil olmak üzere birçok vatandaşımızı şehit eden PKK’ ya değinmek istiyorum. PKK, ülkemizin doğu ve güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısını kapsayan bölgede sözde bir devlet kurmayı amaçlayan ve bu amaçla askeri hedeflerimize, güvenlik güçlerimize, köy korucularımıza ve sivillerimize karşı kanlı eylemlerde bulunan yasadışı, bölücü silahlı örgüt olarak tanımlanmaktadır. 1974 yılında Abdullah Öcalan tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Ayrıca Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, NATO, bölgedeki birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından terör örgütü olarak kabul edilmektedir.

Velhasıl üçü de birbirinden azılı, eli kanlı terör örgütleri her yerde acımasızca eylemler yapmaya devam etmektedirler, sınır gözetmeksizin her fırsatta birçok bölgeyi kana bulamaktadırlar. Ülkemizde ve dünyada da bunun acı örnekleri fazlasıyla mevcuttur. Burada değinmek istediğim nokta ise, kaos ortamında her geçen gün daha çok belirsizleşen, kötüye giden geleceğimizin, yarınlarımızın nasıl şekilleneceğidir. Tüm dünya bunu fazlasıyla merak etmektedir. Merak etmekte de haklıdır. Kimse önünü görememektedir, geleceğe ait plan yapamamaktadır. İşinin, eğitiminin, ailesinin, sevdiklerinin durumu hakkında öngörüde bulunamamaktadır. Çünkü hiç birimiz kendimizi güvende hissetmiyoruz. Alış veriş merkezlerinde, toplumsal buluşma noktalarında, turistik alanlarda, popüler caddelerde hep risk altında olduğumuzu düşünüyoruz. En azından gerçekleştirilen terör saldırılarıyla bu duygu oluşturulmaya çalışılmıştır. Bunun yanında doğu ve güney doğunun operasyon düzenlenen illerinde hayat durma noktasındadır. İnsanlarımız hayatlarından, geleceklerinden, yarınlarından endişelidirler. Sadece ülkemizin doğu illerinde değil, birçok bölgesinde bu böyledir. Ankara’da ve İstanbul’da gerçekleşen patlamalarda bunun en büyük ispatıdır zaten. Kısaca terör, anımızı değil; yarınlarımızı da elimizden almaktadır. Umarım bu kaos, acı ve korku dolu zamanlar çabucak sonlandırılır ve eski dostça, insanca, korkusuzca yaşadığımız günlere döneriz.