Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '09

 
Kategori
Deneme
 

Teşekkürler Küçük Prens

Teşekkürler Küçük Prens
 

Kaç ay geçti bulutlu, güneşli, yağmurlu... Şimdi başladığım noktada gibi hissediyorum kendimi. Aynı start çizgisindeyim.

Tam Mehmet’in dükkanına girerken dışardaki raflarda görüp de elime aldığım Küçük Prens hissettirdi bu duyguyu bana... Çok severdim o kitabı. Küçük Prens’i elime alıp içeri girdim.

- hıh işteeeeee melankoliler ve dramalar prensesi de geldi dedi Mehmet her zamanki ukala tavrıyla.

- Uğraşma benimle, ben kendimle yeterince uğraşıyorum zaten.

- İşte ben de ondan diyorum ya zaten dedi, dedi Küçük Prens’e bakarak. Hayırdır Küçük Prens’e bu dönüş neden acaba?

- Aman ne biliyim görünce öyle elime aldım, bu kitabı ilk okuduğumda hayat benim için ne kadar farklıydı şimdi ise ne kadar farklı.

- Çünkü sen farklısın dramalar abidem benimm.

- Ooof Mehmet yaa bi kere de dalga geçme.

- Ben dalga geçmiyorum ki, sana kendimce, kendine gel demeye çalışıyorum karıştırdın karıştırdın şimdi de nasıl kusacağım diye düşünüyorsun. İçki gibi ne kadar karıştırırsan o kadar boktan olursun.

- Tamam olan oldu şimdi ne yapacağım onu söyle bari.

- Söylüyorum; gidip iki fincan çay koymakla başlayabilirsin

Pekii dedim aşağı kata iniyordum ki Deniz Altında 20 000 Fersah’ı gördüm. Gülümseyip yanından geçtim. İki çay koyup yukarı çıkarken bir daha bakasım geldi kitaba.

- Heeeeeyyyy o günler geride kaldıı sen artık koskoca bir kadınsın, hayatın da maalesef o kitabları barındırmıyor artık diye bağırdı Mehmet.

- İyi iyi al çayını da söyle ne yapacağım?

- Ooohh yaa işleri iyice mahvet sonra da ben ne yapacağım Mehmet de yok öyle yağma hanımefendi kendin bulacaksın çözümünü artık, bunları yaşayacak kadar büyüdüğüne göreeeeee kendin de pek ala başedebilirsin, hem bana sordun mu bunları yaparken?

- Yaa Mehmet yapma böyle hadi konuş benimle ne olur.

- Bak benim drama abidem, bir şey olduğu yok, hayatındaki herkesi seviyorsun sen onun kaşını öbürünün gözünü bilmem kimin huyunu falan filan amaaaa kime aşıksın dersek cevabı zaten biliyorsun, ben demedim ki sana bu kadar sevgi manyağı ol diye herkesi seviyorsun hiç kimseyi üzmüyorsun kırmıyorsun ama sonunda hep üzülen sen oluyorsun. Nasıl oluyor da herkesi sevebiliyorsun bu kadar?

- Bilmem, hepsiyle yaşadığım şeyler çok özel ve farklı. Ben sadece Küçük Prens zamanlarıma geri dönmek istiyorum.

- Sen hiç çıkmadın ki o zamanlarından. Çünkü hala daha bu kadar sevgi dolu olabilmenin başka bir açıklaması yok ancak bir çocuk böyle olabilir. Ama unutma sen ona aşıksın. Saçmalamayı kes, kendine gel aşıksan da aşıksın ne yapalım amaaa eğer üzülüyorsan ve sürekli kendini hırpalıyorsan bu aşkın da bir anlamı yok unutma! O değişmiş evet, bunu ben de görüyorum fakat böyle yaparsan o azıcık değişme azmini de yok edeceksin adamın ona göre. Biraz sabırlı ol üstüne gitme hazır bu kadar yola getirmişken adamı çemkirip durma ona!

- Ama ne yapayım aklımdan çıkmıyor ki yaptıkları!

- O zaman hiç bulaşma defol git adamın hayatından, bütün bir kış o yoktu yine olmasın farkeder mi senin için?

- Evet farkeder, çünkü onu unutmuş gibi yapmaktan sıkıldım!

- O zaman geçmişi göm ve gelecek için birşeyler yap, sürekli dırdır yapmayı kes, kendini ve onu üzmeyi de, unutma geçmiş için birşeyler yapamazsın ama gelecek için küçük de olsa bir şeyler yapabilirsin. Şimdi al bu Küçük Prens beyfendiyi eve git ve oku. Madem o günlerdeki gibi olmak istiyorsun iyi gelir inan ki. Ve kitap bittikten sonra en doğru kararı vereceksin emin ol tamam mı benim dramalar prensesim?


Bütün bir gece Küçük Prens’i okudum, aynı o zamanlardaki gibi düşünebilmek için. Dünya’nın sorunlarını, büyümenin insanın omzuna yüklediği saçma sapan sorumluluklardan, insanların, insanlara olan güvensizliklerinden dolayı uydurduğu maskeli taktiklerden sıyrılıp sadece yüreğime ne istediğini sorabilmek için... yüreğim çarptı deli gibi ve dürüstçe dedi bana ne istiyorsan onu yaşa çünkü dünya bir gün duracak o zaman kendi dünyanı döndürebilmen için hala içinde bir çocuk olması lazım...


“Burası çöl, ” dedi yılan “çöllerde insan olmaz. Dünya çok büyük bir gezegendir.”
Küçük prens bir taşın üstüne oturdu ve gözlerini gökyüzüne çevirdi.
“Merak ediyorum” dedi, “acaba yıldızlar tek tek yansaydı, o zaman herkes kendi gezegenini tekrar bulur muydu? Bak! Benim gezegenim tam üstümüzde. Ama öyle uzakta ki!”
“Ne kadar güzel bir gezegen” dedi yılan. “Neden buraya geldin?”
“Bir çiçekle bazı sorunlarım oldu” diye yanıtladı küçük prens. “Peki insanlar nerede? İnsan kendisini çölde çok yalnız hissediyor.
“İnsanların içinde de öyle hissedersin” dedi yılan, “arada pek fark yoktur.”


Seni hala seviyorum Küçük Prens’im. İçimdeki çocuğu ve aşkı sana borçluyum. Bi’ de kadim dostum Mehmet’e tabii. O da benim büyüklüğümün Küçük Prens’i. Meğer hala çocukmuşum, bunu içimdeki aşkla farkettim. Teşekkürler Küçük Prens bir kez daha bana büyük dersler verdin...


 
Toplam blog
: 38
: 1616
Kayıt tarihi
: 16.12.08
 
 

Deniz tutkunu, anne, evlat, sanat düşkünü, doğaya aşık, var olmanın anlamının peşinde bir insanoğ..