Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '14

 
Kategori
Sinema
 

The Master

 
Sırılsıklam bir İstanbul günü, kayıklarımız ile ulaştığımız Beyoğlu’nda izledim The Master filmini.
 
Güzel kullanılmış ışıklar, planlar derken asıl önemlisi oyuncuların oynamıyor yaşıyor olmalarıydı. Freddie rolü ile Joaquin Phoenix kendisine hayran bıraktırıyor. Tabii tek başına değil. Lancaster Dodd rolü ile Philip Seymour Hoffman ile adeta karşılıklı döktürüyorlar. Özellikle filmin finalindeki karşılıklı konuşmaları, hem onların oyunculukları hem de filmin özeti sayılabilir. Filmin konusundan bahsetmeye gerek yok – neredeyse en umursamadığım nokta hep konu kısmı olmuştur- istediğiniz web sitesinden okuyabilirsiniz. Filme gidin ve oyunculuk şovu izleyin. İki zıt karakterin dostluğunun, Paul Thomas Anderson tarafından perdeye nasıl bu kadar güzel aktarıldığını izlemeden de bu yıl film izlediğinizi düşünmeyin.
 
Filmin hapishane sahnesinde bir ara Scarface’deki küfür rekoru, Freddie tarafından kırılıyor sandım. Ve hapishaneden eve döndüklerinde Freddie ve Dodd’un çimenlerde yuvarlanma sahnesi dostluk adına, Freddie’nin ahşap-cam arası gelip gitmeleri bi türlü uysallaşamama ve motor sahnesi, efendilik - köklerini alıp gidebilme adına harika sahnelerdi. Tabii filmin en dramatik sahnesi; ikilinin son konuşmalarıydı. Lancaster’ın “ya da kalırsın” derken ki gülümsemesi, Freddie’nin “belki başka bir hayatta” sözleri ile perdeye yansıyan çaresizliği, içinizden ya da dışınızdan ”Oscar bu yıl onların” dedirtecek nitelikte. Filmin final sahnesi ise, filmdeki tarikat, düşünce ya da her neyse onunla fena halde dalga geçiyor.
 
Son olarak filmde kullanılan 1950'lere ait tüm kostümlere, özellikle gömleklere bayıldım. Film şu sıralar vizyondan kaldırılabilir. Kaçırmayın, mutlaka izleyin.
 
 
Toplam blog
: 48
: 160
Kayıt tarihi
: 25.10.14
 
 

Tiyatro, Müzik, Plastik Sanatlar, Sinema sever, Gezip, görmek anlatmak, fotoğraflamak ister, Şehi..