Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Tiyatro ve köy seyirlik oyunlar

Tiyatro ve köy seyirlik oyunlar
 

Yıl 2001. Üniversitede tiyatro kulübünde çalışmamızın üçüncü yılı. Yeni çalıştırıcı öğretmenlerimizi, onların deyimiyle ‘’koç’’larımızı sabırsızlıkla bekliyoruz.

Ümran İnceoğlu ve Eftal Gülbudak şehir tiyatroları kadrolu oyuncuları aramıza katılıp, bize koçluk yapmaya başladılar.

Öyle ha deyince çıkmaz bir oyun, ilgilenenler bilir. Tiyatro eğitim çalışmaları, ardından ses, diyafram çalışmaları, sahne çalışmaları ve oyun seçimi. Bu can alıcı noktada bir türlü karar veremiyorduk. Kadromuz kalabalık, herkes rol almak istiyordu. Ümran hocanın aklına bir fikir geldi ve ‘’Kendiniz yazın!’’ dedi. Nasıl yazabilirdik! Panik olup, kabul etmedik. O zaman ‘’Köy seyirlik hazırlayalım.’’ dediler.

Köy seyirlik oyunu demek; köylerde düğünlerde ya da kına gecelerinde yapılan yöresel, genellikle komik eğlencelerdir. Araştırmalar yaptık. Derledik, toparladık. Tam bir ekip çalışmasıydı. Kendimiz eğlenerek oynuyor ve seyirciye coşkumuz geçiyordu. Tabiî ki eğitici kısmını ortak bir şekilde oyunun başına ve sonuna eklemiştik.

İki öğrenci evlenmek ister. Farklı olması için köyde düğün yapmak isterler. Arkadaşlarıyla toplanır ve giderler. Gerisi malumunuz düğün. Müzikleri biz çalıp, biz söylüyorduk. Neyse lafı fazla uzatmayayım.

Bu oyunumuz ‘Eşeği paldun mu, Sen bu kızı aldın mı?’’ üniversite boyunca en çok oynadığımız, turnelere en fazla katıldığımız ve her oynayışımızda kapalı gişe olan oyunumuzdu. Şehir tiyatroları, üniversiteler, Gölcük ve Kadıköy’deki özel bir tiyatro. Hep ücretsiz oynardık ve yine ücretsizdi oyunumuz.

Artık defalarca oynamış olmanın verdiği rahatlık vardı üstümüzde Kadıköy’ de. Sahne hazırlıkları yapıldı. Perde kapandı ve kulisteyiz. Büyük bir heyecan üstümüzde. Vakit gelmişti. Yerlerimizi aldık, kalplerimiz gümbür gümbür. Perde açılmaya başladı. Acaba boş koltuk var mı düşüncesi ile gözlerimiz koltuklarda. Bir de ne görelim!!!! Koltukların hepsinde, boyları koltuk kadar olan öğrenciler oturmakta mavi önlükleri ile. Oyun çocuk oyunu değildi. Nerden çıkmıştı bunlar? Bir an durakladık. Büyük bir sessizlik hem bizde hem çocuklarda. İçimizden biri lafına başladı ve oyun akıp gitti. Gülmemiz gereken yerlerde rol yapmadan gerçekten gülüyorduk halimize.

İlk defa bu kadar rahat oynamıştık oyunu. Ve bu kadar keyif almıştık. Büyük coşkuyla alkışlamışlar ve hepimize çiçek almışlardı. Belki de en kaliteli seyirci kitlesiydi karşımızdaki. Sesli bir şekilde beğendiklerini dile getiriyorlar ve beğenmedikleri noktaları yine sesli bir biçimde aktarıyorlardı. Kurcalamıyor, sadece tiyatro izlemek için orada oturuyor ve izliyorlardı.

Kulise geçtiğimizde gülümsüyorduk, tebrik ediyorduk birbirimizi. Birkaç öğrenci yanımıza gelip, artık hep tiyatroya gideceğini söylediğinde, yüzümüzdeki gülümseme artık kulaklarımıza kadar ulaşmıştı. Gurur duyuyorduk kendimizle, hiç kimseyle paylaşmadan.

Geçenlerde öğrencilerimi götürdüğüm çocuk oyununda geldi aklıma. Çocuk oyunu oyuncularını bir kez daha kutladım tüm yüreğimle. Yaptıkları çok zordu. Hem tiyatro bilincini yerleştirmek hem keyif aldırmak hem de düşünmelerini sağlamak.

Tüm tiyatro severlere ve tüm oyunculara en içten dileklerimle SAYGILAR:

 
Toplam blog
: 17
: 4827
Kayıt tarihi
: 16.08.07
 
 

2003 Marmara Üniv. mezunuyum. Okuyan, gezen, hayatı seven biriyim. İstanbul'da sınıf öğretmenliği ya..