Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Toplaya toplaya arşınladığım yolları, bıraka bıraka terk ediyorum şimdi...

Toplaya toplaya arşınladığım yolları, bıraka bıraka terk ediyorum şimdi...
 

Tüm yaşanmışlıkları batan günün sonunda arkamızda bırakırız. Ve böylece, yirmidört sattlik bir döngü daha son bulur. Ondan sonra ne mi olur? "Evli evine, köylü köyüne, evi olmayan sıçan deliğine" der ya eskiler, işte o misal; el elde, baş başta kalırız herbirimiz "ben" dediğimiz dostumuzla beraber...

İç hesaplaşmaların saatidir geceler...
Çıkar evlerinden karanlığın perdeleri inince, düşünceler...
Kuşanırlar pelerinlerini ...
Ziyarete gelirler...

Bazıları; hüzün çiçekleri getiririr yanında misafiri olduklarına..
Eker, sular ve büyütürler onları saatler boyu...

Bazısıysa; içinize serinik veren meltem gibi eserek gelirler...
Umutlar taşır ,pembe beyaz bulutlar eşiliğinde size...
Onlar rengarenk hayaller olur ve yağar, sağnak halinde gecenize...

Ama bu gece ki farklı, bu defa ki bambaşka...
Bu gece; sadece ertelediğim düşüncelerin ziyaretine açılmanın zamanı...

Açtığım da kapılarımılarımı binlercesi geldiler,
Binlercesi de geçip gittiler...

Bazısı kalıp benle büyüdüyse de,
Sadece bir kaçı küçük bir tebessüm olup dudaklarımdan kalbime süzülebildiler...

Kimisi üzdü gelişiyle,
Kimisiyse yordu zaman zaman beni...

Ruhu yorulur mu insanın?
Olur mu bu size de?
Öyle dedi...yorulmuş bende ki işte...

"Ne ile yordum ben seni? "diye dönüpte sormadım bile...
Fakat bir karar verdim ben bunu işitince; onun bu haline şevkat, sevecenlik ve saygıyla yaklaşmaya
çalışacağım bundan böyle...

Biliyorumdum ki; acımasızlığım benim sadece kendime...
Kendimeydi, eziyete varan bunca didişmelerim...

Hatta işi sadece kendinle olan herkes gibi, dozajını ayarlayamadığımda kendimeydi tüm o merhametsizliğe varan zorlamalarım...

Hep bendeki banaydı tüm bu yapıp ettiklerim...
Fark ettim...

Nedeni neydi bu didişmelerin ?
Bir nevi kalkan gibiydi, sanırım bu da bir çeşit korunma uğraşı...
Belliki, hayata ve hayatın getirdiklerine karşı sağlam bir duruş geliştirme çabası...

Büyükler daha az incinir sanıyorumdum ben galiba...
"Büyürsem artık kırılmam" diyordum bir çocuğun kırıldıklarına...
Yaralanmam diyordum, sevdiklerimin sadaklarından çıkan oklarla...

Yada artık kendimi alıkoyabilirdim böylelikle aşık olduğum adamı da en az oğlumu sevdiğim kadar şevatle sevebilmekten...

"O zaman için acımaz" derdim kendime; elbisesinin etek ucunu parmağına dolayıp dudak bükmüş göz pınarları ıslak o küçük kızla ansızın yüzyüze geldiğimde...

Düne kadar "büyümeli artık" diyordum işte bundan kendime...
Soruyordum: Ya büyümek için ne yapmalı?
Katı olmak mı gerekli?
Veya duygu sağırı?
"Yoksa nasıl başa çıkılır; bir kadın bedeninde bir kız çocuğu yüreği taşırken, bilen var mı?"

Bunları sorarken bulduğumda kendimi, yine beklenenin tersi oldu, işin ilginci...
Belliki hiçte içime sinmemişti bu büyüme niyetiı...
Böylelikle kabul ettim değişmesi gerekenin bu olmadığını...

Ve karar verdim; hayatıma katmaya ertelemekte olduklarımı.
Ne varsa eskiden, eskiye dair dökülüyor şimdi birbir...
Toplaya toplaya arşınladığım yolları; bıraka bıraka terk ediyorum günlerdir...

Zamanıydı, ertelediklerimi hayatıma almanın,
Zamanıydı, göz yumduklarıma gözülerimi açmanın,
Zamanıydı, yaşamak sandığımın oyalanmak olduğuna aymanın...
Zamanıydı, savurduklarımı avuçlarımın arasına almanın...
Zamanıydı ilk satıra kendi adını yazmanın...

Sevgi ve ışıkla
Ayna

07.07.07


Sevgi ve ışıkla
Ayna

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..