Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '07

 
Kategori
Mizah
 

Trafikteyim, pek asabiyim!

Trafikteyim, pek asabiyim!
 

Çekilin yoldan, çekilin efendim. Trafikten geldim yorgunum efendim. Mübarek Ramazan'ın İstanbul trafiğine etkisi de pek güzel maaşallah. Eve dönüş sürem iki buçuk saate çıktı nihayet. Geçen gün kitabımdan 86 sayfa okumuşum yolda. "Ne güzel vaktini değerlendirmişsin" şeklinde hastalıklı derece de iyimser şeyler duymayı da hiç sevmiyorum. Evimde koltukta ayaklarımı uzatmıp da okuyabilirdim o kitabı paşalar gibi.

Yol gitmiyor Allahım, gitmiyor yol Allahım! Bek kerem bak bulutlara bak, başka bir şey düşün. Yolu düşünme bak bulutlar ne güzel gidiyorlar. (bulutlar gidiyor ama ben gidemiyorum!)

Servisçi abi slalom yapıyor mümkün mertebe. Arıza şeridi, bağlantı yolu, ne kadar kural ihlali varsa hepsi bizde mevcut. Yinede gidemiyrouz, gidemiyoruz efendim...

Meşhur ikinci köprü trafiğini atlatıp Levent'e geldim. Jeton kuyruğunda sıramı bekliyorum. Tam sıra bana geldi kızın birisi sıramı kaptı. Normalde çok umursamam belki ama, iki saat trafiğin üstüne laçka olmuş sinirlerim böyle bir kural ihlalini kabul edemedi. Omuzundan dürttüm kızı. Sertçe, "sıramı aldınız" dedim. Kız çok samimi ve utangaç bir şekilde "pardon farketmedim" dedi. Sonra ben jetonumu alırken "farketsem yapmazdım "HERALDEEE" " deyip edepsiz moda geçti. Ben hiç bakmadım. Normalde böyle bir durumda Bruce Wills - Jack Nicholson kırması öldüren cazibeli gülüşümle bakıp "canın sağolsun tatlım" derdim. Metroda da yanına oturup sohbet ederdim.

Ama bu gün değil. Bugün çok sinirliyim. Çok sıkıldım artık yollarda.

Metro merdivenlerini inerken baktım basamağın sol tarafında bir hergele duruyor. Oysa ben koşarak yetmedi uçarak inmek istiyorum merdivenleri. BEYFENDİİİ diye bağırdım arkadan. "İnenlere yol veriri misiniz lütfen!" Adam yana kaydı, koşarak inerkende bir omuz attım. Uymadı bana. Normalde hep solda duranları uyarırım ama bugün bununla yetinmedim. Çok sıkıldım yollarda, gençliğimi çürüttüm.

Sonra Osmanbey'de metrodan inecekken tam, bir baktım binmek isteyenler kapıya yığılmış !

ÖNCE İNİLİR, SONRA BİNİLİR!

Bowling topu gibi attım kendimi metrodan. Dışarıda bekleyenler kukalar gibi dağıldılar. Hatta fiziği bana denk bir tanesini gözüme kestirdim inmeden önce, onun göğüs kafesine sağlam bir omuz attım. Amerikan futbolu gibi. Çocuktan UPHFF! diye bir ses geldi. Döndüm baktım, uymadı bana.

Sonra Taksim'e indim. Asmalımesçit'e doğru inmem gerekiyordu ama o kadar çok insan vardı ki yaya yolunda bile trafik vardı. Herşeyimi çıkarmak istedim üstünden. Çoraplarım ve ayakkabalarım hariç herşeyi ve anadan üryan bir şekilde istiklal caddesinde "çekinnn ülennnn" diye siren gibi ötüp koşmak istedim. Belki insanlar üzerlerine gelen çıbıl manyağı görünce bana yol veririler, ben de koşarak Karamuk Çay Evi'ne varırım diye düşündüm.

Yapmadım ama tabi böyle bir şeyi. Çünkü kendimi formda hissetmiyorum. Belki biraz kilo versem, biraz spor yapsam koşarım heryere koşarak giderim ve hiç bir yere geç kalmam.

Hem fotoğraflarda da güzel çıkarım.

İşte böyle, macera dolu bir gündü efendim.

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..