Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '08

 
Kategori
Haber
 

Tufan Türenç: Gençler için bazı gerçekler

Tufan Türenç: Gençler için bazı gerçekler
 

"YIL 1973 Şubat'ı...Erzurum doğumlu 78 yaşındaki bir Ermeni, California'da iki Türk diplomatını pusuya düşürerek şehit etti.

Gourgen Mıgırdıç Yanıkyan adlı katilin işlediği bu iki cinayet, tarihten çıkarılan düşmanlığın intikam sürecinin tetiği oldu.

Yanıkyan, cinayetten 6 ay önce Başkonsolos Mehmet Baydar'ı makamında ziyaret ederek elinde Beyrut'tan satın aldığı ve sonradan İstanbul'da bir saraydan çalındığını saptadığı bir tablo olduğunu söyleyip "Bunu size hediye etmek istiyorum" dedi ve tablonun resmini bıraktı.

Baydar, fotoğrafı Türkiye'ye gönderdi ve araştırılmasını istedi.

Bir süre sonra Ankara'dan tablonun çalıntı olduğu bildirildi, alınması istendi.

Baydar hemen Yanıkyan'ı aradı ve tabloyu getirmesini istedi.

Yanıkyan yaşlı olduğunu, tabloyu kendilerinin gelip almalarını söyledi.

Bunun üzerine Baydar, yardımcısı Bahadır Demir'i de alarak yaşlı Ermeni'nin kaldığı Santa Barbara'daki Baltimore Oteli'ne gitti.

Yanıkyan'ın odasına çıktılar. Oturur oturmaz yaşlı Ermeni silahını çekip iki diplomatımızı öldürdü.

Sonra otel müdürünü arayıp polis çağırmasını istedi. Polis, Yanıkyan'ı götürürken katil, "Ben iki şeytanın canını aldım" dedi.

Yanıkyan, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Yıllar sonra Hürriyet'in Amerika muhabiri Doğan Uluç, uzun uğraşların ardından gerekli izinleri alarak ve Yanıkyan'ı da ikna ederek cezaevinde yaşlı Ermeni ile konuştu.

Doğan Uluç, katile "İşlediğiniz cinayetler ne fayda sağladı? Pişman mısınız?" diye sordu.

Yanıkyan: "Ben bu işe 40 yıl önce karar verdim. Pişman değilim. Ermeni sorununu kaç kişi biliyordu? Şimdi bütün dünya Türklerin katliamını biliyor. Mezardan çıkardım Ermeni meselesini. Gözlerim açık gitmeyecek. Zira Yanıkyan ruhu bütün dünyayı sardı. Ben öldükten sonra da yaşayacak."

Yanıkyan, eyleminin Türk halkına değil, Türk hükümetlerine karşı olduğunu özellikle vurguladı.

"Ben katil değilim. Türk hükümetlerinin tarih boyunca Ermenilere karşı girişilmiş katliamların günahını kabullenmelerini istiyorum."

"Ne istiyorsunuz Türkiye'den?"

"Ermeni ve Türklerden oluşan bir konferansta sorun ele alınsın. Konferans Türkleri haksız çıkardığında dünya kamuoyuna, 'Atalarımız, Ermeni halkını katletti. Bundan müteessiriz. Zararları telafi etmek istiyoruz' desinler. İnsanlık tarihi boyunca Ermenilerin olan yerleri bize versinler. Mallarımızı tazmin etsinler."

"Hangi toprakları?"

"Katliamlar ile elimizden aldığınız Doğu ve Güneydoğu'yu. Ermeni meselesi yıllar önce tam halledilme yoluna girmişken yarıda kaldı. ABD Başkanı Wilson, Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde imzalanan Sevr Anlaşması'na, Doğu Anadolu'da bir Ermeni Cumhuriyeti'nin kurulmasını öngören maddeler koydurmuştu. Batı ülkeleri ile ABD bu konuda fikir birliğine varmışlardı. Fakat sonra Mustafa Kemal ortaya çıkarak buna mani oldu. Şimdiki Türk hükümetlerinin Sevr Anlaşması'na yeniden eğilerek Ermenilere ait toprakların geri verilmesine ve bir Ermeni devleti kurulmasına yardım etmelerini istiyorum."

1973 yılında aralarında çok değerli diplomatlarımızın da bulunduğu 70 Türk görevlisini öldüren Ermeni ASALA terör örgütünün işlediği cinayetleri başlatan Yanıkyan'la 1978 yılında yapılan bu konuşmayı gençler okusun ve başlatılan "Özür dileme kampanyası"nı bu gerçekler ışığında değerlendirsinler diye yazdım." (Tufan Türenç; Hürriyet, Gençler için bazı gerçekler; 19.12.2008 Cuma)

Yaşadıklarımızı çabuk unutuyoruz. Tufan Türenç, alçakgönüllülük etmiş; aslında bu yazı yalnızca gençler için yazılmış bir yazı değil, aynı zamanda büyükler için de yazılmıştır.. "Gençler için bazı gerçekler" başlığı altında yazılanlar yediden yetmişe hepimizin gerçekleri. Tarih; "Beni unutma!.." diyor. Akılla, mantıkla, sevgiyle ve hele de tarih bilinciyle hareket eden ve bizlere hizmet eden çok değerli yazarlarımız var. Bizim unuttuğumuz tarihi bu değerli yazarlar bizlere hatırlatıyor.

Bu yazıyı okuduktan sonra Soner Yalçın'ın 21.12.2008 Pazar günkü Hürriyet'te yayımlanan "Türk soykırımı için özür dileyen Fransız solcu lider öldürüldü" başlıklı yazısını da okumanızı diliyorum. Dava Türk'ün davası olunca bakın neler oluyor; okuyunca daha iyi anlayacaksınız. Ne kadar çok öldürülmüş ve ne kadar çok katledilmişiz onu göreceksiniz. Türk Milleti alicenap bir millettir; acısını bal eyler. Hangimiz geçmişimizin acılarının izlerini sürdük?!.. Şehit ve gazi dedelerimizin hayatını merak ettik; okuduk?!.. Ya Misak-ı Milli sınırlarımızın dışında esir düşüp akla hayale gelmeyecek eza ve cefa ile binbir eziyet ile hayatlarına kast edilen Mehmetçikler'imizi kaçımız merak ettik, okuduk; yaşadıklarının filmini yaptık?!.. Elin oğlu yapıyor; zalimliğini mazlum rolüne sokarak!..

Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Atatürk'ün "Yurtta sulh dünyada sulh" şiarını o kadar çok benimseyip, içselleştirdi ki, bu şiar Anadolu'dan tüm dünyaya yayılacak evrensillekte benimsendi. Tek amacımız kalkınmak ve ilerlemekti; hala da öyleyiz. Ama elin oğlu bunu anlamıyor.

Türkiye üzerinde oynanan oyunlardaki artışın hızına yetişmek kolay değil. Oyunlar çoğaldı ve ritmik bir hal aldı. En kolayı ve acı olanı da içeriden vurmak. Bunu ülkemiz insanına yıllardır yapıyorlar.

Bir de www.ozurdilemiyorum.net sitesine girmenizi, imza kampanyasına katılmanızı; Profesör Türkkaya Ataöv'ün bu konuda yazdığı "Özrü kabahatinden büyük" başlığı ile yazdığı yazıyı da okumanızı diliyorum

Profesör Türkkaya Ataöv ömrünü milletinin davasına adamış bir bilim adamı.

Bunlara ilaveten Los Angeles'taki Türkler'in buluşma adresi olarak kendini ifade eden www.Turkla.com adresinden de Ergun Kırlıkovalı'nın yazısını okumanızı diliyorum. "Mosin-gaflan-özürcüler çizgisinde bitmeyen hayal: Büyük Ermenistan" başlıklı yazı sizleri o acılı günlere götürecek. Mosin'in ne olduğunu bilmiyordum. Siz de öğreneceksiniz.

"Yurtta sulh dünyada sulh!.."

Atatürk savaşı karargahtan idare eden bir komutan değildi. Kendisi de bizzat cephedeydi. Askerliği, savaşı, ölümü çok iyi biliyordu. Dünyaya barışın yakışacağını da bir tek o biliyordu. Türk Milleti de bunu böyle belledi. Atatürk tarihi de çok iyi biliyordu. Barışın egemen olma şansının; savaştan zor olduğunu bilmiyor muydu Atatürk?!.. Amacı tarihe not düşmekti bir yanıyla da...

Milletimiz birlik olmalı; biribirini çok sevmeli. Türk Milleti'nin kafası çok karışık. Bu kötü bir durum. Neredeyse birbirleriyle hem davacı hem de davalı durumda... Yakın tarihimizde yaşadığımız her acı türlü oyunlarla dışarıdan tezgahlanarak bizlere yaşatılmıştır. Bunu unutmayalım.

"Yurtta sulh dünyada sulh" biz bu inanç, azim ve ümitle yaşayacak ve çok çalışacağız. Milletimiz; yalnızca komşularının değil tüm dünyanın dostudur. Kinden anlamaz. Hakkını ve hukukunu da, dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de arar ve elde eder.

fot.Hürriyet
 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..