Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '07

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Tükeniş sendromu

Tükeniş sendromu
 

Avucumu tüm gücümle sıkı sıkı kapatmama rağmen kayıyordu elimden derilerimi soyarcasına. Sadece bu ipti sanki beni yaşama bağlayan. Arka arkaya kaybetmiştim bir çok şeyi. Onların peşinden çaresizce bakmıştım dakikalarca. O kadar çabuk gelişivermiştiki herşey, düşünmeye bile fırsat bulamamıştım. Tutunabildiğim son ip parçasıda şu an ellerimi yırtarcasına kayıyordu avuçlarımın içinden. Geride kalan zamanlardaki bıraktıklarımın yada kaybettiklerimin acısıyla üzülürken, önüme bakamamanın ve şimdiyi yaşayamamanın yeni kayıpları çarpıyordu yüzüme birer birer. Başımı öne çevirmeyi başarabilir ve önüme bakabilirsem, belki zamanın yaşanabilir kenarından tutunabilirdim.

Bütün bu karmaşaya rağmen, tek bildiğim şey elimden kayan ipi bırakmamam gerektiğiydi.

Yaşamın en girdaplı yerlerinden kurtulup, bir anlık bir denge kaybıyla yuvarlanırken son anda tutunabildiğim bu yaşam ipi, belkide bundan sonraki ruhsal yaşamımın en anlaşılır dersi olacaktı. Sevginin ve dostluğun sarhoşluğundaki etkisiz itişmelerin arasından yediğimiz büyük darbeler, arkamızda bırakmak zorunda kaldığımız sevdiklerimizi, bilinmeyen sahiplerine bırakıyordu sanki çaresizce. Üzerlerine kurulan anlamsız kıskançlık hayalleri, geceleri rüyalarımızda kabusa dönüşüyordu aniden. Yaşanan anlamlı hatıraların caddelerinde dolaşırken, her defasında taptaze yaşanmış ayrılıkların acısı bir kez daha oturuyordu insanın içine.

Geriye her bakıldığında, farkında olmadan hissedilemeyen yaşamın ilk ışıklarındaki tek tük umut parçasıda arkamızda bıraktığımız pişmanlıklara gönderiliyordu birer birer. Kaybedilen ve başkalarının kucağına bırakılan sahiplenmelerimizin sıkıntısında, ruhumuz, olumsuz enerjilerin sürüklediği bir tükeniş sendromu tuzağına kayabilir çaresizce. Engel olunamayacak bir ruh çöküntüsüne girmemek için yaşam ipini bırakmamalıyız kolay kolay.

O kadar çabuk tersine dönerki herşey, elimizde olmadan herşeyin ters gittiği inancıyla başlayan bir tükeniş sendromunun içinde bulabiliriz kendimizi. İnandıkça kaybeder, kaybettikçe doğrularız bu negatif çöküntüyü. Düşündükçe yaşar, yaşadıkça uyuştururuz benliğimizi. Farkında olmadan kendimiz çizeriz ellerimizle tükeniş sendromunun haritasını. Geride kalsa da sevgililer ve dostlar, yaşanmış gerçek sevgiler hergün içimizde, taptaze açan çiçekler gibi yeniden doğar. Umudunuzu yitirmeden arayın aynı sevgiyi defalarca, bir gün karşınıza çıkacaktır mutlaka aynı sevgili, farklı bir yaşam kostümü ve dekorla. Çünkü hepimiz sevgi ırmağının damlacıklarıyız yaşam pınarında. Ara sıra arkanıza döndüğünüzde o size yine gülecektir, yanınızda olmadığı zaman hayal ettiğiniz farklı bakışı ve unutamadığınız yüzüyle.

Metin Özkaya

 
Toplam blog
: 116
: 3217
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

İstanbul' da doğdum. Antikacı, saray restoratörü ve eksperim. Antika konusunda 50’ye yakın belgesel ..