Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '14

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye, "bölgesel bir güç" olmak zorundadır; çünkü bulunduğu coğrafya bunu gerektirmektedir...

Türkiye, "bölgesel bir güç" olmak zorundadır; çünkü bulunduğu coğrafya bunu gerektirmektedir...
 

Türkiye'nin "bölgesel güç" olmsaı için o kadar çok neden ve elinde o kadar çok koz var ki; ama bunları bir kulanabilen olsa...


TÜRKİYE'NİN BÜYÜMESİ VE GÜÇLENMESİ VE DE BULUNDUĞU COĞRAFYADA "BÖLGESEL GÜÇ" OLMASI "JEOPOLİTİK KONUMUNUN"  BİR GEREĞİDİR...

Bu bloğum bir "jeopolik" yazısıdır. Genellikle Ortadoğu konusunda(Kuzey Irak ve Kuzey Suriye dahil ) yazdığım çok sayıda bloğumun temeli de, aslında "jeopolitiğe" dayanmaktadır.

Böyle bir blog yazmayı uzun zamandan beri zaten düşünüyordum ve zaman buldukça da notlar alarak hazırlık yapıyordum...Yazmak ve yayınlamak için uygun bir zaman bekliyordum. Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesini, kendimce uygun birinci zamandı. İkinci uygun zaman ise, hep beraber yaşadığımız ülkemizin güneyinde cereyan eden siyasi ve askeri olaylardır.

x     x     x

ABD'li stratejist  George Friedman, 4 Mart 2009, 2 Haziran 2010 yılarında medyaya da yansıyan görüşlerini açıklarken  demişti ki ;(1)

"Türkiye bölgesindeki gücünü artırmaya başladı ve 2040 yılına kadar Osmanlı toprakları üzerinde yeniden hakimiyet sağlayacaktır"

-- ABD'li stratejist, öngörüsünün ayrıntılarını, tarihsel olarak şöyle sıraladı :

2020 : Türkiye, dünyanın 10. büyük ekonomisi olacak 

2030 : Türkiye, bölgesindeki gücünü artıracak

2040 : Türkiye, Kafkasya ve Ortadoğu'ya hakim olacak

2050 : Japonya-Türkiye İttifakı kurulacak ve ABD, bu ittifakla savaşmak zorunda kalacak

FRİEDMAN BUNLARI NEYE DAYNARAK ÖNGÖRÜYOR?

Elbette, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyaya ve buna bağlı olarak Türkiye'nin jeopolitik konumuna ve gelecekte dünyanın en çok ihtiyaç duyacağı yeraltı ve yerüstü zenginliğine sahip olmasına dayandırmaktadır bence..

TÜRKİYE, BÜYÜK GÜÇ OLMAYA HAZIR MI?

Bunu da şu şekilde açıklıyor : "Coğrafi yapınız, en önemli avantajınızdır. Kısaca "bölgesel güç" olmak için gerekli her şey Türkiye'de mevcut ve bölgede başka benzeriniz yok"

Friedman, öngörülerini açıklarken şu önemli konuya da değinmekten kendini alamıyor ve, "Türkiye'nin "bölgesel güç" olma yolundaki engelin, "dış tehditler" değil; Türkiye'nin önündeki en büyük engelin "içsel sorunlar" olduğunu söylüyor.

Ancak, Friedman, bunların zamanla aşılacağını ve Türkiye'nin bunları yönetmeyi başaracağını da iler sürmektedir. Friedman, "Türkiye'nin, psikolojik olarak  "süper güç" olmaya henüz hazır olmadığını " da görüşlerine ekliyor.

BULUNDUĞU COĞRAFYA TÜRKİYE'Yİ ZORLUYOR

Friedman, bunun nedenini de şu şekilde açıklıyor : "Türkiye, son yüzyıllarda çok fazla içine kapanan bir ülke oldu. Fakat bu, Türkiye için normal bir durum değil; Türkiye doğası gereği kabına sığamayan bir ülke. Çünkü, Türkiye'nin coğrafi konumu bunu gerektiriyor".

AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE...

Friedman, Türkiye'nin, "Türkiye Birliği" adı altında bir örgütlenmeye gideceğini, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinden kopacağını; çünkü Türkiye'nin artık Avrupa Birliği'ne ihtiyaç duymayacağını, Avrupa Birliği'nin Türkiye ile eskisinden daha çok ilgilenmek zorunda kalacağını da görüşlerine ilave ediyor.

MEDENİYETLER ÇATIŞMASI...

Friedman, açıklamalarını ya da görüşlerini, Samuel Huntington'un,  "Medeniyetler Çatışması" tezine katılmadığını, "çatışmanın, medeniyetler arasında değil; medeniyetlerin kendi içlerinde olacağını" düşündüğünü ifade ediyor.

NOT : Friedman'ın katılmadığı Samuel Huntington tezi şudur : Samuel Hungtington, "Değişen Toplumlarda Siyasal Düzen" adlı kitabında, "Türkiye'nin çağdaşlaşmaya direnen gayretleri nedeniyle 'kararsız ülke' statüsünü kazandığını ve siyasal değişimin, Türkiye gibi ülkelerde çok tehlikeli olduğunu" yazmıştır.(2)

Ben, bu iki farklı görüşe de katılmıyorum...Çünkü, tarih göstermiştir ki, medeniyetler ne birbirleri ile çatışmışlar ne de kendi içlerinde...Dünyanın tüm medeniyetleri kendi kendilerini tüketmişler ve tarihten silinmişlerdir...Bunlarla ilgili ortaya atılan "medeniyetler ittifakı" da, bana göre içi boş bir varsayımdır.

x       x       x

BENİM İLAVE DEĞERLENDİRMELERİM DE ŞÖYLEDİR :

Önce şunu özellikle belirtmek isterim ki, Friedman'ın  dört aşamalı görüşlerinin ilk ikisine katılırım; ama son ikisini çok uzak hatta gereksiz ve olasılığı imkansız bir değerlendirme olarak görürüm.

Örneğin, Türkiye'nin, Friedman'ın dediği gibi, eskiden sahip olduğu Osmanlı topraklarına tekrar hakim olacağını düşünmüyorum...Ancak birinci aşamada, M. Kemal Atatürk'ün 1933 yılında Ankara'da görüştüğü Amerikalı General Mc. Arthur'a söylediği; "Allah nasip eder, ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik de dahil Batı Trakya'yı Türkiye hudutları içine katacağım"(3) şeklindeki özleminin giderilmesini isterim.

Bence, Türkiye bölgesel gücünü, öncelikle, coğrafi konumun ona sağladığı jeopolitik ve jeostratejik avantajlarının yanında, dünya ülkelerinin gelecekte büyük ihtiyaç duyacağı stratejik bir maden olan "bor" madeni rezervlerinden ve bol "su" kaynaklarından almaktadır...

NOT : Bor madeninin gelecekte petrolün, kömürün, elektriğin ve giderek de nükleer enerjinin yerini alabilecek dünya çapında ihtiyaç duyulacak bir enerji kaynağı olması kuvvetle muhtemeldir. Ve ülkemizdeki Bor madeni rezervimiz, dünyanın toplam rezervinin %63-75'i kadardır.(X)...

Türkiye, gelecekte, kaynağı ülkemizde olan akarsu kapasitesi ile tüm Ortadoğu ülkelerini, sahip olduğu Bor madeni ile de, Amerika'yı ve Rusya'yı kendisine ram edecektir...

Çünkü, gelecekte, Ortadoğu'daki  mücadelelerin baş nedeni "su" olacaktır. Ayrıca, gelecekte uzay araçlarında kullanılan yakıtın da Bor madeninden çıkarılacağı düşünülmektedir.

Türkiye, petrol konusunda da giderek iyileşecektir

2009 yılında Diyarbakır'da 16 milyon varil rezerve sahip bir petrol sahası bulunmuştu. İlgililer, bunun  Türkiye için "küçük bir Teksas" olduğunu söylediler. Bu petrol sahasını bulan yabancı bir şirket değildi. Buna rağmen, hükümet yanlısı medyanın dışında, hükümete muhalif siyasiler ve medya bu konuyu yeterince halka yansıtmadılar.

Türkiye, aslında petrol zengini...Araştırmalar hep göstermiştir ki, Güneydoğu Anadolu, adeta bir petrol okyanusu üzerinde oturmaktadır. Bugün bölgedeki mücadelelerin de ana nedeni budur...Bu bölgedeki petrol  rezervleri bile Türkiye'nin "Bölgenin gücü" olmasına yeter de artar bile...

Bu nedenle, Türkiye, "ne yapıp ne yapmamalı" ve bu bölgelerin doğal sınırı olan "Misak-ı Milli" hudutlarına ulaşmalıdır

Bunun için de Türkiye, "pısırık", "içe kapanık",  "aman, bana dokunmayan bin yaşasın" gibi hareketsiz politikalardan silkinmeli, dosta düşmana "dişini göstermelidir".

Bloğumu, Friedman'ı bize yönelik şu  saptamışı ile bitiriyorum :

Friedman, diyor ki; "bölgesel güç" olma yolunda , "TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL, İÇSEL GERGİNLİKLERiDİR"

Bu saptamaya katılmayan var mı?

cdenizkent

 ------------------------ :

(1) Friedman'ın konumuzla ilgili olarak yaptığı konuşmaların 2 Haziran 2010 tarihindekini, İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yapmıştı.

(2) Samuel Hungtinton, Vikipedi, Özgür Ansiklopedi

(3) "Misak-ı Milli",  Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara: 1998, ss. 216-217

(X) Bu konuda özel bir blog yazacağım.(cdenizkent)

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..