Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '12

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Türkiye bu tartışmaya kilitlendi; evlilik yanlış kurum

Türkiye bu tartışmaya kilitlendi; evlilik yanlış kurum
 

Ben 32 yıllık evliyim; evliliği de her yönüyle inceledim ve yanlış olduğuna karar verdim. Türkiye’de insanların üçte ikisi benim gibi düşünüyor ama hiç kimsede çıkıp bunu söyleyecek yürek yok. Daha iyisini bilmediğiniz için elinizdeki her zaman iyidir. Âdem evlenmiş on bin yıl sonra bugün badem de evleniyor. Bu konuda bir arayış olmamış. Kerim Korkut çıkıp düzenlerinizi sorgulamaya başlayınca neden kıyametler kopuyor? Beni taşlamak istiyorsanız taşlarınızı kendi elimle vereyim. Nesimi gibi derimi yüzmek istiyorsanız bıçağınızı da vereyim. Ben bu cehalete razı gelemem; yardım ve desteklerinizle, bu topraklarda Allah ve kitabı dışında her şeyi değiştireceğim!

Mırın kırın etmeyin. Dinden töreden korkmayın. Nasıl olur, evlilik olmazsa ne yaparız demeyin. Birkaç mutluya (şanslı diyelim) kanıp toplumsal garabete düşmeyelim. Bir insanın hayatının tamamında bir başkasının yanında ve onunla birlikte olmak zorunda kalması hiçbir şekilde kabul edilemez. Akla mantığa aykırıdır, hapistir, züldür, zulümdür. Çünkü en başta şahsın kendi arzularıyla istediği bir şey değildir; kişinin üzerinde karşı koyamayacağı bir mecburiyet baskısı vardır. Ve biz mecbur olduğumuz hiçbir şeyi kabul etmeyeceğiz. Şimdi herkes eminim sen kendi ailene ne hesap veriyorsun diyordur. Bu bir zilletin itirafıdır. Demek ki biz evliliklerimizi karımızdan/kocamızdan ve çevremizden korkup çekindiğimiz için sürdürüyoruz. Hatta belki bunun için evleniyoruz. Bir ömür süren ve bütün hayatımızı alan bir birlikteliğin böyle gerekçesi olur mu?

Anket yapıyorsun % bilmem kaç memnun değil. Gençler evlenmiyor. Evlenen senede 500 bin çift boşanıyor. Herkes başka neden arıyor; asıl nedenin evliliğin kendisi olduğunu kimse görmüyor.

Doğada bir dişi/ya da erkek ile ömür boyu birlikte yaşayıp ölen canlı var mı? Demek ki doğanın düzeninde evlilik yok. Evliliğin yanlış olduğunu söyler fakat kendi evliliklerimizi sonlandıramayabiliriz. Bu güç ve irade meselesidir ve bazılarımız bu iradeyi gösteremeyebiliriz. Ama evliliğin yanlış olduğunu düşünüyorsan söyleyeceksin. Sen söylersin, o söyler, ben söylerim bir kamuoyu oluşur. Ben evliliğin yanlış bir kurum olduğunu söylüyorum. Bunu burada yazdığım gibi herkesin içinde de söylerim. Ha belki kendi evliliğimi sonlandıramam ama söylemem de cesaret işidir.

Tabii ki sadece yanlış deyip geçmek olmaz. Neden yanlış olduğunu da söylemeliyiz. İnsanın hayatı kendine aittir. Herkes hayatını istediği gibi yaşama hakkına sahiptir. Hayat sonuna kadar gidilen tek bir yoldan ibaret olamaz. Kişiler mezara onlarca yoldan gitmek isteyebilirler. Çok değişik hayatlar yaşamak isteyebilirler. Oysa evlilikte bir tek hayatınız vardır. Yani evlilik açılımı olmayan bir şeydir; nasıl yaşayacağınız da çizilmiştir. Eşinizle birlikte seyahat edebilir, çeşitli aktiviteler yapabilirsiniz ama bunlar ayrı bir hayat değildir; tek hayatın parçalarıdır. Belki siz And Dağlarında bir meczup olarak yaşamak istiyorsunuz, belki çöl safarisi, belki de kutuplarda süren bir hayat. Evliyseniz bunları asla yapamazsınız. Girit adası yerine Maldivler’de denize girmek farklı yaşamak değildir. Evlilikte farklı yaşamlar düşünemezsiniz; tek bir hayatı nasıl yaşayacağınızı planlarsınız.

Kişi hayatının bir kısmında alıp başını uzaklara gitmek isteyebilir. Ayrı bir yerde tek başına yaşamak isteyebilir. Dostu ya da arkadaşları vardır onlarla yaşamak isteyebilir. Burada değil başka yerde yaşamak isteyebilir. Farklı bir yaşam tarzını denemek isteyebilir. Örneğin bisikletle dünyayı dolaşmaya çıkmak isteyebilir. Çok büyük bir işe tüm zamanını vererek başarıyı hedefleyebilir. Bunların hiçbirini evli bir insan yapamaz. Bu nedenle evlilik insanların üretim güçlerini köreltir, gereksiz kılar. Emin olun ki aslında belki herhangi bir konuda bir dahi olan evli kişi şu anda parkta ensesini kaşıyıp oturuyordur. Çünkü evlilik ona olmak istediği şeyi yasaklar. Bu nedenle dünyada ve ülkemizde hem evli olup hem de başarılı olan yok gibidir. Büyük adamlar, kendilerini büyük işlere adayanlar, sanatçılar evliliği tercih etmemişlerdir. Atatürk bunun en iyi örneği. Kısacası evlendiğiniz zaman bitersiniz.

Birlikte yaşama gereği öncelikle zarurete dayanır. Evlilik yalnız başıma hayatın yükünü kaldıramıyorum, gel beraber kaldıralım demektir. Başlangıçta bir teslimiyet söz konusudur. Oysa hayat mücadele gerektirir, ayakta durmak lazımdır. Bazen kendinizi aşmanız da gerekebilir; hatta bunu siz isteyebilirsiniz. Evli kişiler sadece ailelerini geçindirmek için mücadele ederler. Bu nedenle evli kişilerin çalışma performansı düşüktür.

Evlendiğiniz zaman hayalleriniz de biter. Gençlikte yapmayı tasarladığınız hiçbir şeyi yapamazsınız. Oysa insanlar hayalleriyle yaşarlar. Kucağında evine sıcak bir somun ekmek getiren kişi mutludur ama onun hayattan istediği aslında bu değildir. Herkesin gönlünde bir aslan yatar. Evlendiğiniz zaman bu aslan ölür.

Evlendiğiniz gün sosyal hayatınız biter. Aile dostlukları zengin ve kültürlü ailelerde söz konusudur. Arkadaşlıklar sona erer. Liseli İsmail çok iyi arkadaşımdı göreyim deseniz kocanız bacaklarınızı kırar. Çevreniz artık sadece sizin ve evlendiğiniz kişinin akrabalarından oluşur. Siz entellere bakmayın, evli kadınların çoğu yabancı birinin selamını bile alamaz.

Evlilik memur kafalı insanlar için ideal olabilir. Ferdi girişim söz konusu olmadığı için evli kimseler zengin de olamazlar. Evlilerin %90’ı geçim derdindedir. Çoğunun da evi yoktur.

Evliliğin aşkı bitirdiği ilmen ispat edilmiştir. Oysa aşk hayatın en güzel yanıdır. Kadın/erkek eşinin yatağına gitmek zorundadır. Sevmek mecburiyet olmuştur. Eşler yıllar yılı sevgisiz vücutlarla oyalanırlar. Cinsellik öğrenilmesi gereken bir sanat ve tekniktir. Zaten kapalı olan evlilik kurumunda siz cinsellikle ilgili kitap bile okuyamazsınız ki neyi nerden öğreneceksiniz. Bu nedenle evli kişilerin aşk hayatı gibi cinsel hayatı da yoktur.

Evliyseniz ömür boyu bir kişiyle beraber olmak zorundasınız. İdeal bir hayatta zorunluluk yoktur. Kişi birisiyle istiyorsa ve istediği süre kadar beraber olmalıdır. Sen bu kadınla/erkekle 50 yıl birlikte yaşayacaksın denilemez. Ömür boyu bir kişiyle ara ara görüşür konuşur birlikte olursunuz ama aynı evde yaşamak ayrı bir şeydir. Bazen ölünceye kadar süren bu beraberliğin akla mantığa uyan hiçbir yönü yoktur.

Evlilik Allahın emri mi bilmiyorum. Olsa bile acaba nasıl bir evlilik kastediliyor. Zaten örneklerde tek kadınla ömür boyu evliliğin mantıksızlığı dinde de vurgulanmış, dört kadınla evlenme, muta nikâhı, cariye gibi evliliğin bildiğimiz şekilde olmadığını anlatan yönelmeler olmuştur. Ömür boyu evliliğin hiçbir mantığı yoktur. Bunun uydurma bir töre olduğu açıktır. Önceleri fakirlik vardı, savaş vardı ve savaşlarda erkekler ölüyor kadınlar kalıyordu. Ayrıca insanlar çok çocuk yapıyorlardı. Bunların kız olanları savaşa gitmiyorlardı ve evin geçimine katkıları yoktu. Yani aile için yüktüler. Bu durumu en iyi anlatan cahiliye devri öncesinde kız çocuklarının kumlara gömülmesi hadisesidir. İşte bu durumlarda kalabalık ailelerde savaşa gitmeyen ve aileye yük olan kızların ve savaşta kocası ölen kadınların birilerine verilerek bakılabilmesi sağlanıyordu. Bu durum giderek bugünkü evliliğe dönüştü. Dinler kadınla erkeğin izinsiz (nikâhsız) cinsel münasebetini yasaklayınca evlilik mecburiyet halini aldı.

Evlilikte dilediğiniz gibi giyinemezsiniz de. Kocanız her şeyinize karışır. Özellikle kadınlar için evlilik bir nevi köleliktir.

Evliliğin mecburi olması ahlakla ilgili bir zorunluluktan kaynaklanır. Türkiye’de bir kadınla aranızda nikâh yoksa beraber olamazsınız. Aslında bunu yasaklayan bir kanun yoktur ama bu ülkede toplum ve çevre baskısı kanundan da devletten de üstündür. Sevdiğiniz birisiyle beraber olmak istiyorsanız onunla evlenmek zorundasınız. Bakire bir kadınla evlenmeden asla beraber olamazsınız. Ayrıca çocuğunuz olabilmesi için de kadın erkek beraberliği gerektiğinden insanların evlenmekten başka çaresi kalmaz.

Evlilik yanlış bir kurum ama aynı zamanda yerleşik bir kurum. Gerekçesini dinin yasakladığı nikâhsız beraberlikten ve çocuk doğurmaktan alıyor. Yani siz bakireyseniz zaten evlenmek zorundasınız. Öyle durumlar oluyor ki evlenmeden bekâreti bozulamayan bir kız/kadın çeşitli nedenlerle evlenmiyor/evlenemiyor ve 80 yıl yaşayıp bakire olarak ölüyor. Hangi din, hangi töre böyle bir mantığı kabul eder anlamıyorum. Bekâret tam bir bela. Hatta insan bazen diyor ki keşke kızlar/kadınlar bekâretleri gitmiş olarak doğsalardı da biz bu rezil durumla karşılaşmasaydık. Bir kızın/kadının bakire olması hiç kimsenin ona dokunmadığı anlamına gelir mi? Ama ne olmuş geçmiş olursa olsun bakireyse sorun yok. Üstelik tıbbi olarak bekâretle istendiği gibi oynanmakta. Söküyorsun, dikiyorsun.

Sadece çocuğum olsun diye evlenilir mi? Evet, çoğu kimse çoluk çocuk sahibi olmak için evleniyor. Ayrıca nikâhın bir kuru sözden ibaret olduğu da düşünülmelidir. Yani bununla meşru ilişkiye izin veriyorsanız, yani kagıt üzerine atılan bir imzayla, bir kâğıt parçasıyla evlenebiliyorsanız bunu ömür boyu süren bir evlilik değil daha kısa (arzuladığınız kadar) bir süre için de yapabilirsiniz. Bugün evlilik gençlere mantıksız geliyor. Ama sevdikleri kişiyle beraber olmak için buna mecburlar.

Gençler evlenmiyorlar. Bahane hazır, maddi nedenlerleymiş. Gençler düğünlere de gitmiyorlar ya da ayıp olmasın diye gidiyorlar. Gençler evliliği de düğünleri de mantıksız buluyorlar. Korkuyorlar. Parmaklarına yüzüğü takacaklar ve ölünceye kadar çıkaramayacaklar. Bir insanı ölünceye kadar mecbur ve mahkûm eden bir düzen doğru olamaz. İnsan hayatında hiçbir şey ömür boyu sürmemelidir. Sanki cennette yaşıyorsun. O zaman ömür boyu patates ye bakalım. İşini değiştiriyorsun, evini, oturduğun şehri hatta ülkeni değiştiriyorsun ama eşini değiştiremiyorsun. Boşanma hakkından bahsetmeyin, biz normal durumları ve genel konuşuyoruz. Artık ben bıktım deyip eşinizden ayrılabiliyor musunuz?

Kadınlar doğal olarak evliliği savunacaklar; çünkü hala bu çağda birinin onlara bakması gerektiği gibi aşağılayıcı bir anlayışa sahipler. Biri sizin ekmeğinizi veriyorsa siz onun malısınız demektir. İnsan dillendirmeye utanıyor ama maalesef ülkemizdeki evliliklerin çoğu böyle. Elbette bu imkânsızlıklardan da kaynaklanıyor. Ama her zaman söylediğimiz gibi bu ülkede imkânsızlıklar akılsızlık nedeniyledir. Adam 30 yılda teröre 400 milyar dolar para harcamış. Ben olsam bu konuyu daha 1. yılda çözer 400 milyar doları da ekonomiye aktarırdım. Bu akılsızlar yüzünden bugün 500 bin üniversite mezunu gencimiz işsiz.

Evlilik yanlış. Modern düşünceli bir insanın bugünkü evlilik düzenini savunması mümkün değildir. Peki, nasıl olmalı ya da yerine ne koyacağız. Bunun için sayfamızdaki evlilikle ilgili yazılarımızın incelenmesi gerekmektedir. Kişilerin beraberliğini anlamlı kılacak ve onlara hiçbir sorun çıkarmayacak sizin önerileriniz varsa bu yazıları yırtar size katılırım. Ama bana bu günkü evlilik sisteminin normal olduğunu kimse söylemesin. Yanlış düşüncelerin yaşamasına izin verenler bunun bedelini öderler ki zaten görüyoruz, ödüyorlar. Evlilik bugün insanlar için sorundur. 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..