Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '08

 
Kategori
Eğitim
 

Türkiye’deki eğitim sorunun göstergeleri servis araçları

Türkiye’deki eğitim sorunun göstergeleri servis araçları
 

Yandaki fotoğrafı, geçenlerde Adana’nın merkezinde yer alan okullardan bir tanesinin önünde akşam okul çıkış saatinde çektim cep telefonumla, teknolojinin nimetlerinden yararlanarak. Aslında bu görüntüleri Türkiye’nin her tarafında görmek ve görüntülemek mümkündür, özellikle büyükşehirlerde.

Tabi ki küçük şehirlerin ya da kırsal kesimin eğitim sorunlarını göz ardı ediyoruz, onları bir kenara bırakıyoruz anlamına gelmemeli bu cümlelerimiz. Sadece, eğitimde yaşanan sorunların, insanların problemsiz olarak gördüğü büyükşehirler için de geçerli olduğunu vurgulamak için bu yazıyı kaleme almayı istedim.

Sadece trafiği aksatıyormuş gibi görünen bu fotoğraf, eğitim sistemimizdeki çarpıklığın en önemli belirteçlerinden bir tanesidir. Şöyle ki, Adana gibi bir büyükşehirde dahi aileler, çocuklarını gerçek ikametgâh adreslerinin bulunduğu bölgenin okuluna güvenmediklerinden, yani, o okulun imkânlarını yetersiz bulduklarından servisle ulaştırabilecekleri bir kent kesimdeki okula yolluyorlar anlamı çıkar buradan. Elbette ki çocukların ancak bulundukları bölgelerdeki okullara gitmeleri yasal olarak zorunlulukken, servis mesafesinde gerçek ikametleri bulunan bu çocukların, nasıl olup, bu okul civarında oturduklarını belgeledikleri de bir başka sorundur. Veyahut sürekli olarak eğitimde kalite, eğitimde iyileşme diye söylenirken, o arada kendi çocuğumuzu kurtarmak için hangimiz yanlış yöne gitmedik, toplumda bulunan ve seslerini çıkaramayan, doğruları göremeyen zavallı insanlarımızın sorunlarını hep bir kenara itme körlüğüne hangimiz saplanmadık, gözü bağlı koştuğumuz Özalizm süreci içerisinde. “Bu okul” derken, hedefe sadece benim her gün önünden geçtiğim bu ilköğretim okulunu oturtmayalım, eminim ki Türkiye’nin her tarafında böylesine fotoğraflar çekebileceğimiz binlerce okul vardır.

Bu yazıyı yazmaktaki amacım, fotoğrafı çekilebilecek kadar önemli bu görüntünün ortaya çıkmasına yol açan zihniyet ve eğitimin, özellikle Özalizm sürecinde, içerisine itildiği durumu gözler önüne sermek. Elbette ki ABD’nin örnek alındığı bu süreçte, oraya benzeme çabalarının sonucu olarak orada bulunan O<ı>kul Otobüslerine benzer bir durumu hayal etmenin kaçınılmaz olacağı da aşikârdı. Ancak unutulan bir şey vardı; oradaki Okul Otobüsleri okullar belirli mesafedeki çocukları yasal olarak gitmeleri zorunlu olan okullara götürmek için kullanılıyor olduğu. Bizdekinde ise durum, bizleri yöneten hükümetlerin, eğitimde, Özalizm’le girilen süreçte içerisine itildiği yetersizlik, umursamazlık, önemsemezlik ve anlayamazlık durumlarının sonucu ortaya çıkan bir resim mevcuttur. Kalkındırmak için, çağ atlatmak için, teknolojik devrim yaptırmak için yola çıktığınız bir milleti eğitmezseniz eğer bu isteklerinizin hangi birisini yapabilirsiniz? İmam Hatipleri, Kuran Kurslarını peynir ekmek gibi çoğaltırken, bireyin ve toplumun gelişimi için çok önemli olan eğitimi, sosyal bir hukuk devletine yönetici olduğunuzu unutarak, özel sektöre devretme gafletinde bulunabilirsiniz. Bunu ancak, felsefeden anlamayan, hayatı sadece maddiyatla maneviyat arasındaki keskin zikzaklarla algılayabilen, insanlığın ve Tanrının yarattığı canlılar içerisinde aklını kullanabilen tek tür olan insanı ve onun ruhunu anlayamayan bir insan başarabilirdi.

Diyebilirsiniz ki “sen sürekli olarak Özal’a yükleniyorsun da, ondan sonra gelenler neden düzeltmediler?”, aslında düzeltme çabaları oldu, olmadı değil. Ancak toplumda çok önemli konumlarda yer alan akıllı diyebileceğimiz, aydın kesimler dahi Özalizm sürecinde, bu ülkenin kalkınacağına, sorunlarından arınacağına öylesine inanmışlardı ki o dirençleri kırmak için uzunca bir süre geçmesi gerekli olduğundan başarıya ulaşamadılar. Yani, bu ülkede yeni Özallara değil de yeni Atatürklere ihtiyaç olduğunu toplumun ve özellikle de aydın diyebileceğimiz akıllı insanların anlamaları gerekliydi ki sorunların çözümü için adımlar atılıp, sonu da getirilebilinsin.

Özalizm ne yazık ki Osmanlı Mirası üzerine oturtulmuş, yavan bir Osmanlıcılığı kamufle eden bir örtüydü ve artık örtünün altında, bu toplumun çöküşünü hazırlayan Osmanlıcılığın var olduğu anlaşılmıştır. Aslında, rahmetlinin kendisi de ölümünden çok kısa bir süre önce okumaya başladığı Nutuk’ta sayfalar ilerledikçe, eşine “ya bu Atatürk ne büyük adammış” diyebilecek düzeye erişmişti. Ancak çok geç kalmıştı artık… Yanlış adımlar çoktan atılmış ve ülke yanlış bir tünele sokulmuş, tünelin sonu gelene kadar da beklemekten başka çare kalmamıştı.

Umarım bundan sonra, okul servisi hiç olmayan veya olsa da amacına uygun olarak kullanılan, dershanelerin eğitim sisteminden tamamen sökülüp atıldığı, çağa uygun eğitimin gelişmeyi, ilerlemeyi, çağ atlamayı düşünen toplumlar için en önemli araç olduğunun daha iyi anlaşıldığı günler yaşarız.

 
Toplam blog
: 128
: 898
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

Kimim? Nereden gelir, nereye giderim?29 Kasım 1970 tarihinde Türkiye'nin Doğu-Batı geçiş yolunun en ..