Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye-Irak sınırı; PKK sorunun çözümü

Türkiye ile Irak sınırı, 331 km uzunluğundadır. Türkiye-lrak sınırının 107 km lik bir bölümü akarsuların vadilerinden geri kalan bölümü ise çok sarp ve engebeli bir araziden geçmektedir. Lozon barış görüşmelerinde Türkiye, bölge nüfusunun çoğunun Türk olması nedeniyle Musul ve dolaylarının Türkiye'de kalması gerektiği tezini ileri sürmüştü, ingilizler kendi çıkarlarına uymayan bu teze karşı çıkmıştır, ingiltere ile Türkiye arasındaki uzun görüşmeler sonucu 1926'da imzalanan Ankara Anlaşmasıyla yukarıda belirtilen Türkiye-lrak sınırı çizilmiştir. Kaynak

Sağduyu timsallerinden biri olan Bülent Ecevit zamanında Türkiye ile Irak arasındaki sınırın çok dağlık olması nedeniyle PKK'nin kolaylıkla Türkiye'ye sızdığını ve bunun saldırıların engellenmesinde büyük handikap olduğunu belirterek, bunun çözümü için, Irak ile olan dağlık sınır hattının hemen gerisinde Kuzey Irak içinde düz bir bölgenin olduğunu ve Türkiye'nin buraya inmesi gerektiğini söylemişti. (Okuyucudan özür: Bu konuşmanın, ne tarihini, ne arşvini ne de argümanı tam olarak biliyorum. Sadece akılda kalan bir şey.)

Bir önceki blogumda, Türkiye'nin Kürt sorunu ve PKK sorununu çözmek için, partiler üstü bir mutabakat ile oluşturulmuş bir algoritması olan; sorundan ne anladığını ve çözümden ne anladığını anlatan; bu çözümler için net adımlar içeren bir paket hazırlaması ve bunun iktidarlar değişse bile uygulanacak bir paket olması gerektiğini yazmıştım.

Genelde, Türkiye'nin Kürt ve PKK sorununu çözememesinde, bu yöndeki çabaların militarist adımlar olduğu söylenir. Bazı söylemler o kadar popüler hale gelir ki, artık sokaktaki simiçtiye de sorsanız, bu söylemi tekrarlar. Şimdi bu derece popüler olan söylem, Türkiye'nin, siyasal, sosyal adımlar atması. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, her pöpüler söylem, büyük bir kara buluttur da. Yani, pek çok gerçeği gölgeler ve gözlerden saklar.

Bugünlerde, Türkiye'nin sosyal ve siyasal çözüm üretmesi gerektiği söylemi çok popüler, bu elbette, anti militarist bir çözüm olduğu için gerekli, ancak, bunun askeri anlamda gerçekleştirilmesi gereken elzem uygulamaları da saklamaması lazım.

Yukarıdaki Irak ve Türkiye sınırı meselesi böyle bir kapı açıyor bize. Yıllardan beri PKK sorunu ile Kürt sorunun çözülememesinde, Türkiye'nin yaptıkları ve yapamadıkları vardır. Bu sorunların çözülememesi ne tek başına Türkiye'nin başarısızlığıdır ne de PKK'nin yarattığı sorunlar, tek başına bu örgütün gücünden ya da bu sorunun iç doğasından kaynaklanıyordur. Yani, PKK sorunu ve Kürt sorunu konusunda dış güçlerin gizli politikalarının bu sorunları körüklüyor olması, bu sorunların çözülememesinde asla kenarda bırakılmaması gereken faktörlerdir.. Buna karşı Türkiye'nin elinden bir şey gelmemiş olabilir. Bu öyle boyutlara varmış olabilir ki, belki de, çok daha kısa sürede çözüme kavuşacak olan yerel düzeydeki PKK ve Kürt sorunu, uluslararası bir sorun ve gündem haline getirilmiştir. Şu an sorun böyle görünüyor olmalı. Herhalde dünyanın her hangi bir yerinde, bir meraklı vatandaş, Ortadoğu'da Türkiye'nin bir Kürt sorunu yaşadığını az çok duymuştur, biliyordur.

O halde, burada Türkiye'nin Kürt sorununun çözümünde bu uluslararası manipülasyona konu haline gelmesini sağlamış olan dış güçlerin gizli politikaları ile de hesaplaşması gerekir. Çünkü bunu yapmazsanız, sizin yerel düzeydeki sorun çözme yolunda attığınız adımlar, bir şekilde baltalanacaktır. Örneğin AKP'nin açılım politikası bu yolda bir adımdır (bu partinin politikasını ve yöntemini kesin desteklememekle birlikte, bu sorunun çözümündeki iyi niyetini yok saymak da imkansızdır) ve doğru ya da yanlış bir olumlu ortam da oluşmuştur, pekala dış güçler bunu sabote etmek istemiş olabilir, hele ki, tam şu an da ABD ve İsrail'e karşı diş gösterilmişken (yanlış yol ve yöntemle de olsa, bir diş gösterme yaşandığını inkar edemeyiz).

Velhasıl, Türkiye'nin Kuzey Irak'a girme hakkı vardır. Çünkü onlarca yıldır, PKK orayı merkez olarak kullanmaktadır. ABD, ikiz kullelere saldırılarda sanırım 2500-3000 kişi öldü, iki ülkeyi işgal etti, bir kaç milyon insan öldürdü.

Senin PKK teröründe öldürülen insan sayın, asker olarak bundan daha fazla, PKK eline geçmiş ve terörist sıfatıyla öldürülen insan sayın ise, 20-30 bin.

Türkiye, içerde yerel ölçekte, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ne kadar siyasal çözüm üretirse üretsin, bir anda her şeyi günlük gülüstanlık yapıp sorunu bitiremeyeceği için, süreç içinde bu yöndeki uğraşları, mutlaka dış güçlerin gizli politikaları ile baltalanacaktır. Belki de yıllardır olan bu, işin aslını bilmiyoruz ki! İç politik aktörlerin birbirine çullanması bile planlanan bir şey olabilir. Ama gerçi, Erdoğan geçen ne dedi, PKK, CHP, MHP aynı safta dedi. Artık dış güçler, yok deve, bunu da biz söyletiyor olamayız, diye kendilerini kolayca savunurlardı..

Türkiye'nin, Kuzey Irak'a, dağlık Türkiye-Irak sınırı ötesine, düzlük bölgeye girmeyi mutlaka düşünmelidir. Buna hakkı vardır, yok diyorlarsa da, de facto bir durum yaratmalıdır, yani gidip oraya girmelidir. Kendini çıkarmak isteyenlerle de çatışmayı göz almalıdır.

Medya'da bu konu teknik olarak tartışılsa keşke. Sınır ne durumdadır, ne kadarı dağlıktır, sonrasında nasıl bir bölge vardır, orada kimler yaşamaktadır, kaç kişi vardır. Türkiye oraya girerse kim müdahale edebilir, nasıl edebilir gibi sorular etrafında kamuoyu bilinçlendirilebilir.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..