Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '09

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye Modeli'ne doğru...

Türkiye Modeli'ne doğru...
 

Türkiye çok önemli bir kavşağa gelmiş durumda. Üstelik nereye gideceği hem belli hem de kendisi yolun neresi olduğunu çok da iyi biliyor. Yani bu kavşakta durup zaman kaybetmesine, büfedeki çocuğa sormasına gerek yok.

Son iki yılda bu Blog sayfalarında, bundan önce de çeşitli yerlerde Türkiye'nin hem iç hem de dış potansiyeline yönelik üstelik bugünleri tarif eden yazılar yazdım. Türkiye çevresindeki ülkelerle birlikte büyüyen bir ülkedir. Zaten geçmişinden gelen hem büyük bir devlet olma tecrübesi taşıyordu hem de bulunduğu coğrafi konum itibarıyla buna zorlanıyordu.

Dün Habur Sınır Kapısı'nda özellikle bölge insanı için çok önemli bir olay yaşandı. Türkiye'den göç etmiş 26 sivil ve 8 PKK'lı sınırdan içeri giriş yaptılar. Bunun kendi içinde bir çok anlam taşıdığını biliyoruz. Tartışıyoruz. Her iki taraf kendine göre bunun nedensellikleriyle birlikte hakkına düşen payını kapmaya çalışıyor.

PKK'nın bölgede etkinliğini arttırdığı dönem 1991 ile 1995 yılları arasıydı. Fakat Türkiye çok da iyi yönetemediği hatta olayların büyümesini körüklediği bu süreçten öğrenerek çıktı.

Örneğin 21 Mart Nevruz kutlamalarını bölgenin sahiplenmesinden çıkararak bütün Türkiye'ye yaydı. Sonra "kapalı devlet modelinden" özellikle soğuk savaş sırasında kurulmuş yeraltı örgütlerinden kurtulmaya çalıştı.

Komşu ülkelerle uzlaşma siyasetine girişti. PKK'nın buralardaki faaliyetlerini sınırlandırması için çalıştı. Aslına bakılırsa bu dış politika hamlesini bütün dünyada kullandı. Abdullah Öcalan'ın teslimi sırasında "muhtemel" verdiği sözleri tuttu. Hatta Öcalan'ı tam izole de edebilecekken bu yolu da seçmedi.

Hapisteki DEP vekillerinin tekrardan siyasete dönmesine izin verdi. Bu kişiler 2007 yılında yapılan seçimlerde meclise girerek grup kurdular.

Kürtçenin konuşulması, öğrenilmesi konusunda engeller süreç içinde zayıflatıldı.

Devlet televizyonundan özel bir kanal tahsis edilerek Kürtçe yayın başlatıldı.

Sonuç olarak PKK’nın silahlı propaganda aygıtını besleyen tüm nedenler yavaş yavaş örgütün elinden alınmış oldu. PKK'nın varlık nedeni sorgulanır noktaya gelirken; bizim gibi kişiler DTP'ye neden aktif politika yapmadığını sorar olduk. PKK'yı yönetenlerin en son bütün dünyaya uyuşturucu ticareti yapan kişiler olarak tanıtılmasıyla siyasi kimliklerinin üzeri de çizilmiş oldu.

Dağdan iniş süreci zorunlu hale geldi.

Bundan sonra sürecin yine doğru yönetilmesi çok önemlidir. Girişte değindiğim ve her zaman yazdığım gibi Türkiye büyük bir ülkedir. Türkiye iç dinamikleriyle onu var eden bütün yapı taşları, kimlikleriyle güçlenen bir devlettir. Bunun farkına varmak ve bu bilinçle hareket etmek gerekir.

Cumhurbaşkanı'nın Erivan'a maça gitmesi bu ülkede çok ciddi tartışmaları beraberinde getirmişti. Ancak Türkiye o Ermenistan'ı da içine alarak yaşamak zorunda olduğu için Doğusundaki soruna duyarsız kalamazdı. Daha güçlü ve büyük olduğu için gitmeliydi. Bugün Ermenistan Protokolleriyle gelinen nokta önemlidir. Neredeyse 100 yıllık bir sorunu çözüyorsunuz.

PKK'nın etkisinin yok edilmesi süreci bir daha aynı yöntemlerin denenmemesinin önünü kapatılması için çok iyi yönetilmelidir. Çünkü bu savaş bitirilir, öyle ya da böyle "PKK siyasallaştırılırsa" bölgede bir daha silahlı propaganda yapacak oluşumların önü kapanmış olur. Önceki cümlenin içinde kullandığım "PKK'nın siyasallaştırılması" deyimi bu örgütün kendisinin aktif politikaya dâhil edilmesi anlamında algılanmamalıdır. Zaten siyasal uzantıları mevcuttur bunların siyaset içinde etkinlikleri arttırılmalıdır. Bu siyaset de bölgenin refahının arttırılması için demokratik bir araç olarak kullanılabilir.

İşte o zaman bize ukala bir eda ile dayatılan hiçbir ilgisi olmayan özellikle IRA ve ETA tecrübelerine karşı bir Türkiye Modeli olarak Hindistan'dan sonra çok ciddi bir demokrasi tecrübesini bütün dünyaya gösterebiliriz.

Bu nedenle dağdan inenlere gösterilecek tutum "devlet" gibi olmalıdır. Devlet kin tutmaz, öç almaz, hesaplaşmaz.

Devletin, en üst makamdakilerin dile getirdiği gibi tek bir yüzü vardır o da hukuk'tur. Türkiye'nin bundan önceki yüzyıllarda ve devlet tecrübelerinde buna benzer tecrübeleri, uygulamaları dahası "bilgelikleri" vardır.

Türkiye, PKK'nın kendisine büyüteçle bakıp gözünde büyütmemelidir. Ancak PKK'nın taşıdığı misyonu da tamamen yok saymamalıdır da. PKK bu ülkenin yarattığı son terör ve silahlı propaganda örgütü olabilir.

Türkiye'nin önünde çözmesi gereken çok daha büyük sorunları vardır. Bu da ekonomiktir.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..