Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '07

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'nin Musul Sorunu ( IX) ''Son Sultan''

Türkiye'nin Musul Sorunu ( IX) ''Son Sultan''
 

Osmanlı İmparatorluğu'nun, '' Son Halife-Sultanı, II .Abdülhamid Han'' ...

Mustafa Kemal Atatürk'ün , 1937 yılında , Abdülhamid'le ilgili düşünceleri, o dönemin yazarlarından, Tepedelenli Ali Paşa'nın torunu, Nizamettin Nazif'in bir çalışmasında, onun ağzından şöyle anlatılır:
''...Yazını okuyorum , dedi. Hürriyet'in ilan edildiği zamanda çok küçük çocuk olman lazım! Fakat tebrik ederim
o günleri çok güzel canlandırıyorsun.Yalnız Abdülhamid'i sevmediğin belli... Biraz durdu, sonra...- Sevme Abdülhamid'i gene de sevme! Fakat sakın hatırasına da hakaret edeyim deme!.. Senin neslin, biraz daha temkinli kararlar vermeye alışmalı. Bak çocuk! Şahsi kanaatimi sana kısaca söyleyeyim: Tecrübe göstermiştir ki, toprakları üstünde yaşayan çoğunun ahvali meşkuk ( durumları şüpheli, belirsiz ) ve hudutları yalnız düşmanla çevrili, bir büyük devlette, Abdülhamid'in ''idare tarzı''azami müsamahadır!.. Hele bu idare, IXX.Yüzyılın, son yıllarında tatbik edilmiş olursa...

İç ve dış siyasi baskılar sonucu, II.Meşrutiyet'in İlanı ve Kanun-u Esasi'nin kabulü, Çin ve Hindistan'dan, İmparatorluğun sınırlarına kadar uzanan, Sultan Abdülhamid'in manevi gücünü kıramamıştı. Dönemin İttihatçı kalemşörlerinden, padişahın düşmanı, yazar Hüseyin Cahid anılarında; ''...Abdülhamid'le görüşen Avrupalı diplomatlar, onun çok çekici ve etkileyici bir nezaketle, insanı kendine bağlayıcı nazik bir kişiliğe sahip olduğunu söylerlerdi...Biz bunu o kişilerin çıkarcılıklarına yorumlar, inanmazdık!...31 Aralık 1908 yılında, Yıldız Sarayı'nın Tulan-ı Merasim salonu'nda verilen ziyafette, Osmanlı mebusları, birbirlerini ezercesine, padişahın elini, eteğini öpmüşlerdi...Ben , o gece, Abdülhamid'teki cazibeyi yakından gördüm... Ve gece sonunda o, hemen hemen tüm mebusların kalbini kazanmıştı!...'' deme gerçeğini de, cesaretini de göstermişti... Sultan Abdülhamid'in, gerek karizmatik kişiliği ve Asyada'ki Türkler'den, Hindistan ve Çin'deki Müslümanlara kadar ''İslam'ın Halifesi'' olarak da, İslam Alemi'ni etkileyici manevi kişiliği; özellikle İngilizler ve onun finans oligarşisi'nin Osmanlı'nın içinde, manevi çizgideki, siyasi ve ekonomik bağlaşıklıklarını çok etkiliyor, padişahın tasfiye sürecini de uzatıyordu...Padişahın, 33 yıllık iktidarında, ülkeye yaptığı alt ve üst yapıya dönük hizmetler ve halka kendini sevdirmesi de, İttihak Terakki'nin, tek başına padişahı devirme cesaret ve başarısını göstermesini engelliyordu...Ordu'nun üst kademesi de, genel olarak, halife-padişaha bağlıydı... Ancak, Alman İmparatoru, II. Wilheml'in siyasi ittifak önerisine verilen red kararı ve bunu yanısıra, Osmanlı Ordusu içindeki, subaylar ve erat arasındaki rutbesel çok yüksek maaş farkları, maaşların üç ayda bir ödenecek duruma gelmesine neden olan, mali sıkıntılar (!), ve subayların bir üst kademeye terfilerinin birazda bu ekonomik sıkıntıdan dolayı geciktirilmesi de, bu süreci hızlandırmıştır!...Abdülhamid anılarında; ''..Fakat Mason Locaları, bütün takiplerimize rağmen, İttihak ve Terakkiye bağlı subayları harekete geçirince, bu avare insanlar birer bayrak haline geldiler. İşte, Jön Türkler ve İttihak ve Terakki Cemiyeti'nin hikayesi de budur!...'' diyordu...Enver Paşa içinde teşhisi; Vehbi Vakkasoğlu'nun anlatımıyla, ''... Fena adam değil, kullanılır...şeklindeydi!..

Sultan Abdülhamid'in, (provakatif) , ''31 Mart Vakası'' sonucu tahttan indirilip, İttihak Terakki'nin padişahlık ve halifelik makamını ve devletin tüm organlarını tümüyle kontrol altına alma süreci; Kanije'den, Uyvar'a, bir zamanlar Avrupa sınırlarını çizme başarısı gösteren Osmanlı'nın, tümüyle çöküş sürecini de, başlatmış oluyordu...

Mahmut Şevket Paşa komutasındaki, Makedonya'dan gelen, Hareket Ordusu'nun, sözümona isyanı kanlı bir şekilde bastırması, bu bahaneyle ve ''sudan mazeretle'' Abdülhamid için meclisde ''azil kararının'' çıkartılması, bu kararın; içlerinde Emanuel Karosso'nun 'da bulunduğu, ''seçkin'' bir heyet tarafından, padişaha bildirilmesi ve ardından Selanik'e sürgüne gönderilmesiyle başlayan bu süreç de; İttihak Terakki'nin padişah-halifeyi tahttan indirdikten sonra, daha önceden programlanmış ''yanlış işlerin'' başlamasıyla devam etti...

Abdülhamid'in, Musevilerin, Filistin'e yerleşim yasağını , Araplar'dan tepkiler gelinceye kadar kaldırdılar!...Gene Abdülhamid'in, ''Uzun Yıllar'' İstanbul'da ağırladığı, Mekke Şerifi Hüseyin ve ailesini, İngilizler'in hayallerine uygun bir şekilde (!...) mebus yapıp , Arabistan'a geri gönderdiler..''Kiliseler Meselesini'de'' demokratik şekilde hallettiler!.... Kendilerine ters düşen mebusları, düşünce adamlarını, gazetecileri ve yüksek rutbeli subayları, (faili genelde meçhul cinayetlerle) yok etmeye başladılar... İbret-i alem için ''jurnalci, sözümona'istibdatçı'' Abdülhamid taraftarı oldukları, tesbit ve tescil edilen zavallı insanlar da, ''Bonaparte Sokağı Çocukluğundan, İttihak ve Terakki'ye evrilen komitacı uslubuyla, maalesef ''temizlendiler''... Beyazıt Meydanın'da kurulan darağaçlarında asılan insanların, son nefesleri, İstanbul'u kara bulutlar gibi kapladı...Kısa zamanda halk ve Osmanlı Aydınları ''hoş görülü, yumuşak huylu padişahın, ceberrut gölgesini'' aramaya başladı...

1908-1918 imparatorluk yılları, başta Türk Mason Locası Başkanı; Üstad-ı azam ve Sadrazam Talat Paşa yönetiminde, ağırlıklı olarak mason yapılanmanın, ''Osmanlı Devleti'ni yönettiği'' yıllardır. Ve bu kadrolar, zaman içinde birey olarak kısmen değişse de, 1935'li yıllara kadar, ülkeye katkı sunmaya devam edeceklerdir...Abdülhamid'in devrilmesinden sonraki, dokuz yıl içinde, İmparatorluk topraklarının, dörtde üçünü kaybedecektir...

(devam edecek)


Fotograf: Sultan II.Abdülhamid Han

(1842-1918)

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..