Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '08

 
Kategori
Öykü
 

Üç kadın üç yaşam - son bölüm

Üç kadın üç yaşam - son bölüm
 

“Anadolu zihniyeti var bizim erkeklerimizde … Kaç üniversite bitirirse bitirsin … Zihniyet aynı zihniyet.” Diye geçirdi içeriden konuşmalara kulak misafiri olan yaşlı kadın. Koltuğun kenarına tutunarak kalktı ayağa... Bastonuna dayanarak geldi kızının ve torununun yanına Müzeyyen.

Sarmaş dolaş olmuş ana kızın bir birine karışmış göz yaşlarına baktı buruşuk yanaklarına süzülen yaşlarla. Konuşulan her şeyi tarafsız olarak dinlemişti Müzeyyen. Yılların tecrübesiyle geçirmişti her bir cümleyi tek tek geçmişe yaptığı yolculuğun kaldırım taşlarında yürürken.

“Kızım, torunum ve ben. Üç kuşak bir aradayız. Size baktığımda mutsuzluk görüyorum. Yaşanamamışlıklar görüyorum. Ben en şanslısıyım herhalde bizim kuşağın. Biz dedenle evlendiğimizde Tüzün, bir yastık, bir masa, dört sandalyemiz vardı. Paramız geçinecek kadardı işte. Ama saygı ve sevgi hiç bitmedi ikimizde de. Bir lokma ekmeği paylaşmanın, bir kaptan yemek yemeyi… Sevdiğinin koynunda sıcacık uyumayı. “

Derin bir iç çekti Müzeyyen. Geçmişi geri getirmek istercesine.

“ Ben çok sevdim büyükbabanı. Bu yüzden kaçtım O’na. Babamın rızası yoktu evlenmemize.

“ Sen büyükbabama kaçtın mı büyükanne “ diye sordu kocaman gözlerini açarak Tüzün.

“Hiç pişman olmadım güzel kızım. Sami Bey ile benim de tartışmalarım oldu elbet ufak tefek. Her evlilikte olduğu gibi. Ama… Saygı çerçevesinde kaldı onlar. Uzatmadık günlerce, orada bitirdik. Yatağa küs girmedik hiç. “

Kahverengi gözleri daldı uzaklara yaşlı kadının.

“ Pamuk gibi yumuşacık bedeni… Çok erken gitti rahmetli. Ben de çok gençtim. Bitmeyen o uzun gecelerle benim de tanıştı bedenim. O’ndan sonra gülmedi yüzüm. Bunun içindir ki seni çok iyi anlarım ben. “

Semiha ilk defa dinliyordu annesinin anlattığı babası ile ilgili cümleleri.

Bir “ of “ çekti Müzeyyen.

“ Bak kızım … Sen okumuşsun, tahsil yapmışsın. Benden daha iyi bilirsin her şeyi… İyiyi de kötüyü de. Sonra bir işin var, hayatını kazanıyorsun . Ayakların sağlam basıyor yani yere. Diyeceğim şu ki… Boşanmak istiyorsan … Boşan güzel torunum. İyi düşün ama. “

Neredeyse fal taşı gibi açılmış gözleri ile baktı Semiha annesine.

“ Anne “ diyebildi Semiha. Aldırmadı Müzeyyen bir an önce cümlesini tamamlamak istercesine konuştu.

“ Başkaları için değil, kendini düşün. Bu senin hayatın… Senin içinde kopan fırtınaları bir tek sen bilebilirsin. Başkaları değil.”

Kızına baktı göz ucu ile Müzeyyen.

“ Dilin kemiği yok ya herkes söyler bir şeyler …”

“Anne … Sen… Bunları sen mi söylüyorsun, inanamıyorum . Bana ölmek var, dönmek yok diyen babam ve babama destekleyen annem. “ deyiverdi Semiha
“ Hata yaptım kızım. Beni affet demek için artık geç biliyorsun. Tarih tekerrürden ibarettir derler… Ama sen aynı hatayı yapma. Torunuma yapma bizim sana yaptıklarımızı. Düşünme çevreyi. Ne derlerse desinler. Yuva dediğin … O taş binadan başka bir şeye benzemeyen o eve. “

Tüzün ‘de şaşkındı en az annesi kadar duydukları karşısında. Annesi değildi de anlayan O’nu büyükannesiydi... İki kuşak ötesi.. Anlamasını hiç ummadığı kişi… Büyükannesi…

Tüzün yerinden kalktı ve sevgi ile kucakladı büyükannesini... Ağlamaktan şişmiş göz kapaklarını kuruladı o buruşuk yanaklarda.


Bastonunu yere tıklattı bir biri ardına üç kere Müzeyyen.

“Acıktım ben . Yemeğimizi yiyelim hadi.Semiha ısıt yemekleri … Hadi sen de yüzünü yıka güzel kızım”

Tüzün olur anlamında başını sallayarak kalktı yerinden.

...................................

Üç kadın… Üç yaşam… Getirdikleri neydi onlara… Ya götürdükleri… Belki de aynıydı yaşadıkları öyle ya da böyle… Tüm dünyadaki kadınlarında yaşadıkları da bunlar değil miydi üç aşağı beş yukarı…

Sanki bir savaştı yaşadıkları ve savaş bitmişti artık... En azında kafasında bitmişti… Kangren olmuş hayatını kesip atıverecekti nihayet ve devam edecekti kaldığı yerden kendisine hediye edilen hayatı yaşamaya… Özgürlüğün tadını çıkaracaktı belki doyasıya... Belki karşısına çıkan beyaz atlı bir prens olacaktı. Hayalleri gerçek olacaktı belki de… Gençliğini, güzelliğini, kadın olduğunu hissedecekti belki yıllar sonra… Hasretini çektiği duygulara doyacaktı . Ruhu huzura kavuşacaktı.En önemlisi değerli olduğunu hissedecekti kendisinin.Sevilebileceğini görecek, özel olduğunu anlayabilecekti. İşe yaradığını görecek, başarıları takdir edilecekti.

Çok şey değildi ki istedikleri…O sadece insan gibi yaşamayı istiyordu..Olması gerektiği gibi yaşamayı…Hepsi bu kadardı işte.Bir hayata sığdırmak istedikleri …


-S-O-N-

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..