Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '11

 
Kategori
Deneme
 

Unutmak sevmekten daha zor geliyor…

Unutmak sevmekten daha zor geliyor…
 

Artık sevmediğin bir şeyi tekrar sevebilmek için onu kaybetmeyi dene… Bak o zaman yeniden, sırılsıklam nasıl seveceksin!  

Bu kadar bencildir işte insan. Ve bu kadar paylaşımsız…  

Eşyalar birikiyor, insanlar birikiyor, anılar birikiyor hayatımızda ve hiçbirisini atmaya kıyamıyoruz. Artık ihtiyacımız olmayan kıyafetler hala evimizin bir taraflarında, “belki bir gün lazım olur” larını bekliyorlar. Ya da artık umursamadığımız insanlar hala rehberimizde, arkadaş listemizde göz dolduruyorlar. Niye? Çünkü belki bir gün’ler. Ya anılar… Şimdi artık hiçbir paylaşımımız olmayan isimlerle dolu hafızamız. Zaman zaman kendimize acı çektirebilmek için bir şişe biraya sakladıklarımız ne zaman bizi terk edecekler?  

Gidiyor… Her şey gidiyor…
Zaman gidiyor. Fark etmiyor musunuz yarın’lar ne çabuk dün’lerimiz oluyor. Peki, biz ne yapıyoruz? Her gün, aynı yorucu işlemle, geride bırakmamız gereken her şeyi yanımızda taşıyoruz önümüzdeki bir diğer 24 saate… Yetmiyor hiç…  

Evde, atmaya kıyamadığı için her şeyi biriktiren anneye kızarken ve söylene söylene odana dönerken aynaya bakmayı dene; dünden kalanları ne zaman ayıklamayı düşündün ki? Ya da ne zaman cesaret edebildin ki? Fazla kilolarından kurtulamadığı için “kilolar önemli değil de sağlığın tehlikede” dediklerimiz aklına geldi mi hiç acı çekerken: “anılarını biriktirmen önemli değil de bu kadar çok tuz kaybı (gözyaşları bu tehlikeyi yaratır herhalde) bünyene zarar verir gibi geldi” cümlesini kimse söylemedi mi sana?  

Tüm bir şehir mutsuz insanlarla dolu gibi… İnsanlar yürüyor: bazıları hızlı, bazıları yavaş ama hepsi mutsuz gibi. Yanlarında ne kadar yükle yürürken beyinlerinde, saniyede kaç sorunla mücadele ediyorlar kim bilir ve bunların bir kısmı geride bırakmaları gereken ama adımlarını ne kadar sıklaştırırlarsa sıklaştırsınlar her şekilde onlara yetişen anılar… Başkalarına ait sesler, kokular ve hata nefesler bile bizimle birlikte geliyor. Yastıklarımızda hep başkalarının izi var… Oysa ki onların hepsi, tam da karşıya geçerken, bırakmamışlar mıydı ellerimizi?  

Ömrümüzü bir harabeye çevirirken devamlı gölge oyunu oynar gibi sahnedeyiz. Artık sahnenin kirlendiğini, alkışların kesildiğini, havanın karardığını, mevsimin değiştiğini, güneşin ısıtmadığını görmüyorsun değil mi? Okuyacaksın ve sonra unutup, aynı dozda kendini zehirlemeye devam edeceksin değil mi? Hayatına dokunmayan yılan bin yaşarken, sen ömrünü zindana çevirip kısaltmaya devam edeceksin değil mi?  

 

 

 

 
Toplam blog
: 57
: 877
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

1985 doğumluyum ve geçmişte yaptığım işlerle ilgili her bilgiyi önceki adımlarda sizlerle paylaşt..