Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Üye olduğumuz birliklerde konuşmalıyız

Üyesi olduğunuz birimin 4-5 saat süren toplantısında hiç konuşmamış olmanız mağrifet değildir...!

Kayıtlı üye olduğumuz dernek, birlik, cemiyet, meslek odası ya siyasi partilerle ilgili her şeyi olmasa da, birçok şeyi bilmemiz gerekmektedir. Bunun içinde toplantılara katılmamız, araştırma yapmamız ve konularla ilgili kitap ya da dokümanları okuyarak bilgi sahibi olmamız gerekmektedir.

Öyle anlar gelir ki, bunlar yapılmadığı ve konularla ilgili doğru dürüst bir fikrimiz olmadığı için, oldukça zor durumda kalırız!

Bir de iyi kötü bir şeyler bilseler de, hep susmayı, hiç konuşmamayı marifet sayan kişiler, meslek adamları da vardır!

Diyelim ki kırk küsur üyenin kayıtlı olduğu ve önemli bir çoğunluğun katıldığı bir meslek odası toplantısı yapılıyor. Bunların 8-10 tanesi mesleğe yeni atılan birkaç yıllık üyelerdir diyelim. İster inanın ister inanmayın, hararetli konuların konuşulduğu, tartışmaların yaşandığı 4-5 saat süren böyle bir toplantıda, çoğunluğunu belki genç bayanların, (meslektaşların)oluşturduğu jenerasyon, ağzını açıp da bir tek söz etmez, hep susmayı yeğler!. Böyle olunca da hep ayni kişiler konuşur ve farklılıklar pek fazla ortaya çıkmaz!

“Neden böyle?” diye sorduğumuzda, sindirilmişlikten söz eder kimi arkadaşlarımız o konuşmayan kişilerle ilgili olarak! Ne yani; diyelim ki bir mimarlar odası toplantısında kimden, kimlerden korkup konuşmuyorlar bu genç arkadaşlarımız? “Konuşur da yanlış bir şey söylersem, kötü olurum bazı kişilerin gözünde; en iyisi susmak! Susunca rengim, düşüncem belli olmaz! Kimsenin de gözüne batmamış olurum” düşüncesini mi taşıyorlar?

Yoksa kabiliyet ya da bir medeni cesaret eksikliği mi vardır ortada? Doğru dürüst konuşamayacağından ötürü alay konusu olacaklarını mı düşünüyor bu arkadaşlarımız?

Kimileri “aman canım, ortada konuşulacak bir konu mu var sanki? İşte saatlerce incir çekirdeğini doldurmayan konular konuşuldu da ne oldu? Hangi olumlu sonuçlar çıktı ortaya? Hangi olumlu kararlar alındı? Kaldı ki bir çok arkadaşımız isteyerek ya da istemeyerek kırıcı konuştular ve ortalığı iyice gerdiler! Yönetimde olan ya da olmayan bazı arkadaşlarımızın tepkisini çektiler bu tavırlarıyla! Bir onlara bir de bizlere bakın! Biz onlardan farklı olarak susmayı yeğliyoruz! Nemize lazım, dinliyoruz işte tartışmaları, konuşmamız şart mı sanki?

Biz hep susmayı yeğleyen arkadaşlarımızın bu savunmalarına katılmıyoruz. Bu tür toplantılarda herkes düşündüğünü söylemeli ve eteklerindeki taşları dökmelidir! Elbette ki konuşurken nezaket kaidelerine azami dikkat edilmeli ve kırılan kol yen içinde kalmalıdır! Bu tür toplantılar bir tür aile içi toplantısı olarak değerlendirilmeli ve müşterek menfaatler doğrultusunda toplantıya katılan herkes konuşmalıdır.

Başta da belirttiğimiz gibi, bağlı olduğumuz kurumu, sorunlarını iyi bilmeliyiz ki konuşup fikir üretebilelim. Yok eğer toplum içinde Konuşma becerimiz gelişmemişse bol bol okumalı, araştırmalı, tiyatro seyretmeli, konferanslara katılmalı ve kültürümüzü geliştirmeliyiz! Okuyan, bilen insanların kendine güveni artar ve bu gelişmişlik kendisini bir çok konuda cesaretlendirir! Toplum içinde konuşma becerisi kazanmak da buna dahildir!

 
Toplam blog
: 26
: 538
Kayıt tarihi
: 06.09.08
 
 

1950 yılnda Kıbrıs'ın Galatya(Mehmetçik) Köyü'nde dünyaya geldim. İlk ve orta okulu köyüm Mehmetçi..