Uygar barbarlık

Ademoğlu yaşadığı diyarda ateşten medeniyet yaratmayı, sudan bereket fışkırtmasını ve koskoca çöl topraktan Memleket yaratmayı becerebilen belki de tek yaratıktı. Aynı Ademoğlu yarattığı Medeniyeti canavarlaştırıp kendi evlatlarını yiyen DEV’e dönüşen yegane yaratıktır da….!

Tarihin tozlu sayfalarında nice barbarlıkları görmek olası, bu barbarlıklardan uygarlığın yaratılmasına yürünen adımlarda ilkel kabileleri av hayvanı gibi avlamak için” SAFFARİLERİ” mi düzenlenmedi ,öldürülen insanların kulaklarını kesip koleksiyon yapanda Ademoğlu değimliydi?

Ya batı uygarlığı, önce çarmıha gerdiği İSA’yı ,sonradan İkon’a dönüştürüp bu kez de kendi boynuna asmadı mı ? Ve Engizisyon mahkemelerinde on binlerce masumun başını kesip sonradan da Bakire Meryem’in rahmindeki kanla yıkandıklarında temizlenip arınacaklarına inanmıyorlar mıydı?

Uygarlığın Yüzü Beyaz ,Vicdanı karadır derler ya ,şimdilerde dünyanın jandarması kesilip Demokrasi getireceğim deyip ,Afganistan ve Irak’ta insanları katleden ABD’nin, Kızılderilileri katlettiği dönemlerde ; Kızılderililer gördükleri bu vahşete karşın bu soluk benizli adamların “ hasta” olduklarını düşünecek kadar insancıl bir tutum içindeydiler, bilir misiniz?

Ateşin, suyun ,toprağın yaratıcı gizemini keşfedip UYGARLIĞI yarattığını iftiharla söyleyen insanoğlu ;insanı öldürüp ,öldürdüğü insanın da etini yiyiyordu buna ne demeli? Diğer yandan kurbanlık koyunu Gelin gibi süsleyip ,şefkatle kesime hazırlayan insanoğlu bir yandan da gerdek gecesinde gelinden kanlı çarşaf beklentisiyle gerdek odasının kapısı gözetlemiyor mu?

Bütün bu kana tapmalar sürecinde görünen o ki KAN; uygarlık ile barbarlığın ortak rengidir.

İlkel - barbar insan ona tapardı ,uygar- modern insan onun ticaretini yapıyor. Irak savaşının ilk günlerindeki asker gönderme ve Dolar alma pazarlığını, bu gün öldürülen şoförler ve ticareti düşünün ;neyi ifade ediyor sizce?

Bir gazetede okumuştum ABD uzay araştırmaları birimi NASA “sineklerin flört edip-etmediklerini öğrenmek için yüz binlerce Dolar harcamış ,oysa aynı uygarlık diliminde Afrika’da binlerce çocuk açlık ve sefaletten ölüyor.Oysa nutuklarında çağımızın en ihtişamlı demokrasilerini ve en insancıl sistemlerini anlatır dururlar; demek ki bunlar en utanmaz ,en ayıplı,en yalancı ve de en karanlık sistemlerini sizlere-bizlere yutturmaya çalışıyorlar.

Montaigne “Yamyamlar Üstüne” başlıklı yazısında ,uygarlıkla –barbarlığın karşılaşmasını anlatan çok çarpıcı anektod aktarır :”Kral Charles zamanında Fransaya getirilen üç yamyam şehirleri gezdirildikten sonra kralın huzuruna çıkarılır. Kral Charles ;onlara uzun uzun Fransanın zenginlik ve uygarlığını anlatır. Sonra da onların Fransa’daki izlenimlerini sorar.Yamyamlar,"iki şeye şaşırdıklarını söylerler .Birincisi ,bir sürü iriyarı güçlü kuvvetli hatta silahlı adamın; ufak tefek hatta beceriksiz bir krala bekçilik ,uşaklık ettiklerine ve neden bu adamı seçip de, başka birini seçmediklerine şaşırdıklarını .İkincisi de bir çok insanın bolluk ,rahatlık içinde yaşadığı halde ,bir kısmınınsa aç ve sefil olduğunu anlayamadıklarını" söylerler. İşte bu yamyamlar bile günümüz insanından daha iyi düşünebildiği gerçeği . Ne acı değil mi?

Umalım ve Dileyelim birileri kendilerine ‘kıssa dan hisse’ çıkarırlar ....?

Kısa süreli çıkarları için birilerine göz kırpanların ,kirli ilişkilere kulaç atanları, ayak üstü dostlukları, kirlenmiş ruhlarını ona buna satanlara şunu sormak gerek :Ne çabuk unuttunuz Hayellerinizi ?

Her şeye ve herkese karşın sizleri sevmeye devam edeceğim ……..DOSTCA KALIN