Uzun lafın kısası!

Bektaşi, tabladan aldığı bir palamudun kuyruğunu kokluyordu. Balıkçı “Babalık, balığı başından koklarlar, ” dedi. Bektaşi, “Baş tarafı kokmasına kokmuş da, ” dedi. “Kuyruğuna kadar gelmiş mi diye bakıyorum.” 

Yazarlardan biri yazımdan alınmış... ve yorum yazmış kendisine cevabım yayınlanmakta gecikince; alındığı yazıdan küçük alıntılarla (zaten hepsi o kadar) kitleyi gaza getirecek bir yazı döşenmiş! İlk yorumu geç te olsa yayınlanınca kendisine sordum: İlk yorumunuza yazdığım cevabı görseydiniz yine bu yazıyı yazar mıydınız? 

Cevap: “Yazmayabilirdim!” 

Demek ki sorun yorum ve cevapların geç yayınlanmasında! 

Peki, yazıdan belirli yerleri alıp yazarı ve yazının linkini vermeden yazmak doğru bir hareket olmuş mudur? Bu kitleyi şaşırtmak ve yanlış yönlendirmek olmuyor mu? Bu hareket savunduğunuz değerlerin neresinde var? Uyarıldığınız halde (!) olacaklara göz yummak birilerini memnun etmiş midir? İşin aslını astarını bilmeden yazılan blog yazısına gelen yorumlarda; insanlar sizin yazınızdan... özellikle size ve blogtaki bayanların geneline yapılmış bir hareket sanarak; ettikleri ağır hakaretler söz konusu bayan bloggerleri aklamış mıdır? 

Bakın; “o kişi benim” dediğim halde, o’ atıp tutan dürüst (!) insanlar piyasada yok! Kişiliklerini ve üsluplarını ortaya koyan insanlara bir kez daha söz hakkı vermem sonrasında, o çok duyarlı (!) insanların sessiz kalması, MB içindeki çelişkiyi ve benim haklılığımı göstermez mi? 

Boş işler bunlar boş; tecrübe yaşanılmadan ısmarlama kazanılmıyor. MB gerçek bir arenadır, tırnağınız varsa kaşınırsınız, yoksa kaşırlar! Önce dürüst olmak lazım, yazılanı ve yazanı iyi tanımak lazım... Çıkış noktası blog içindeki tüm bayanlara yapılan hakaret derseniz baltayı taşa vurursunuz! 

Azıcık arşivleri karıştırırsanız size lazım olan bilgileri bulursunuz... Tabi ki sosyallik için (!) yorum yazmaktan fırsat bulabilirseniz! Hiç düşündünüz mü? Biz aklıselimler... grupçuluktan uzak kalan insanlar; sizin tenezzül ettiğiniz yolu neden çiğnemeyiz? Kırdığınız testiler bitince öğrenirsiniz efendim! 

Einstein’a bir gün, hayatta başarılı olmanın sırrını matematiksel bir formül ile anlatıp anlatamayacağını sordukları vakit, bu büyük bilgin dedi ki: “Şayet A, hayatta başarılı olmayı gösterirse, X çalışmayı ve Y, de oyun ve eğlenceyi gösterir.” Einstein, sözlerini bu nokta da bitirince, talebeler hemen sordular: “Pekiyi, Z neyi gösterir?” Einstein’ın beklediği de bu idi. Derhal ses tonunu da değiştirerek cevap verdi: “Çenenizi tutmayı” 

M.Talip Girgin