Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '09

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Var mı Atatürk'ten çevreci devlet adamı ?

Var mı Atatürk'ten çevreci devlet adamı ?
 

Askeri dehası, devlet ve siyaset adamlığı, İnsani yönü ile sadece yaşadığı dönem değil günümüzde de unutulmayan, fikirleri, ilkeleri, ölümsüz eserleri her çağda kabul gören Mustafa Kemal Atatürk'ü diğer devlet adamlarından ayıran bir özelliği de doğa sevgisi ve çevre bilincidir.

O öyle bir liderdir ki, daha 1930'lu yıllarda çevre konusu devletlerin öncelikleri arasında değilken; önünden geçerken ağacı selamlayan, ağaç kestirmemek için binanın yerini değiştirten, küçük bir kulübe yapmak için gözden çıkarılan seksen tane söğüt ağacını yerlerinden başka bir yere tek tek elleriyle diken,''buralarda ne çiçek ne ağaç hiçbir bitki yetişmez, verim alamazsınız'' diyenlere karşı bozkır ortasında orman çiftliği kuran, dünya liderleri arasında adı bir bitkiye verilen tek devlet adamıdır.

Hepsi bildiğimiz, belki farklı zamanlarda okuduğumuz, bir araya geldiğinde o büyük insanın çevre konusunu da ne kadar önemsediğini, hayat felsefesine dönüştürdüğünü gösteren gururla anlatacağımız, somut belgelerle tarihe not düştüğümüz gerçeklerdir.

İğde ağacı ile başlayalım o zaman. Ankara'nın kurak, çorak zamanları. Çankaya'dan Meclis'e giden yolda sadece bir tane iğde ağacı varmış. O ağacın önünden her geçişinde arabayı durdurup inerek selam veren Atatürk'e ''Aman paşam ne yapıyorsunuz böyle ? '' diyenlere
''Eee o yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi. En az diğer neferler kadar bunun da selama hakkı var''. yanıtını vermiş.
Bir gün yine o yoldan geçerken yanında bulunan arkadaşına '' işte bu benim ağacım'' diyecekken ağacın olmadığını fark ediyor. Arabadan inerek ''Ne yaptınız bu ağaca?'' diyor.
''Paşam, yolu genişletmek için mecburduk. Kestik.''
''Yahu bana sorsaydınız bu ağacı kurtaracak bir yolu mutlaka bulurdum'' diyebiliyor sadece. Arabasına biniyor, şoförünün ve arkadaşının gözü önünde hüngür hüngür ağlıyor.

Günümüzde binlerce dönüm orman arazileri turizm adı altında betonlaştırılırken, zengin turistlerin belirli zamanlarda golf oynamaları için umarsız, sorumsuz, vicdansız şekilde yok edilirken Atatürk'ün bu topraklarda yetişen bir canlı için döktüğü gözyaşları ne kadar anlamlı geliyor.

Yıl 1925. İlkbahar ortaları. Mustafa Kemal Ziraat Mühendisi Tahsin Coşkan'a ''seni bir yere götüreceğim fikrini almak istiyorum” diyerek geziye çıkarır. Gittikleri yer bataklık, sineklerin salgın halde olduğu, köpek ölülerinin bulunduğu kötü bir yerdir.
Atatürk, “Buraya bütün masrafı cebimden olmak üzere bir orman çiftliği yapmak istiyorum” der.

“Paşam buranın ıslahı ya sizin paranızı tüketir ya da zamanınızı. Neden bu kadar mümbit topraklar varken gelip de burayı tercih ettiniz?” der.
ATATÜRK kendinden beklenen bir söz daha söyler. ”Ben en zor olanı yapayımda siz arkamdan kolayları nasıl olsa yaparsınız.”
Tahsin Coşkan “Paşam burda hiçbir şey yetişmez, pek uğraşmayın” der. Ama dinlemez.
“Tahsin buraya ziraatçileri getir ve incele bana resmi bir yazı getir burasıyla ilgili”.
Tahsin Coşkan kendi sözlerini doğrulayan üzerinde “Burada hiçbirşey yetişmez“yazılı, altında da ziraatçilerin imzasının olduğu bir belgeyi Mustafa Kemal’in önüne koyar.
ATATÜRK okur bu yazıyı. Kalemi alır, bu kağıdın yanına “BURASI VATAN TOPRAĞIDIR, KADERİNE TERK EDEMEYİZ” yazar. Terk Etmez de.

Tüm masrafları cebinden karşılayarak kurulmasını sağladığı, elde edilen gelirle süt ürünleri fabrikası kurulan, ziraat fakültesi öğrencilerinin staj yaptığı Atatürk Orman Çiftliğidir verimsiz, hiçbir şey yetişmez denilen yer. İnsanların ağaçlarının gölgesinde dinlendiği, piknik yaptığı, hayvanat bahçesinde gezdiği, çocukların havuzda yüzdüğü Atatürk Orman Çiftliği'dir.
Atatürk'ün 11.06.1937 tarihli bir tezkere ile bütün tesis, hayvan varlığı ve demirbaşları ile beraber tasarrufu Orman Çiftliği ile birlikte diğer çiftliklerini de hazineye'' bağışlayarak milletine armağan ettiği yerdir.
Yakın zamanda ''Atatürk Orman Çiftliği'' yazan tabeladaki ''Ata'' harflerinde ampullerin yanmadığı, televizyonlarda haber olana kadar onarılmayan, karartılmaya çalışılan çiftlik.
Bir tarafta 1925 yılında bataklığı çiftliğe dönüştüren, çevreye duyarlı bir devlet adamı , diğer tarafta verimli arazileri, yeşili, yok etmek için yasaları oyuncak gibi değiştirme amacındaki siyasetçiler.

Sırada Ankara Söğütözü var. Atatürk'ün dinlenmek için gittiği, seksen tane söğüt ağacının olduğu ve bir gün '' Ah keşke burada bir kulübem olsaydı'' dediği Söğütözü. Kulübe isteğinin gerçekleşme sürecinde
''buradaki ağaçlara ne olacak'' sözüne
''Söğüt ağacı; gönülsüz ağaçtır. Sökeriz başka bir yere dikeriz, mutlaka tutar” diyerek yanıt verirler. Biraz düşünüp
“Bir tek şartla kabul ederim.”
“Burda yetecek kadar söğüt ağacını kendi ellerimle sökeceğim, kendi ellerimle dikeceğim, önce tuttuklarını göreceğim, sonra kulübe yapımına izin vereceğim” der.

Makamını Çankaya'dan Söğütözü'ne taşıtır hasırlar üzerinde kabullerini yapar, çadırda kalır. Söğüt ağaçlarını söker, elleriyle diker, tuttuklarını görür ve Atatürk kulübesinin yapılmasına izin verir.

O nedenle farklıdır kendi devri ve bugünün devlet adamlarından. O nedenle Türkün atasıdır. O nedenle Antalya'nın Manavgat ilçesi Titreyengöl mevkiindeki Sorgun ormanlarını turizm adı altında betonlaştırmak, golf sahalarına dönüştürmek isteyenleri ...350 yıllık fıstık çamlarının da bulunduğu 200.000 ağacın katledilmesine onay verenleri duyarsız, sorumsuz, vicdansız olarak tanımlayışımız. Ve bağımsızlık gibi çevre duyarlılığını da hayat felsefesine dönüştüren Atatürk'ü bu konuda da örnek alışımız.

Yıl 1930. Çok sevdiği Yalova'ya bir ziyaretinde sürekli kaldığı Millet Köşkü'ne doğru çıkarken bahçıvanın büyük bir çınar ağacını kesmeye hazırlandığını görür. Hemen nedeninin sorar.

“Paşam çınar ağacının kökleri köşkün temelini kaldırdı, yaprakları da köşkün pencerelerine müdahale ediyor. Ya köşkü kaybedeceğiz ya ağacı keseceğiz. Biz de onun için ağacı kesiyoruz”.

Bir an düşünür; “Hayır gerekirse köşkü ağaçtan uzaklaştırırız” diyerek tarihe geçen bir söz daha söyler.
''Ağaç kesilmeyecek. Bina kaydırılacak''.

İstanbul’da köprü altındaki tramvay raylarını Yalova’ya taşıtır. Köşkü hiç yıkmadan olduğu gibi tutarak kendisi de kazma kürek temelini kazar ve köşkün altına tramvay raylarını döşeyerek köşkü ağaçtan 4 metre 80 santim kenara çekerek çınar ağacını kesilmekten kurtarır. Cumhuriyetimiz gibi köklü, sağlam çınar ağacı Yalova'daki Millet Köşkü'nün bahçesinde tüm ihtişam ve güzelliğiyle yaşamaya devam etmektedir.

Her ne kadar 1996 yılında “Amerika da eski ünlü bir müzikhal hiç yıkılmadan dünyada ilk kez uygulanan bir yöntemle raylar üzerinde iki metre kenara çekilerek yerine yeni bir binanın yapıldığı” haberi ''dünyada ilk kez uygulanan bir yöntem olarak duyurulsa da tarihini unutmayan, geleceği için geçmişine sahip çıkan duyarlı insanların bildiği gibi, 1930 da Millet Köşkü'nün dört metre seksen santim kaydırılması belgelerle kanıtlanan ilk örnektir.


Dünya liderleri arasında adı bir bitkiye verilen devlet adamı var mıdır Atatürk'ten başka ?
Tarih 1933. Kaynak Cumhuriyet gazetesi. Bu yazıya konu olmasını sağlayan 25 yıllık araştırmacı, profesör İlknur Güntürkün Kalıpçı. 28 Temmuz 1933 tarihli habere göre, ''Vanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın laboratuarlarında muhtelif ameliyeler neticesinde kırmızı renkte yeni bir çiçek elde etmiştir.
Profesör bu yeni çiçeğe isim ararken yanında duran ve Tarsus Kolejinde ATATÜRK’le tanışmış, ondaki tabiat bilgi ve ilgisine hayran olan bir diğer profesör bu çiçeğe ATATÜRK isminin verilmesini önermiştir. Bu öneri dünya nebatat dairesine iletilmiş ve ATATÜRK’ün yaptığı çalışmaların anlatıldığı toplantıda oy birliğiyle kabul edilmiştir”.
Var mı üzerine söylecek söz. Ya da çevreciliği ile övünecek devlet adamı, siyasetçi. Peki dünya ülkelerinde ''Gazi Atatürk '' adıyla üretilip satılan çiçeklerden sizlerde de var mı?

Çalıştıkça, araştırdıkça kimbilir daha ne örneklerle karşılaşacağız Mustafa Kemal Atatürk'ün doğa sevgisi, çevre duyarlılığını hayat felsefesi yapan yaşantısında.
İğde ağacının kesilmesine ağlayan, çınarın dalları için köşkü kaydırtarak uzaklaştıran, söğüt ağaçları yerlerine alışıncaya kadar kulübe yaptırmayan kaç lider olmuştur.? Hiç olmazsa birini yapmış olan söyleyebilir misiniz? Peki kimdir en çevreci devlet adamı ?

Yanıt belli. Tabii ki Atatürk... MUSTAFA KEMAL ATATÜRK...!




resim kaynağı : www.istanbul.edu.tr/.../resimler/cevre1.gif
 
Toplam blog
: 126
: 2338
Kayıt tarihi
: 01.08.06
 
 

Kompozisyon derslerini biraz daha fazla önemsediğim, uzun cümleler kurmaya başladığımdan bu yana sev..