Vatana ihanet

Başbakan Tekirdağ'da Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu'nun geçtiğimiz hafta; “Gülen'i Bitirme Kararı 2004'te MGK'da Alındı" haberiyle ilgili ilk kez konuştu.

“Devletin mahremini ifşa etmenin adı özgürlük değil düpedüz vatana ihanettir' dedi.

Başbakan, ''Kampanyayı yürütenleri açıklamaya kalkarsak yer yerinden oynar. Devletin mahremine dokunduğunuzda yargı gereğini yapar'' ifadelerini kullandı…

***

Hangi “yargı” diye yazmayacağım, asıl “yargının büyüklüğünü ya da kuklalığını” pazartesi Mustafa Balbay kararında göreceğiz…

Vatana İhanet; lafına Mehmet Baransu bakınız ne demiş;

“Sayın Başbakan, kurban verdi diye fişleme yapmak vatana ihanet değil de bunu ifşa etmek mi vatana ihanet? “Sayın Başbakan, ihaleye girecek muhalifleri MİT'in dinleyip sizlere fişlemesi vatana ihanet değil de bunların belgelerini yayımlamak mı ihanet?

“Sayın Başbakan, size bağlı kurum cemaate “kurban hissesi” verdi diye bir devlet memurunu neden fişler? Vatan hainliğini boş verin buna cevap verin; siz önce neden cemaatleri fişlediniz bunun hesabını verin…”

***

Gelin isterseniz şu “vatana ihanet” lafının içerisine dalmadan “künefe tadında” bir fıkrayı paylaşalım evvel emirde; fikrimi sonra yazarım…

***

Roma’da dünyaca ünlü San Pietro kilisesinde büyük bir Pazar ayini;

Papanın bile katıldığı görkemli dinsel tören…

Meydanda mahşeri bir kalabalık toplanmış; kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım…

O kadar kalabalığın içinde iki adam özelikle dikkat çekiyor(?)

İkisinin de boynunda koskocaman birer pankartlar asılı;

Birinde “Ben koyu bir Hristiyan’ım, lütfen bana yardım eder misiniz?”

Diğerinde ise “Ben koyu bir Yahudi’yim, lütfen yardım eder misiniz” yazılı…

Kiliseden çıkanlar doğruca “Hristiyan’ının yanına gidiyor adama cömertçe yardımlarını yapıyorlar ama Yahudi’nin yanına bir Allah’ın kulu yaklaşmıyor bile…

***

Bu sırada kiliseden çıkan iyi niyetli bir adamcağız Yahudi’nin yanına gidiyor;

“Bana bakar mısın kardeşim; Hristiyan kilisesinden çıkanlara senin Yahudi olduğunu açıklaman çok da akıllıca bir hareket değil, bak hiç kimse sana para da vermiyor…

Gel sen beni dinle sende Hristiyan gibi bir levha as boynuna” diyor.

Yahudi, adamın lafını bitirir bitirmez boynunda “Hristiyan’ım” yazana sesleniyor;

“Hey Salamon şu herifin yaptığına bir bakar mısın; buraya gelmiş bize ticaret öğretmeye kalkıyor…”

***

Neredeyse aylardır “kafamızı ütüleyen” hiç inanmadıkları halde ağızlarında düşürmedikleri; “Demokrasi, demokratikleşme, özgürlük, tek vatan tek millet tek bayrak söylemleri, nihayet “vatana ihanete” dönüşüyor…

Ne yazmıştım daha önce; aynı yolun yolcuları bunlar…

Oynadıkları birer oyun, ama yazanı da çizeni de kendileri değil; kukla bunlar…

Fıkra da kim kime ne öğretmeye çalışıyor bilmiyorum ama aynı gazete ve gazeteci;

“Ergenekon ve balyoza giden” yolda TSK’ nin “Gizli” damgalı bilgi belge ve CD’lerini el altından kendilerine verirken “vatana ihanet” etmiyordu da şimdi mi ediyor merak ediyorum…

***

Özellikle bu dönemde bazı gerçekler çok kolay “hasıraltı” yapılıyordu. Biraz metazori biraz uyuşturarak…

Tekerlekleri rahat rahat dönüyordu…

Fakat şu sıralarda “birileri” epey kızmış olacak ki; tekere çomak sokturuyor…

Ve yakında çok duyacağınız bir laf; “şapka düştü kel göründü” olacak sakın unutmayın…

***

İşe yarar mı bilmiyorum ama yazamasam eksik kalacak;

Rahmetli babam Genç İbrahim’in bana sıkça hatırlattığı bir cümleyle veda edeyim sizlere;

“Sırrını dostuna dahi verme; çünkü dostunun da dostu vardır sakın unutma…”

İyi pazarlar…

Erdoğan ÖZGENÇ