Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

24 Eylül '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Vedat Türkali Bugünleri Daha Önceden Görseydi, Fatmagül'ün Dramını Yazar mıydı?

Vedat Türkali Bugünleri Daha Önceden Görseydi, Fatmagül'ün Dramını Yazar mıydı?
 

Bir Süreyya Duru yapımı olan Fatmagül’ün Suçu Ne (1986), 24 yıl aradan sonra ekranlara dizi versiyonuyla geri döndü. Filmde Hülya Avşar’ın canlandırdığı Fatmagül rolünü, bu kez genç oyuncu Beren Saat oynuyor.

Dizi daha ilk bölümünde yoğun bir ilgiyle izlendi. Ve ekranlardaki serüveni süresince bu yoğun ilgiyle birlikte, bazı derin toplumsal tartışmaları da yeniden alevlendirecek gibi görünüyor.

Bu konuyla ilgili olarak, Can Dündar’ın geçtiğimiz Pazar günü Milliyet Gazetesi’nde bir yazısını okumuştum. (‘Fatmagül’ün Suçu: Tecavüz Promosyonu-Can Dündar Ada Köşesi, Milliyet Gazetesi sayfa: 18, 19 Eylül 2010) Bu köşe yazısında yansıtılan düşüncelerin ışığında, son dönemin en gözde dizilerinden biri hakkındaki görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Bir genç kızın, dört kişinin tecavüzüne uğramasının ardından yaşadığı dramı konu alan Fatmagül’ün Suçu Ne, çok derinlerde artık kangren halini alan toplumsal bir yarayı işaret ediyor. Bunu sadece usta edebiyatçı ve yazar Vedat Türkali’nin senaryosunda işlediği bir dram olarak değil, aynı zamanda o drama karşı bugün bir dizi olarak yoğunlaşan toplumsal ilgi yönünden de ele almak istiyorum.

Gerçek hayatta başa geldiğinde bir felâket ve utanç vesilesi olan toplumsal olaylar, ne var ki bir dizi senaryosu olarak beyazcamdan, ailevi yaşam alanımıza yansıyınca olağanüstü bir sükûnet ve ilgiyle izleniyor. Bir bültende haber olarak yayınlanan tecavüz görüntüleri ile bir televizyon dizisinde senaryo icabı görüntülenen tecavüz sahnelerine toplumun verdiği tepkiler birbirinden çok farklı olabiliyor. Toplum, kendi mahallesindeki sanat galerisinde düzenlenen bir içkili partiyi bile taşlar ve sopalarla basacak kadar mutaassıp bir mizaca sahip olabiliyorken, aynı muhafazakâr duruşu kendi mahreminde izlediği televizyon programlarının seçiminde sergilemiyor.

Kültür ve sanat deyince… Ne yazık ki televizyon, günlük hayatımızda bir kitle-iletişim aracından daha çok, akşamları aile ortamında boş zamanlarımızı değerlendirdiğimiz bir eğlence halini almaktadır. Kanalların akşam kuşaklarında yayınladıkları programlar hangi düzeyde olursa olsun, hep aynı seyirci kitlesince ilgiyle izleniyor. Bir dizinin sahnesinde geçen şuh bir sevişmeyi, çoğu kez yetişme çağındaki çocuklarımız bile aile büyüklerinin ikazı olmaksızın rahatça izleyebiliyor.

Ne var ki televizyonun, gündelik hayatımızda diğer sosyal aktivitelerden çok daha fazla yeri bulunmakta. İnsanların maddi durumları ölçüsünde kimi zaman sinemalar ve tiyatro salonları dahi boş kalırken; en büyük kültürel hazinemiz olan kitap da, çoğu kez 70 ekran uzunluğunda bir renkli dünyanın toplum üzerindeki mutlak hâkimiyetine karşı koyamamaktadır. Akşam vakitleri loş bir oturma odasında kitap okumak, bugün artık toplumumuzda unutulagelen gündelik bir alışkanlık halini almıştır.

Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan son bölümüyle ekranlara veda eden Halit Ziya Uşaklıgil’in ölümsüz eseri Aşk-ı Memnu’dan sonra duyduklarım; beni hem güldürdü, hem de bu toplum adına derinden düşündürdü. Aşk-ı Memnu’nun sona ermesinin ardından, dizinin bazı müdavimleri; ‘Aşk-ı Memnu’nun kitabı da çıkmış’ deyip, Halit Ziya Uşaklıgil’in bu ölümsüz eserini almak için kitabevlerine akın etmişler! Durum her ne kadar toplumumuzun, bir televizyon dizisi vesilesiyle Türk edebiyatının klâsiklerini okuma alışkanlığını edinmeye çalışması yönünden sevindirici görünse de, televizyona bağlı bir toplum hayatının, kültürel dünyayla tanışma ve bu dünyaya uyum sağlama çabalarını gözler önüne sermesi açısından trajikomik olmaktadır.

Bugün eğer Halit Ziya Uşaklıgil’in vârisleri tarafından, Aşk-ı Memnu’nun yeniden basılması yönünde bir karar alınsaydı; kitap bugünkü görünümüyle satış rekorları kırardı. Vedat Türkali’nin Fatmagül’ün Suçu Ne romanının böyle bir satışta kıracağı rekorun ise şimdiden eli kulağında.

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara