Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

18 Şubat '11

 
Kategori
Güncel
 

Vicdani sorumluluk

Vicdani sorumluluk
 

Balyoz Davası ile ilgili geçen hafta yaşananlar yine kamuoyunun gündeminde yer almış, gelişen olaylar sonrası ise vicdanlar yaralanmıştı. 

Halen orduda görev yapan üst rütbeli birçok komutan duruşma esnasında mahkeme savcısının talebi ve mahkeme heyetinin değerlendirmesi sonucu “tutuklama” kararıyla karşılaşmış, mahkemede hazır bulunan sanıkların bir çoğu da bu karar gereği tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. 

Tutuklananlar arasında 8. Kolordu Komutanı Korgeneral Mustafa Korkut Özarslan’da bulunuyordu. Özarslan paşanın geçmişi başarılarla doluydu ve 2017 yılının Genel Kurmay Başkanı olarak görülüyordu. Elazığ depremi sonrası kolordunun üstün çalışmalarından dolayı yöreyi ziyaret eden Başbakan tarafından da takdir edilen ve başbakan tarafından muhabbetle kucaklanan bir komutanımızdı. 

TSK’n birçok üst düzey ve emekli komutanlarının tutuklandığı “Balyoz Davası” ile ilgili yargılama devam etmektedir. Komutanlar hakkında kararı yüce Türk yargısı verecektir. Temennimiz yargılamaların bir an önce sonuçlandırılması ve mağdur olan insanların mağduriyetlerinin sona erdirilmesidir. 

Balyoz Davası ile ilgili verilen tutuklama kararı sonrası ortaya çıkan acı bir gerçek ise tüm kamuoyunun vicdanını sızlatmıştır. 

Tutuklanan Korgeneral Mustafa Korkut Özarlan’ın biricik annesi rahatsızlığından dolayı Gata’da yatarak tedavi görmektedir. Oğlunun tutuklandığını tedavi gördüğü hastanede duyan anne bu habere çok üzülür ve tansiyonu fırlar. Hastanede hekimleri hemen tıbbı müdahale yapsalar da anneyi kurtaramazlar ve anne kalbi bu acıya daha fazla dayanamaz, hakkın rahmetine kavuşur. 

Hakkın rahmetine kavuşan annenin bir tek oğlu vardır ve o da tutukludur. Paşanın annesinin cenazesine katılması ve son görevini yapması ise mümkün değildir. 

Adalet bakanlığı Ceza infaz Yasası gereği birinci derecede vefat eden tutukluların cenazeye katılmalarıyla ilgili bir prosedürü bulunmamaktadır. Yani, siz tutuklu iseniz ananızda, babanızda vefat etse, mevzuat gereği size izin verilip, ananıza, babanıza karşı son görevinizi yerine getirmeniz mümkün değildir. 

Ergenekon davasından tutuklu Prof. Dr. Mehmet Haberal babasını kaybetmesine rağmen “mevzuatta yeri olmadığı” gerekçesiyle babasının cenazesine katılamamış ve babaya karşı son görevini de yerine getirememişti. 

Adalet Bakanlığı bu konularla ilgili sadece hükümlülerler için bir uygulama yapıyordu. Şayet hükümlü iseniz ve birinci derecede yakınlarınızı kaybetmiş iseniz savcılığın da uygun bulması kaydıyla ailenize karşı son görevinizi yapabiliyorsunuz. Tutuklularla ilgili bugüne kadar herhangi bir düzenleme olmadığı için ister ananız, ister babanız, isterse eşiniz, çocuğunuz vefat etsin cenazeye katılmanız mümkün değildir. 

Mevcut bu uygulamanın sorumluları ise kanun yapmakla, sosyal devleti gerçekleştirmekle sorumlu olan bugüne kadar ki yasama ve yürütme organlarıdır. Bu ayıb, bugüne kadar görmeyen, çözmeyenlerindir. 

Balyozdan tutuklanan Koramiral Özarslan paşa annesinin vefatı üzerine savcılığa müracaat ederek, cenazeye katılma talebini iletir. Savcılık talebi inceler ancak, yukarda da bahsettiğimiz gibi mevzuatta böyle bir imkân bulunmamaktadır. Diğer taraftan olay basın ve medyada da yer almış, halkın vicdanında da derin izler bırakmıştı. 

Çaresiz kalan savcılık konuyu çözmek için çabalar ve nihayet olay başbakan’a intikal ettirilir. Konunun hassasiyetini dikkate alan Başbakan “özel izin” çıkarılması talimatını verir. 

Özarslan paşa Başbakanın özel izniyle annesinin cenazesine katılır ve anneye karşı son görevini yaparak O’nu ebediyete uğurlar. 

Bu olayda yaşananlar bizlere göstermektedir ki; Özellikle devleti yönetenlerin yeri geldiğinde “vicdani sorumluluk” almalarının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. 

Hayat insanın başına nelerin getireceğinin önceden işaretlerini çoğu zaman vermemekte, yaşanan bir takım sıkıntıların, yanlışlıkların bedelini ise suçu günahı olmayan anaların, babaların, kısacası aile fertlerinin de ödemek zorunda kalması acı bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır. 

Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın ve Korgeneral Özarslan Paşanın yaşadıkları bu olaylar basın ve medyada yer bulduğu için kamuoyu vicdanında yer bulmuştur. Oysaki bu tür olaylar halen cezaevlerinde tutuklu bulunan yaklaşık 60 bin kişi içinde söz konusudur. Basın ve medyada yer almayan, ancak her gün benzer olayların yaşandığı cezaevlerimizle ilgili bu iki olay örnek olurda tutuklu ve hükümlülerimize karşı ülkeyi yönetenler “vicdanlarının sesini dinleyerek” daha çağdaş daha insani düzenlemeler yaparak vicdani sorumluluklarını yerine getirirler. 

 

Sonsuzluk ( Osman Özeker) 18.02.2010 

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..