Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '12

 
Kategori
Siyaset
 

Ya, ya, ya, şa, şa, şa Başbakan, başbakan çok yaşa!

Ya, ya, ya, şa, şa, şa Başbakan, başbakan çok yaşa!
 

Sen de alkışlıyorsun değil mi bebeğim:)


Önce şu sarkacı dinleyelim...

Sonra tartışalım ülkemiz için...

Ülkeyi yöneten Başbakanımız için...

Hem de ileri geri demeden!

 

“SARKAÇ

Bağlanmışım bir sarkaca

Savruluyorum döne, döne

...

Uykusuz gecelerimin yalnızlığında

Konuşuyoruz sözsüz

Benle

Öteki benle

En iyi arkadaşım sensin dedim

Kendime

.

Kâbuslarım başladı yine

Çekilmez bu yalnızlık bu felekle

Ufukların ötesinde

Bekleyin dedim dertlerime

.

Çözülmez bir bağla bağlanmışım

Sarkaca

Savruluyorum bin bir parça

Ufukların kızıllığına”

(Halil Güven- Mavi kanatlı kuş)

***

Bugünler...

Bu kara günler...

Bugünler beni çok üzüyor ya...

İnsanlar...

İnsanlarımız...

Gam çekiyor insanlarımız...

Beni en çok üzense...

Bunca gam çeken insanlarımıza karşın...

Zevk-i sefayı terk etmeyen “tuzu kuru” rezilleri!

Ve bir de bunlara bakıp, bakıp keyif alan budalalarımız...

Of ya...  

Öğretmen yüreğim ya...

Başbakan olmak isterim şimdi ya...

.

Çağırırım ülkemin en ünlü pedagoglarını yanıma...

Bir ay içinde tüm yanlış davranışları değiştiririm şu ülkede!

.

Alırım görsel ve yazılı basını yanıma...

Yeniden yaratırım ülkemin insanını...

Seven sayan yaparım hepsini...

Yalanı kovarım bu ülkeden uzaklara...

Taş gibi bir toplum koyarım ortaya!

Bilen, yapabilen, olabilen, sahip olabilen ve yakın olma ilişkisi taşıyabilen!

İşte en çok da bunu isterim uzmanlardan, yakın olma ilişkisi taşımayı...

Yakın olmayı ciddiye almayan insandan insan olmaz ki topluma faydası olsun!

.

Kendim de var gücümle görevdeşlik yayarım topluma...

Umutsuzluğu yenmek için bu temel koşul bilene...

Bakın o zaman ne ayrılan olacak ne de ayrılmayı düşünen bu ülkede!

Bak o zaman ayrı gayrı aç açık kalacak mı bu ülkede!

Kaç kişi koşup gelecek düşeni kaldırmaya!

Bu ülke cennet olur ama...

Ben olmalıyım başta(!)

...

Başbakana bakıyorum şöyle...

Bir öğretmen gözüyle...

Hiçbir art niyet taşımadan...

“Algılama, kavrama, beceri elde etme, sezi gücü kazanma, bilgiyi transfer etme” yönleriyle...

Başbakan başbakanlığı öğrenemedi daha...

Bu şundan da çok belli:

Kim ki daima bir üst görev beklerse bilinir ki o başarısız kimsedir!

Başbakanlığı beceremeyen birisi Cumhurbaşkanlığını nasıl becerecek ki?

.

Ben bir türlü anlatamadım onun hakkındaki görüşlerimi ama...

Şunu bilsin Başbakan:

Sanırım kendisine en büyük payeyi alacak sonunda:

Ülkeyi bölen Başbakan olarak!

Bu paye ona o kadar yetecek ki yedi göbek sülalesine sirayet edecek bu!

.

Onu cehennem ateşinde yanmaktan görüntü Müslümanlığı asla kurtaramayacak!

Ahımız yakasını asla bırakmayacak çünkü!

.

Buradan son bir kez daha söylüyorum işte; ya görevi ya da etrafını bıraksın!

Bu etraf onu asla güzel işler yapmaya fırsat vermez!

Onların "tek bir" görevi var; en önemli noktada başbakanı yanıltmak!

Çözüm: Doğru insan, doğru yöntemle bulunur.

.

Özellikle ülkenin güneydoğusu PKK’nın oyun sahasına dönüştü.

Bizim Başbakan hala muhalefeti ağır şekilde suçlamakla kendini avutuyor!

.

Bakın ben de o başbakan melankoliye tutuldum yahu!

Yaşa!

Çok yaşa!

Ya, ya, yaaa, şa, şa, şaaaa...

Başbakan, başbakan çok yaşa!

.

Her ne kadar sürç-ü lisan ettiysem affola:)

Saygılarımla...

 
Toplam blog
: 1253
: 175
Kayıt tarihi
: 04.07.10
 
 

1949 yılında Söke Nalbantlar köyünde doğdum. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden mez..