Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Yabancı ' dil ' çok lezzetlidir-5-

Yabancı ' dil '  çok lezzetlidir-5-
 

.


Hayatında hiç okula gitmemiş ve belki de okuma yazma bile bilmeyen bir yurdum insanının yabancı dil eğitimi hakkında yapacağı yorum neredeyse standarttır: ‘En az bir lisan bileceksin!’

Bazen bu argümanı kişisel birikimleriyle zenginleştirmiş yurdum insanları da çıkar : ‘Bir lisan değil, en az iki lisan bileceksin.’

Baştan söylemeliyiz ki, elbette yabancı dil bilmenin burada sıralayamayacağımız kadar çok faydaları vardır. Zaten kimsenin yabancı dil öğrenilmesin dediği de yok. O zaman sorun ne?

Sorun; verildiği iddia edilen yabancı dille eğitimin, ‘hangi aşamada verildiği’ noktasındadır.

İşte itirazımız da tam bu noktadadır.

Daha da açarsak; eğer siz yüksek öğrenim gören bir gence, örneğin anlaşılması çok güç bir Hegel Felsefesini İngilizce anlatmaya kalkışırsanız, karşınızdaki üniversite öğrencilerinin bir çoğu hiçbir şey anlamaz.

Esasen siz de hoca olarak bilirsiniz ki, karşınızdaki üniversite öğrencileri bunu lâyıkıyla anlamamıştır. Ama eğitim dili budur ve üniversitenin imajı adına ve tabi yabancı dille eğitim veriyoruz diye toplanan harçlar adına buna mecbursunuzdur.

Meselâ, Türk Borçlar Kanunu’nun dili ağır ve eskidir. Kanunun dili, Türk Ceza Kanunu gibi güncel Türkçeye de uyarlanmamıştır ve çok teknik ayrıntıları içeren konular vardır.

Şimdi siz, Türkçe bile okunduğunda birkaç kez okunması gereken açıklamalı hukuk metinlerini derste Fransızca anlatacaksınız, öğrenciler de bundan fayda sağlayacak.

Hadi canım?

Öğrenciler şablon soruları ezberleyip sınavda bir şekilde geçer not alabilirler. Peki ya bilgi?

Öğrenme, yüksek öğrenim, bilim?

İşte bunların hiç biri olmaz.

Üniversitede iken hukuk dersini çok şükür ki Türkçe görüyorduk. İsmini vermek istemediğim bir hocama sordum: ‘Hocam bu kısımları biz zor anlıyoruz, ama diğer fakültede bunları bir de Fransızca anlatıyorsunuz. Nasıl bâri, anlayabiliyorlar mı?’

Bakın hocamız ne demişti: ‘Valla orada da öğrencilere Fransızca olarak anlatıyorum. Dersin ortalarında da soruyorum, çocuklar anladınız mı diyorum, bakıyorum ki anlamadık hocam diyorlar, ben de Fransızca yerine Türkçe devam ediyorum.’

Hocam yerden göğe kadar haklıydı.

Efendiler!

Olmaz!

Teknik bölümler yani mühendislik fakülteleri belki istisna, hele hele sosyal bilimler mevzu bahis olduğunda akademik eğitimin dili yabancı bir dil asla olamaz.

Ana dil olmalıdır yani…

Belki bazı öğrenciler kendini kandırır ve yabancı dille eğitim görüyor olmanın havasını basarlar ancak, işin iç yüzünü bilenler akademik anlamda bir şey öğrenilmediğini bilirler.

Hayatınızda hiç bilmediğiniz ve hatta ilk kez duyacağınız en karışık akademik konuları, kavramları, kelimeleri, bölük pörçük bir yabancı dille öğrenmeye çalışırsanız, ortaya hilkat garibesi gibi abuk bir bilgi yumağı çıkar.

Öğrenci ne bilip bilmediğini de bilmez, şablon metinlerle sınavda bir şeyler karalar, dersi geçer ama bilim adına durum vahimdir.

Hülasa; yabancı dille eğitime karşı değiliz ve hatta uygun konumlandırıldığında, yani öğrencilere doğru bir noktada verildiğinde, dünyanın en kaliteli bilim adamlarını da yetiştireceğimize inanıyoruz.

Ama liseden çıkmış, gözünü üniversitede yeni açmış bir gence, usulüne uygun olmayan şekilde yabancı dilde eğitimi patlatırsanız, TÜBİTAK başkanının geçen yıl yaptığı bu basın açıklamasını her yıl dinlemek zorunda kalabiliriz : ‘Bu yıl ödül verecek bilim adamı ve gencimiz olmadığından ödül veremiyoruz!...’

Yabancı dil ve eğitim konusu çok kapsamlı bir konu olduğundan bir sonraki yazımızda bu konuyu diyalektik bir açıdan incelemeye devam edeceğiz ve sanırız bazılarınızı da biraz kızdıracağız.

Sabrın sonu ile

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..