Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Yağmur

Yağmur
 

camın buğusunu elleriyle silmeden önce..


Başını her zaman oldugu gibi yine pencerenin camına dayamıştı. Gözyaşları özgürlüğe kavuşmak için alabildiğine baskı yapıyordu. Gözleri içlerine bir avuç kum atılmış gibi cayır cayır yanıyordu ve kıpkırmızıydı.

Üşüyordu, içerisi çok sıcak değildi.. Sonbahar geldi artık" dedi sonbahara yakışır bir ses tonuyla.. sonra nefesiyle cama doğru üfledi birkaç kez "hohhhh ! " diye... hafifçe gülümsedi:)
<ı>
İçindeki sıcaklık camdaydı artık.

Camın buğusunu ellleriyle silmeden önce çocukluğundaki gibi buğunun üzerine önce adını yazdı, sonra küçük bir kalp çizdi ve kalbin üzerine ok işareti yaptı.. sonra dumanı tüten küçük bir ev çizdi.. ev resmini çizmeyi her zaman çok sevmişti. Hep aynı modeldi.

Küçük bir evdi bu ve evin büyük bir bahçesi ve tahtalardan avlusu vardı. Cama tekrar hohlasa bile olma(z)dı çünkü; tekrar tekrar yapılıp bozulan şeylerde olduğu gibi camdaki buğuyu tekrar oluşturama(z)dı. Bunun için başkaca bir şey çizemedi.

Bu ilişkilerde de böyleydi hayatın içinde herşeyde olduğu gibi,
<ı>
Hayat yap- boz tahtası değildi.

Dışarıda yağmur alabildiğine yağıyordu..

Karşıdan gelip geçen insanları, ağaçların altındaki hareketliği izlemeye başladı gözleri. Sonra bahçedeki küçük su birikintilerini.. yağmur sularının suyun üzerine düşerek oluşturdugu küçük yuvarlak halkaları izledi sonra.

Yağmurdan ıslanarak koyu bir renk almış avlunun tahtalarına baktı. Babası yapmıştı bu tahta avluyu zamanında, kendisi de yardım etmişti. Elllerindeki çivileri vermişti babasına tek tek.. tek, tek sabırla dizmişlerdi bu tahtaları evin etrafına "babamın alın teri gibi" dedi camdan aşağılara kadar süzülen yağmur damlalarına.

Ağaçların yere bıraktığı ölü yapraklara.. kaldırım kenarlarına park edilmiş arabalara, evlerin çatılarındaki yağmurdan pırıl pırıl olmuş yıkanmış kırmızı kiremitlere.. usul usul acele etmeden gezdirdi bakışlarını.

Herşey yıkanmış.. herşey temizlenmişti.. tek kuru bir yer kalmamıştı. Yağmuru bunun için seviyordu işte ! Onun için yağmur bir yenilenişti,direnişti.

Sustu; öylece baktı bir süre aşağılara.

Sonra ister istemez kıkırdadı güldü kendi kendine :) yağmurdan kaçışan, koşuşan insanlara.

İnsanlar neden korkar ki yağmurdan, neden koştururlar deli gibi, neden kaçarlar telaşla evlerin içlerine saçak altlarına? neden saklanırlar?

Beklerler ve kaçarlar... komik... nedir bu manasız davranışın sebebi anlamam hiç !

<ı>**Hayat;
Kaçıp kovalamaca mıdır hep?
neden hem kovalar, hem de kaçar insan?
Bilmez midir bazı şeylerin geri dönüşümü yoktur..
Olur a;
bazen; beklediğin gider de gelmeyiverir..
Olur a; terkediverir.

Camdaki yağmur damlalarının akışı gibiydi gözyaşları. Usul usul.. akacagı yolu şaşırmadan çenesinden aşağıya
Aktı
Gitti...

"Ne kadar çok yaş akarmış meğer gözlerimden, dedi. gülümsedi sonra.
Ağ la ya bil diği ne ilk kez sevindi.
<ı>
*Ne kadar çok ağlardın sen,
Şaşardın bana gözlerim hep kupkuru diye.
Bak ! bak işte ben de ağlıyorum.
Hem gözyaşlarım seninkilerden bile daha çok bak!
Ama merak etme, susacagım..
Kimselere göstermeyecegim gözyaşlarımı.
Yine kimse görmeyecek beni ağlarken..
Başımı hep dimdik tutacağım..
<ı>
Kapanmayacak, uyuşmayacak tek yürek yaram !
Sonsuza dek seni içimde saklayacağım !... *



Kadın içeride, gök dışarıda ağlıyordu..

 

 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..